İslam Tarihi

Faraklit/Paraklit Nedir, Ne Demek, Kimdir, Hakkında Bilgi

Faraklit. İncil’de Hz. İsa’nın kendisinden sonra geleceğini müjdelediği kimseye verilen ad.

İslâm öncesi dinlerin hemen hepsin­de ileride gelecek bir kurtarıcı inancı ve müjdesi mevcuttur. Dinler tarihi araştırmalarının ortaya koyduğu bu gerçeği Kur’ân-ı Ke­rîm de ifade etmektedir. Kur’an’a göre Allah geçmiş peygamberlerin hepsinden ileride gelecek peygamberi müjdeleme­leri, ona inanıp yardımcı olmaları husu­sunda ahid almıştır.(Âl-i İmrân 3/81) Diğer taraftan Tevrat ve İncil’de de bu müj­denin yer aldığı (A’râf_7/157), Hz. îsâ’nın kendisinden sonra gelecek Ahmed adındaki elçiyi müjdelediği Kur’an’da be­lirtilmektedir.(Saf 61/6)

Kur’ân-ı Kerim’in bildirdiği haberin Tevrat ve İncil’de mevcudiyeti meselesi müslümanlar tarafından ilk dönemler­den itibaren araştırma konusu yapılmış­tır. Hıristiyanlık için yazılan reddiyeler­de Kitâb-ı Mukaddes’in tahrifi meselesi işlenirken mevcut İnciller’de Hz. Muhammed’in gelişiyle ilgili herhangi bir haber verilmediğini iddia eden hıristiyan tezi­ne karşı İslâm âlimleri Hz. İsa’ya vahyedilen İncil’de bunun mevcut olduğunu, fakat daha sonra tahrif neticesinde bu haberin İncil metinlerinden çıkarıldığını belirtmişlerdir. Bu reddiyelerde “tebşîrat” konusu tahrif meselesiyle birlikte ele alınmış ve Hz. Muhammed’in gönde­rilmesiyle ilgili açık ifadelerin mevcut İn­ciller’de yer almayışı. Hz. îsâ’ya vahyedilen İncil’in tahrif edildiğinin delili ola­rak gösterilmiştir.

Öte yandan İslâm âlimleri Hz. Muhammed’le ilgili müjdeyi mevcut İncil me­tinlerinde arama yoluna da gitmişler ve Yuhanna İncili’ndeki parakletos kelime­sinin Kur’an’da belirtilen(Saf 61-62) müjdeye delâlet ettiğini ileri sürmüşler­dir. İslâmî kaynaklara faraklit şeklinde yer alan bu kelimenin aslı Grek­çe’dir. Latince’ye paracletus olarak ge­çen kelime parakalö fiilinden gelmekte­dir ki “yanına çağırmak” demektir. Kili­se dilinde ise “teselli etmek” anlamında kullanılmıştır. Parakletos da “yardıma çağrılan, müdafaa eden, şefaatçi”, kilise dilinde “teselli veren” gibi anlamlar ta­şımaktadır. Ya­hudi din bilginleri bu kelimeyi “yardım eden. savunan, elçi ve aracı” şeklinde anlarken bir yahudi filozofu olan Philo “savunucu, aracı” mânasında kullanmış­tır (JE, IX, 514-515) Hıristiyan la ra göre Hz. isa’nın geleceğini müjdelediği parak­letos Rûhulkudüs’tür ve îsâ Mesih’in ken­dilerinden ayrılması sebebiyle hüzünlenen havarilere Rûhulkudüs bir teselli ol­mak üzere geldiği için kelime genellik­le “teselli veren” olarak tercüme edil­miştir.

Yuhanna İncili’ne göre Hz. îsâ gelece­ğini müjdelediği parakletosun özellikle­rini şu şekilde belirtmiştir: “Ben de ba­baya yalvaracağım ve o size başka bir parakleti. hakikat ruhunu verecektir, tâ ki daima sizinle beraber olsun”  161; “Fakat benim ismimle babanın gön­dereceği paraklet Rûhuikudüs, o size her şeyi öğretecek ve size söylediğim her şeyi hatırınıza getirecektir” (14/26); “Babadan size göndereceğim paraklet, babadan çıkan hakikat ruhu geldiği za­man benim için o şehadet edecektir” (15′ 26); “Benim gitmem sizin için hayırlıdır, çünkü gitmezsem paraklet size gelmez. fakat gidersem onu size gönderirim” (16/7); “Ve o geldiği zaman günah için, salâh için ve hüküm için dünyayı İlzam edecektir” (16/8); “Fakat o hakikat ru­hu gelince size her hakikate yol göste­recek; zira kendiliğinden söylemeyecek­tir; fakat her ne işitirse söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir” (16/ 13); “0 beni ta’ziz edecektir; çünkü be­nimkinden alacak ve size bildirecektir” (16 ‘I4).

Bu ifadelerdeki “işitmek” ve “söyle­mek” fiilleri somut isleri belirtmektedir. Dolayısıyla bu işler ancak işitme ve ko­nuşma organına sahip bir varlıktan bek­lenebilir. Bu nitelikleri Kutsal Ruh’a nisbet etmek doğru değildir. Zira Kutsal Ruh vahiy ve ilham meleğidir. İlhanı için ise bu organlara gerek yoktur. Bu sebep­le parakleti Kutsal Ruh olarak anlamak doğru değildir. Öte yandan paraklet kelimesi yine Yu­hanna tarafından şefaatçi anlamında Hz. îsâ için kullanılmıştır. Yine Yuhanna’ya göre Hz. îsâ. “Ben de babaya yalvaracağım, O size başka bir paraklet gönderecektir” demektedir. 5u halde paraklet Kutsal Ruh olmayıp Hz. Isâ gibi bir insandır. Söz konusu metin­deki “Rûhu’l-kudüs” İbaresi ise sonra­dan yapılmış bir ilâvedir.

Bugünkü İndiler Grekçe yazılmıştır, Hz. îsâ ise Ârâmîce konuşmuştur. Müslüman düşünürler, Grekçe’deki “parakletos” ke­limesinin Hz. îsâ’nın konuştuğu dildeki karşılığının ne olduğunu incelemişler­dir. İbn Hişâm, Süryânîce’deki “el-munhamenna” kelimesinin “Muhammed” an­lamına geldiğini ve bu kelimenin Grek­çe karşılığının “el-baraglitis” olduğunu ileri sürmüş, Abdülahad Dâvûd ise Kitâb-ı Mukaddes’in Süryânîce tercümesinde kullanılan paraqleita keli­mesinin Ârâmîce karşılığının “mhamada” yahut “hamida” olduğunu ve Grek­çe’deki “perikleitos”a tekabül ettiğini. İncil’deki parakletosun perikleitos ke­limesinin bozulmuş şekli olduğunu ifa­de etmiştir.

Müslüman âlimler, bir taraftan “parakletos” şeklinde geçen kelimenin “Ahmed” anlamına gelen “perikleitos’un tah­rif edilmiş biçimi olduğunu ileri sürer­ken diğer taraftan Yuhanna İncili’ndeki paraktetos kelimesinin gerek Hz. îsâ için kullanılmış olması gerekse İncil’de zik­redilen nitelikleri sebebiyle Kutsal Ruh olamayacağını, Hz. îsâ gibi bir Allah el­çisine delâlet ettiğini ve bu elçinin de Hz. Muhammed olduğunu ortaya koymuş­lardır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler