Edebiyat

Fiyodor Mihailoviç Dostoyevski Hayatı, Eserleri, Sanatı (Edebi Şahsiyetler)

Fiyodor Mihailoviç Dostoyevski edebi_sahsiyetler/dostoyevski-fiyodor-mihailovi

Rus, romancı.11 Kasım 1821’de Moskova’da doğdu, 9 Şubat 1881’de St.Petersburg’da öldü. İlk senelerini Moskova’da sert ve merhametsiz tabiatlı, askerî bir hekim olan babasıyla, veremli bir hanım olan annesi arasında geçirdi. Annesi ölünce babası onu ağabeysi Mihayl’le birlikte Petersburg’daki mühendislik okuluna verdi. Kısa süre sonra ağabeyisinin hastalanıp okuldan uzaklaşmasıyla yalnız kaldı. Okulun katı kuralları ve babasının cimriliği yüzünden Genç Dostoyevski’nin Petersburg’daki hayatı zorlu bir tahsil ve askerî bir disiplin içinde geçti. Bu dönemde kendi ruh hâline uymayan bu iki tesir onu okumaya ve edebî denemeler yazmaya sevk etti. Rus ve Avrupa edebiyatlarını burada tanıdı.  E.T.A. Hoffmann, Schiller, Goethe, Shakespeare, Balzac, George Sand, ve Dickens gibi yazarların dışında, şiddet ve cinayet olaylarını bolca işleyen melodramları okumayı seviyordu. 1844’te tahsilini bitirdikten kısa süre sonra edebiyatla uğraşmak gayesiyle askerlik mesleğinden istifa etti. Aynı yıl içinde Balzac’ın Eguenie Grandet adlı eserinin çevirisi bir dergide yayınlanmaya başlandı. 1846’da büyük ilgi gören, Bednıye Lyudi (İnsancıklar) adlı ilk romanını yazdı.

Mektuplar hâlinde yazdığı Yoksullar isimli romanını bu sıralar kaleme aldı. 1846-1849 yılları arsında Dvoynik, Pansiyoncu Kadın, Beyaz Geceler, Çam Ağacı ve Düğün adlı hikâyelerini yazdı. 1847 yılında Petraşevski adlı bir devrimcinin tertiplediği toplantılara katılmaya başladı. Ütopik sosyalistlerin fikirlerinin tartışıldığı  bu toplantılardan sonra aynı grubun yeraltı yayınlarla yapmak amaçlı gizli toplantılarına katıldı. Bu faaliyetlerden ötürü 1849’da tutuklandı. Böylece Dostoyevski’nin yaşamında Ölüler Evinin Hatıraları ve Yeraltından Notlar sürgün ve esaret  hayatının hatıralarından oluşan eserlerine temel olduğu günlerin başladı. Sekiz ay hücrede kaldıktan sonra işlediği suçtan dolayı da ölüm cezâsına çarptırıldı, son dakikada Çar tarafından affedilip dört sene için Sibirya’ya Omsk cezaevine sürüldü. Orada okumasına izin verilen tek eser İncil’di, bütün dikkati , etrafında yaşayan basit suçlu insanların acılarına yöneldi. Bu dört sene esnâsında gördüğü işkenceler, rûhu üzerinde derin izler bıraktı. Sibirya’dan döndükten sonra uzun müddet ücrâ bir yerde yaşadı ve nihâyet 1859’da Petersburg’a yerleşme müsâdesi alarak eski hayâtına döndü. Ama isminin unutulduğunu ve eski arkadaşlarının da olmadığını görmesi, onu hayli etkiledi. Bu arada Stepençikovo Köyü ve Orada Oturanlar, Dayının Rüyâsı, Mahkûmların kamptaki hayâtıyla alâkalı ve Dostoyevski’nin cezaevi anılarından oluşan Ölüler Evinden Anılar adlı gerçekçi romanı, ona eski ününü yeniden kazandırırken, Çar İkinci Aleksandr’ı bile etkilemiştir (1861).

Dostoyevski, 1850’li yıllardaki radikalliğinden uzaklaşarak, Slavcılık ile Batıcılık’ı uzlaştırma hedefine yöneldi. Ağabeyi Mihayl ile birlikte aralarında Turgenyev, Ostrovski, Nekrassov gibi yazarların da olduğu, Vremya “Zaman” adında bir dergi yayınlamaya başladı.

