Sosyoloji Tarihi

FERDİNAND TÖNNIES SOSYOLOJİSİ

Ferdinand Tönnies (1855-1936) Ferdinand Tönnies Almanya’da bir çiftçi- nin oğlu olarak doğmuş, filoloji, felsefe, te- oloji, arkeoloji ve sanat tarihi eğitimi almış, Kiel Üniversitesi’nde çalışmıştır. En önemli eseri 1887 yılında yayınlanan Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft und Gessellschaft) çalışmasıdır. Ağırlıklı olarak toplumsal de-
ğişme, suç ve intihar olgularıyla ilgilenmiş olan Tönnies, sosyolojinin kurucularından biri olarak kabul edilmektedir.

TÖNNIES SOSYOLOJiSi
Tönnies sosyolojinin uğraş alanını aktif insan özneler arasındaki etkileşim biçimle- ri olarak tanımlayarak sosyolojiyi diğer disiplinlerden, özellikle biyoloji ve psiko- lojiden ayırmaya çalışmıştır. O da çağdaşları gibi dönemin endüstrileşme ve kent- leşme gibi önemli olgularını irdelemekle ilgilenmiştir. Özellikle geleneksel toplum- larla yeni ortaya çıkan kentsel-endüstriyel toplumları toplumsal ilişki ve etkileşim- deki farklılıklar açısından incelemeye çalışmıştır.
Tönnies sosyolojiyi önce Genel Sosyoloji ve Özel Sosyoloji olmak üzere iki ala- na ayırmış, daha sonra bu alanları da alt alanlara ayırmıştır. Genel sosyoloji, bütün insan ilişkilerini bir bütün olarak ele alan sosyolojidir. Genel sosyoloji (a) evrim sü- recinde biyolojik açıdan insanı ve diğer biyolojik organizmalarla ilişkisini incele- yen Sosyal Biyoloji, (b) kültürü üreten insanı inceleyen Sosyal Antropoloji ve (c) insanların öznel eylemlerini ve grupların iç işleyişlerini inceleyen Sosyal Psikoloji olmak üzere üç alt alana ayrılır (Tönnies, 2002:4). Özel sosyoloji de Tönnies’e gö- re üçe ayrılmaktadır. Bu alt alanlar (a) Saf/Teorik Sosyoloji, (b) Ampirik Sosyoloji (Sosyografi) ve (c) Deneysel Sosyolojidir. Tönnie sampirik düzeydeki çalışmaların da, uygulamalı sosyolojinin teorik çalışmalarının da bir kavram sistemine ihtiyacı olduğunu düşünür ve bu kavram sistemlerini oluşturma, yani kavramsal tanım ve açıklamalar yapma görevini de saf /teorik sosyolojiye verir. Saf/teorik sosyoloji toplumun nispeten durağan bir görünüşünü sunarken uygulamalı sosyoloji top- lumsal değişimle ilgilenir (Heberle, 1973: 49).
Tönnies’e göre saf/ teorik sosyoloji ideal tip kavramlarından ve statik, dura-
ğan haldeki toplumsal varlıklardan (social entities-sozialewesenheiten) oluşan bir mantıksal sistemdir. Bu sistemin temel taşları ideal tip ile doğal irade ve rasyonel iradeye dayanan cemaat ve cemiyet kavramlarıdır. Matematiğin gerekli olduğu diğer alanlar gibi böyle bir sisteminde ampirik sosyal olguların tanımlanmasını ve anlaşılmasını gerektirdiğini belirten Tönnies, teorik sosyolojiyi beş alana ayırmak- tadır (Tönnies, 2002:4):
i.    Cemaat / Cemiyet Kavramsallaştırması. Cemaat ve cemiyet kavramları, Tönnies’in geleneksel kırsal yaşam tarzı ile modern kentsel yaşam tarzını karşılaştırma amacına, yani analitik bir amaca yönelik olarak oluşturulmuş ideal tiplerdir. Bu kavramlara bir sonraki başlıkta yeniden değinilecektir.
ii.    ilişkiler ya da Toplumsal Varlıklar Teorisi. Tönnies cemaat ve cemiyet kavramlarını kullanarak toplumsal varlıkları farklılaştırır. Toplumsal varlıklar
(a)    toplumsal ilişkiler (b) kolektişer ve (c) toplumsal örgütler ya da şirket- lerdir. Toplumsal ilişkiler kişiler arasındaki iradî fiziksel ilişkilerden doğarlar; ancak bu ilişkinin dışında kalan insanların da iradeleri tarafından şekillenir- ler. Bu açıdan ilişkilere katılanlar arasında birbirlerinin birtakım hakları ve yükümlülükleri olduğuna dair bir bilinç söz konusudur. Etnik gruplar, dev- letler ya da sınışar gibi kolektişer, kendilerini oluşturan bireylerin iradeleri- ni, kendilerini temsil edecek tek bir birey ya da belirli bireyler üzerinden ifa- de edemeyen topluluklardır. Toplumsal örgütler ya da şirketler ise kendile- rini oluşturan bireylerin iradelerini, kendilerini temsil edecek bir ya da bir- kaç bireyle ifade edebilirler (Tönnies, 2002:8).
iii.    Toplumsal Normlar. Tönnies toplumsal ilişkilerde düzenliliği sağlayan üç tip toplumsal norm olduğunu belirtir, bunlar (1) düzen

