Fatma Rikkat Kunt Kimdir, Hayatı, Sanatı, Hakkında Bilgi
Fatma Rikkat Kunt (1903-1986) Tezhip sanatkârı ve hocası.
27 Nisan 1903’te İstanbul Beylerbeyi’nde doğdu. Türk Lügati yazarı Hüseyin Kâzım Kadri’nin büyük kızıdır. Fatma Rikkat ismi kendisine baba dostu Tevfık Fikret tarafından verilmiştir. Çocukluğunu İstanbul’da ve babasının İdarî vazife İle bulunduğu Siroz (Serez), Selanik (1909) ve Halep (1910) şehirlerinde geçirdi. Aile çevresinde Fransızca öğrendi. Babasının lügat çalışmaları dolayısıyla I. Dünya Savaşı boyunca kaldıkları Beyrut’ta Fransız okulunda öğrenimine başladı. 1. Dünya Savaşı’nda bu okulun kapanması üzerine Alman okuluna devam etti ve Almanca öğrendi. 1919’da İstanbul’a döndüklerinde baba dostu Mehmed Akif Ersoy’dan Türkçe’sini edebiyatıyla beraber geliştirdi. Bahriyeli Ali Sami (Boyar) Bey’den resim dersleri, Alman Langaberg’den arkadaşı Münevver Ayaşlı ile beraber piyano dersleri aldı.
1921’de İsmail Sarıca ile evlenen Rikkat Hanım eşinin dişçilik öğrenimi için onunla birlikte Almanya’ya gitti. Üç yıl Almanya’da konservatuvara devam ederek piyano ve müzik eğitimi aldı. 1924’te oğlu Reşid’in doğumundan sonra eşinden ayrıldı. 1926″da hariciyeci Fahreddin Gata ile ikinci evliliğini yaptı. Eşinin görevi sebebiyle bir yıl Atina’da kalıp İstanbul’a döndü. İkinci oğlu Nur doğduktan sonra 1927’de ikinci eşinden de ayrıldı. Beylerbeyi’ndeki baba evine dönüşünden bir müddet sonra babası vefat etti (1934). Hüseyin Kâzım Bey’in dayısı olan İsmail Hikmet (Ertaylan). müdür vekili sıfatıyla bulunduğu Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne yazılması için Rikkat Hanım’ı ikna etti, o da akademiye henüz bağlanmış olan Türk Tezyini Sanatlar Şubesi’ne girmeye karar verdi fi 936}. Bu şubenin tezhip muallimi tuğrakeş İsmail Hakkı Altun-bezer ile derslere başlayan Kunt, Mehmed Necmeddin Okyay’dan klasik cilt, ebru ve ahar, Vâsıf Sedeften sedef kârlıköğrendi. Ancak Hakkı Bey’in tezhip üslûbu ve Öğretiş tarzı kendisini tatmin etmedi. Çünkü Hakkı Bey, XIX. yüzyıl müzehhiplerinden Hezargradî Atâullah Efendi yoluna bağlıydı ve “desen tashihi” yerine öğrencilerine kendi çizdiği desenleri vermeyi tercih ediyordu. Bu sebeple Rikkat Hanım, aynı şubenin çini nakışları muallimliğinde bulunan Feyzullah Dayıgil ile çalışmaya başladı. İstanbul’daki XVI-XVIII. yüzyıl çinilerini mahallinde beraberce inceleyerek tezyinatta klasik anlayışı kaynağından öğrendi. Böylece XVI. asır tezhibinin kaidelerini de aynı esasa dayanan çini desenlerinden kavramış oldu.
1944’te Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Türk Tezyinî Sanatlar Bölümü’nü bitiren Rikkat Kunt akademinin kütüphanesine memur olarak tayin edildi. Ocak 1948’de emekliye ayrılan Mehmed Necmeddin Okyay’ın kadrosu onun ısrarıyla Rikkat Hanım’a verilerek tezhip ve çini desenleri muallimi oldu. Nisan 1948’den başlayarak yaş haddinden emekliye ayrıldığı Nisan 1968’e kadar Muhsin Demironat’la birlikte Türk Tezyinî Sanatlar Şube-si’nin bezeme sahasındaki en parlak devresini geçirmesine vesile oldu. Rikkat Kunt son zamanlarına kadar fırçasını elinden bırakmadı. 14 Ocak 1986’da vefat etti ve 16 Ocak günü Küplüce Mezarlığı’nda babasının yanına defnedildi.