1862’de, yoğun çalışmalarından dolayı sağlığı iyice bozulan  Dostoyevski, ilk defa Avrupa yolculuğuna çıktı. Fransa, İngiltere ve İtalya’ya gitti. Dergisi Vremya için hazırladığı dizi yazıda, İngiltere’de Sanayi Devrimi’nin, Fransa’da III.Napolyon döneminde ki burjuvalaşmaya yol açmış ve Tanrı düşüncesinden yoksun bu ilerleme anlayışı Batı’yı çürüttüğünü, Batı’nın ona “Tarih’in kapısında saatini bekleyen Rus” halkının büyük görevler üstlenebileceğini müjdelediğini yazıyordu.

Aynı yıl bir yazıdan dolayı dergisi kapatıldı. Mali durumu tekrar kötüleşen Dostoyevski, hem Wiesbaden’deki  rulet masasında şansını denemek hem de bir süredir  birlikte olduğu  Romanlarında kişiliğini kadın kahramanlarına güçlü bir şekilde yansıttığı Polina Suslova, adlı nihilist eğilimleri ağır basan genç kadınla buluşmaya gitti. İnişli çıkışlı karşıt hislerin içiçe geçtiği hareketli olduğu derecede yıpratıcı bir ilişkisi oldu. 

Dostoyevski, Rusya’ya döndükten sonra kardeşiyle birlikte Epoha “Çağ” adında yeni bir dergi çıkardı. Daha sonra ki büyük eserlerinin habercisi de sayılan Yeraltından Notlar adlı eserini bu dergide yayınlamaya başladı.

1864-1865 yılları Dostoyevski için felaketler getirmiş, karısı ve kardeşi ölmüş, borçları yüzünden dergisi kapanmıştı. Bir yayıncıdan aldığı avansla yeniden Avrupa’ya gitti. Tüm umudunu kumar ve sevgilisi Polina’daydı. Ama Polina onu terkedip Paris’e gitti. Kumarda tüm parasını ve kıymetli eşyalarını kaybetti.
Ülkesine dönebilmek için bir yayıncıya mektuplarında  Suç ve Ceza’nın anahatlarından bahsederek para istedi, paranın gelmesiyle 1865’te Rusya’ya döndü.

Dostoyevski, bu eserinde bir Rus aydını olan Raskolnikov’un kendi doğrusu adına işlediği cinayetleri ve vicdanıyla hesaplaşmasını konu edindi. Yazar, küçük bir otel odasında ve kötü bir ekonomik durumla yazdığı Suç ve Ceza’yı 1866 yılında tamamlamıştı. Dostoyevski’nin yazdığı Budala (Idiot) eseri 1866, Ebedi Koca (Veçnıy Muj) 1870, Ecinniler (Besı) 1872 yılında yayımlandı. Bütün bu başyapıtlar birbirinin izledi. Karısı öldükten sonra kendinden yirmi dört yaş küçük sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile evlendi (1867). Yeniden borçlanan ve kumaranelerde dolaşmaya başlayan Dostoyevski, bir kız çocuk sahibi oldu. Ancak kızı fazla yaşayamadı ve doğduktan kısa süre sonra öldü. Dostoyevski de bu yüzden büyük bir sarsıntı geçirdi. 1875’te Delikanlı (Podrostok), 1876’da Bir Yazarın Günlüğü (Dnevnik Pisatelya) ve 1879’da Karamazov Kardeşler (Bratya Karamazovi) adlı romanları yayımlandı, son romanı Karamazov Kardeşler’i ölümüne üç ay kala tamamladı. Hayatı boyunca eserlerinde işlediği temaları yeniden ele aldığı, insan duygularının derinliğine inen eserler yazan Dostoyevski, Karamazov Kardeşler’de Ivan ve Alyosha Karamazov adlı karakterler için filozof Vladimir Sergeyevich Solovyov’dan ilham aldı.Zosima ve Alyosha’nın öne çıkacağı Bir Büyük Günahkarın Yaşamı adlı eseri tamamlayamadı. 1881 yılının Ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 9 Şubat 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasında yürüdü.

Eserleri:
Suç ve Ceza