(2) hukuk ve

(3) ahlaktır (Tönnies, 2002:8). Düzen olarak adlandırılan normlar en evrensel olan

normlardır, ahlak ve hukukun özelliği olan toplumsal irade ise, düzen norm- larına oranla bireysel düşünceye çok daha fazla dayanır (Tönnies, 2002:8).
iv.    Toplumsal Değerler. Tönnies toplumsal değerleri üç gruba böler. Bunlar;
ekonomik, politik ve entelektüel/ruhani değerlerdir.Tönnies’e göre bütün toplumsal değerler toplumsal ve bireysel irade tarafından şekillendirilirler ve hepsinin referans noktaları toplumsal ilişkiler, kolektişer ve toplumsal ör- gütlerdir. Tönnies ticaretin ve kapitalizmin gelişmesiyle birlikte toplumsal değerlerin de değiştiğini belirtmektedir (Tönnies, 2002:9-10).
v.    insan Çabası Sistemleri (Toplumsal kurumlar teorisi). Bu sistemler  üç grup halindeki toplumsal değerlerin Cemaat ve Cemiyet içinde yer alan bi- çimleri olarak görülebilir. Bu açıdan ekonomik sistemler arasında ev endüs- trisi, kent ekonomisi, tarım, ulusal ekonomi ve dünya ekonomisi yer alır. Politik sistemler hukuk, koruma ve anayasalardır. Entelektüel/ruhani sis- temler ise din, sanat, felsefe, bilim ve eğitim sistemleridir (Tönnies, 2002:10).

 
Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft/Gesellschaft)
Tönnies’in Cemaat/Cemiyet çalışması, endüstrileşme ve kentleşme ile birlikte ya- şanan büyük toplumsal değişim ve dönüşümleri anlama çabasını yansıtır. Tarım toplumlarındaki geleneksel yaşam tarzı ile kentsel modern yaşam tarzını zıt top- lumsal ilişkiler olarak kavramsallaştıran Tönnies, Cemaat/ Cemiyet kavramlarıyla bu iki yaşam tarzını ideal tipler olarak açıklamaya ve karşılaştırmaya çalışır (Slattery, 2010:59).
Tönnies bütün toplumların temelinde insan iradesinin bulunduğunu belirtmek- te, cemaat/cemiyet kavramlarını insan iradesinin iki farklı tipine dayandırmaktadır. Tönnies’e göre, bütün toplumlar ya doğal iradeye ya da rasyonel iradeye, ama ke- sinlikle insan iradesine dayanırlar. Tönnies, insan iradesi kavramının iki yönlü bir anlamı olduğunu belirtir. Bu iki iradenin de içsel bir bütüne sahip olduğunu, birin- cisinin mizaca ve karaktere bağlı gerçek/doğal bir irade, ikincisinin ise belirli bir amaca ulaşmak için araçları farklılaştırabilme ve en uygun aracı seçebilme kapasi- tesine bağlı olan kavramsal/yapay bir irade olduğunu belirtir. Tönnies, birinci tip iradeyi doğal irade (wesenwille), ikinci tip iradeyi ise rasyonel irade (küwille) olarak tanımlar ve insan iradesinin muhakkak bu iki tipten birine gireceğini ileri sürer (Tönnies, 2002:103). Yaşamın kendisi, düşünmenin ait olduğu gerçeklik bi- çimi olduğu için doğal irade insan bedeninin psikolojik eşdeğeri ya da yaşam bir- liği ilkesidir. Diğer taraftan rasyonel irade düşünmenin bir ürünüdür, ancak düşü- nen bireye referansla bir gerçekliğe sahip olabilir (Tönnies, 2002:103). Böylece sosyolojik bakış açısını sosyal psikolojiyi de içerecek şekilde genişleten Tönnies, cemaatlerde gerçek ve zorunlu bir iradenin, yani ‘doğal irade’nin, cemiyetlerde ise kavramsal, yapay, isteğe bağlı olan ‘rasyonel irade’nin karakteristik olduğunu be- lirtmektedir (Deşem, 2001).
Türkçeye topluluk olarak da tercüme edilen cemaat (gemeinschaft) kavramı Tönnies’in geleneksel kırsal topluluklarla ilişkilendirdiği, aile veya dostluk ilişkile- ri içinde birbirine bağlı olan insanların arasındaki kişisel, yakın ve sürekli insan ilişkilerini içeren bir toplum tipidir. Tönnies geleneksel kırsal yaşam tarzının hakim olduğu toplumları, yani cemaatleri doğuştan gelen (verilmiş) statünün ön planda olduğu, hem coğrafi hem de toplumsal hareketliliğin sınırlı olduğu, aile ve kilise- nin temel toplumsal kontrol mekanizmalarını oluşturduğu, yaşamın ailenin ve kili- senin belirlediği kesin değerler ve ahlak kuralları tarafından düzenlendiği, herkesin birbirine kan bağı ya da evlilikle bağlı olduğu bir toplum olarak betimler. Ce- maat içindeki bireyler birbirleriyle yakın, doğal ve duygusal bir ilişki içindedir (Slattery, 2010:59-60). Cemaat kavramı kan bağına bağlı olan hane halkı ilişkileri- ne, akrabalığa, düşünce birliğine dayanan arkadaşlığa ve yerleşim yeri birliğine da- yalı olan komşuluğa dayanır. Bu çerçevede cemaatler; akrabalık, arkadaşlık ve komşuluklardan oluşan, bireysel çıkarlara değil, ortak çıkarlara dayalı ortak bir yaşam tarzının ve güçlü bir toplumsal dayanışmanın görüldüğü, temel olarak ge- lenek ve göreneklerden  doğan  yazısız  normlara  dayanan,  ekonomik  açıdan  tarı- ma dayalı, entelektüel açıdan dinin ve sanatın hakim olduğu toplumlardır.

Ancak endüstrileşme, kentleşme ve ticaretin artması sonucunda insanların ihti- yaçları ve talepleri değişmiş, cemaatler zayışamaya ve cemaat duygusu kaybolma- ya başlamış, yerlerini ortak cemaat çıkarları yerine bireysel çıkarların ön planda ol- duğu, yasama tarafından hazırlanan yazılı normların düzenlediği, toplumdaki iliş- kilerin sözleşmelere dayalı olduğu, ekonomik açıdan endüstriyel üretime, entelek- tüel açıdan bilime dayalı olan cemiyetlere bırakmaya başlamıştır. Diğer bir deyişle cemaatlerden cemiyetlere doğru yaşanan bu değişimin kaynağı tarımdan endüstri- ye geçiş, kapitalizmin ve serbest ticaretin gelişmesi ve modern ulus devletlerin do-
ğuşudur. Bu değişim Tönnies’e göre bireylerin iradelerinin doğal iradeden rasyo- nel iradeye doğru dönüşmesini beraberinde getirmiştir (Deşem, 2001).

