Tarihi Şahsiyetler

Fatih Sultan Mehmet Kimdir, Hayatı -İç Siyaseti- Hakkında Bilgi

Fâtih Sultan Mehmed’in iç siyasetinde önde gelen konular bir taraftan İstanbul’un İskânı ve kalkın­dırılması, diğer taraftan seferler ve fet­hedilen bölgelerde kalelerin korunması için askerî kuvvetlerin arttırılması nokta­larında toplanır. Bu iki husus, masrafların büyük ölçüde artmasını ve bu sebep­le yeni vergiler konmasını gerektirdiğin­den köylü ve şehirli büyük halk kitlelerini sıkmış ve memlekette birtakım gizli ve açık hoşnutsuzluklara yol açmıştır. İstan­bul’un iskânı ve kalkındırılması çabalan pek çok meseleyi beraberinde getirmiş­tir. Sürgün yönteminin geniş ölçüde uy­gulanması özellikle Anadolu’da yeni prob­lemlere yol açmıştır. Diğer taraftan fetih sırasında İstanbul’da devlet malı ilân edi­len emlâk başlangıçta göçü teşvik için her gelene parasız mülk olarak bağışlanmış, fakat daha sonra arsalar devlet malı sa­yılarak kira (mukâtaa) konmuş ve halka büyük bir meblâğ (yılda 100 milyon akçe) yüklenmiş, ancak meydana gelen hoşnut­suzluk üzerine bundan vazgeçilmiştir. Karaman sorunu ve Uzun Hasan dolayı­sıyla giderler artınca 876’da (1471-72) Rum Mehmed Paşa’nın vezîriâzamlığında bu vergi yeniden konmuştur.

İmparatorluk fikriyle Fâtih Sultan Meh­med, Rum soylularına mensup gençleri sarayına almış, bunlar birer Osmanlı ola­rak sonradan idarede önemli mevkilere geçmiştir. Rum Mehmed’den başka Paleologlar’dan Has Murad Paşa ve kardeşi Mesih Paşa bunların en tanınmışlarıdır. Ayrıca bazıları Bizans soylu sınıfından bir kısım hıristiyan Rumlar’ın da önemli malî işleri üzerlerine aldıkları bilinmektedir. Batı’ya Kaçtıktan sonra orada barınamayan ve sefalete düşen bazı Rum büyükle­ri tekrar İstanbul’a dönmüşlerdir. 1464-1472 yıllarında Rum bilginlerine Fâtih’in sarayında özel bir ilgi gösterildiği anlaşıl­maktadır. Georgios Trapezuntios, Roma’dan İstanbul’a bu sıralarda döndüğü gibi Kritovoulos da eserini bu tarihlerde yazmıştır. Meşhur Trabzonlu âlim Amirutzes (Amirukis, Emirce) aynı devirde Fâ­tih’in yakınlarında yer almıştı. Fâtih’in divanından Batı’ya gönderilen siyasî ya­zılar ve antlaşmalar Rumca yazılıyor, bun­ları yazdırmak için Rum kâtipler kullanı­lıyordu. Nihayet Fâtih, geniş imparatorluğu dahilinde bütün Ortodokslar’ı tek­rar patriğin idaresi altına koymuş, Rum-lar’ı birleştirmiş, İtalyanlar’ın sömürüsün­den kurtarıp ekonomik bakımdan yük­selmelerini sağlamıştır. Fakat bütün bun­lara bakarak Fâtih’in imparatorluğunu lorga’nın söylediği gibi Doğu Roma İmparatorluğu’nun İslâm kisvesi altında can­lanması saymak yanlıştır. Bizans kurum­larının taklit edildiği tezi de abartılıdır.