Sosyologlar

Formel Sosyoloji Georg Simmel

KAVRAMSAL GELİŞİM

Georg Simmel, formel sosyolojisi nedeniyle, sosyal psikoloji ve sem­bolik etkileşimcilikle yakından ilişkilidir. Simmel, küçük grup dinamik­leri ve ilişkileri konusundaki çalışmalarla büyük ölçüde özdeşleştiril- miştir. Sosyal ilişkilerin ayrıntıları ve karmaşık yanlarını deneme tü­ründen yazılarla yakalama yeteneği çalışmalarının temel bir karakte­ristiği olsa da, Simmel, sosyal yapı, sosyal farklılaşma, din, para ve sosyolojinin doğası hakkında da kapsamlı olarak yazmıştır. Onun sosyolojiye katkısı psikolojik olduğu kadar felsefidir. Simmel formel sosyolojiyi, kendi sosyolojik analizinin temeli olarak, sosyolojinin bir bilim olma iddiasına destek olma aracı ve onu diğer sosyal bilimler­den ayıran bir araç olarak kullanır. Ancak Simmel bu anlayışı toplumu genel düzeyde analiz edebilecek geniş kapsamlı ve sistematik bir sosyolojik kurama dönüştürememiştir. Gerçekte 1913’te onun sosyo­lojiye ilgisi azalmıştı. Onun çalışmalarını yeniden canlandırmaya, rafine etme ve geliştirmeye yönelik daha sonraki girişimler fazla ba­şarılı olamamıştır, bunlardan en kayda değer olanı Leopold von Wie- se’ın girişimidir. Simmel’in görüşlerinin bölük pörçük, dağınık ve birbirinden kopuk yapısı, empirik kanıtlardan çok imgeler kullanması, makalelerinin üslûbu, çalışmalarını oldukça kişisel ve neredeyse tek­rarı olanaksız kılmıştır. Sosyolojinin -devlet, sınıf, refah gibi- daha makro sorunlarından ziyade, gündelik hayatın ince ayrıntılarına, sosyal ilişkilerin mahrem yanlarına odaklanma yeteneği, onun hem güçlü hem de zayıf yanı, modern sosyoloji üzerindeki etkisinin hem sınırlı hem de dolaylı olmasının nedenidir. Sosyal analizinin -kadın haklarından modern Metropole, Goethe’den Rambrandt’a kadar yayılan- zenginliği ve çeşitliliği ve süreklilikten uzak görüşleri, Sim- mel’in okuyucularını çoğu kez aydınlattığı kadar engellemiştir.

Her zaman diğer öncüler üzerinde Simmel’e uygun bir köşe sağ­layan şey çalışmasının mikro-sosyolojik karakteridir. O insan ilişki­sinin küçük ve mahrem unsurlarını küçümsemez, ne de insanlara, somut bireylere kendi kurumlar analizinde öncelik tanımaktan vazgeçer (Nisbet, 1966:480).

Georg Simmel’in yaklaşımı oldukça özgün ve bireyseldir, bu yak­laşım 1960’lara dek modern sosyolojide baskın ve yönlendirici ko­numda olan Comte, Spencer ve Durkheim’in pozitivist perspektifine açık bir alternatiftir. Pek çok inceleme yazısında hakkında yorumlar yapılan Simmel’in çalışmaları tekrar okumayı, canlandırılmayı ve yeniden değerlendirilmeyi hak etmektedir. Bryan Turner’in (1985)

 

yorumuyla, “Simmel, sosyoloji disiplininin temellerini Max Weber özel bir disiplin olarak sosyolojiye eğilmeden çok daha önce atmış- W. Simmel’in mikro-sosyolojiye odaklanması ve sosyolojik deney­lerden ziyade ‘sosyolojik imgelemler’e tutkusu fenomenolojiye, sembolik etkileşimcilik ve etnometodolojiye, Chicago Sosyoloji Oku­lu ve 1920’ler ve 1930’larda kentsel hayat araştırmalarına ilham kay­nağı olmuş ve onları biçimlendirmiştir. Georg Simmel, kendi yaşadığı «fitnemde marjinal bir konuma itilse de, modern sosyolojide kapsam­I bir etki yaratmış ve hatta 1984’te David Frisby tarafından biyografi- «n yazılmasının ardından akademik dünyada yakınlarda bir röne­sans yaşanmıştır. Henrik 0rnstrup’un (2000) ifadesiyle.

Bugün Simmel -Max Weber ve Ferdinand Tönnies gibi çağdaşla­rıyla beraber- modern sosyolojinin kurucu babalarından biri ola­rak görülmektedir.

Önceki sayfa 1 2 3 4 5Sonraki sayfa

İlgili Makaleler