Zaman zaman toplum ya da birlik olarak da Türkçeye çevrilen (Slattery, 2010:
60)    cemiyet (gesellschaft) kavramı ise, cemaat kavramının zıttı olan her şeyi içe- ren bir kavramdır. Tönnies cemiyet kavramıyla endüstrinin ve ticaretin egemen ol- duğu modern kent yaşamında insanların diğer insanlarla yakın duygusal ilişkiler- den çok çıkara dayalı, rasyonel, hesaplı ilişkiler kurdukları, cemaate oranla daha hızlı, rekabetçi ve dinamik bir yaşam sürdükleri toplumları ifade etmektedir (Slat- tery, 2010: 60). Cemaat, cemiyet gibi tek bir baskın kültüre sahip olmayan, çok sa- yıda hayat tarzını içeren modern kent yaşamını ve bu yaşamın kişisellikten uzak, yapay ve geçici ilişkilerini niteleyen bir kavramdır (Slattery, 2010: 60).
Tönnies, insan toplumlarının aile ve köy etrafında örgütlenen, ekonomisi bü- yük ölçüde tarıma dayanan, politik yaşamı yerel olan cemaatlerden, büyük kentler ve ulus devletler etrafında örgütlenen, ekonomisi endüstri ve ticarete dayanan ce- miyetlere doğru bir evrim yaşadığını düşünmektedir (Deşem, 2001). Tönnies’e gö- re cemaatin zayışaması, endüstriyel kapitalizmin “gelişmesi için gerekli koşulları, rasyonalizm, hesapçı alışkanlıklar ve sözleşmeye dayalı ilişkileri” yaratmış, ayrıca suç ve intiharın artmasına neden olmuştur (Slattery, 2010: 61). Diğer bir deyişle Tönnies’e göre cemaatlerin zayışaması ve yerini cemiyetlere bırakması olumsuz bir durumdur. Tönnies endüstrileşmenin cemaatleri ortadan kaldırdığını, dolayısıy- la uygarlığın asıl temelini yıktığını ima etmektedir; ancak ona göre endüstri toplu- mu sonrasında cemaat yeniden doğacaktır. Buradan anlaşıldığı gibi Tönnies cema- at ve cemiyet kavramlarını sadece iki yaşam tarzını kıyaslamak için değil, tarım toplumlarından endüstri toplumuna ve sonra cemaatin yeniden ortaya çıkacağı toplumsal düzene dek bir bütün olarak insanların kültürünün ve gelişimle- rinin evrimini analiz etmek için bir araç olarak kullanmaktadır  (Slattery,
 

2010: 60). Tönnies cemiyet içinde sınıf bilincinin ve sınıf çatışmasının gelişeceğini öngörmüş, ayrıca cemiyeti yeniden canlandırabilecek yeni bir hayat tarzı geliştiril- mesi gerektiğine inandığı için sosyal reformları ve sosyalizmi desteklemiştir (Slattery, 2010: 61).
Her ne kadar Tönnies cemaatten cemiyete doğru bir evrim yaşanacağını düşü- nüyor olsa da bu konuda doğrusal bir evrim anlayışına sahip değildir; çünkü Tön- nies’in toplumsal evrim konusundaki düşünceleri hem romantik hem materyalist hem de rasyonel teorilerden de etkilenmiştir. Bu nedenle Tönnies toplumların bir derece cemaat, bir derece cemiyet özellikleri taşıdıklarını savunur (Deşem, 2001). Cemaat ve cemiyet kavramları temel olarak geleneksel kırsal yaşamla modern kent yaşamını karşılaştırıyor olsa da ideal tipler olarak kurgulanmış kavramlardır, bu nedenle kentte de cemaat ve cemiyet tipi ilişkiler birbirinden ayırt edilebilir. Ör- neğin, bir ailenin yönettiği ve yakın ilişkilerin hakim olduğu bir işyeri ile birbirle- rini yakından tanımayan profesyoneller tarafından yönetilen ve ilişkilerin geçici ve yapay olduğu bir işyerini karşılaştırmak için de cemaat ve cemiyet kavramları kullanılabilir.