FAİZSİZ BANKACIL1K
FAİZSİZ BANKACIL1K
Faizsiz banka kurma
düşüncesi 1940’ların başlarına kadar uzatılabilirce de, İslâm bankacılığının
doğuşu ve gelişimi yeni bir olgudur. İslâm bankaları İslâm prensipleri içinde
faaliyet göstermektedir. Faizin İslâm dinince yasaklanmış olması bu
prensipler ışığında faaliyet gösteren finansal kurumların faizsiz banka ya da
İslâm bankası olarak adlandırılmasına neden olmaktadır.
İslâm bankacılık
prensiplerinin uygulamaya konulduğu ilk örnek, 1963-1967 yılları arasında
Mısır’da gerçekleştirilmiştir. Uygulamada büyük ölçüde, Alman tasarruf
bankaları ile kırsal bankacılık prensipleri esas alınmıştır. Bölgenin
sosyoekonomik yapısı söz konusu finansal kurumların önemli Ölçüde başarı kazanmasına
neden olmuştur. Tasarruf, yatırım ve zekat fonlarından oluşan banka kaynaklan,
faizsiz bir anlayış çerçevesinde, kısa vadeli verimli alanlara, yatırımlara ve
fakirlere dağıtılmıştı. Bu proje İyi bir başlangıcı temsil etmesine rağmen
bazı politik faktörlerden dolayı uygLilaııınusiiıa devam edilememişi ir.
Şehirlerde ya da
ticari [‘aidiyetlerin yoğun olduğu bölgelerde kurulan ilk İslâm bankası, 1972
yılında Kahİre’de faaliyete geçen Nasser Sociat Bank’tır. Banka özerk statüde
bir kamu iHorilesi pozisyonuna sahipli. Temel fonksiyonları sosyal
içerikliydi. Örneğin, kâr-zarar esasına dayalı olarak küçük projelere faizsiz
kredi sağlamaktaydı. Bu özelliğinden dolayı, bu banka Bankacılık ve Krcdİ
Kanunu kapsamı dışında tutulmuştur. Başlangıçta Hazine Bukanhğt’na bağlı olan
banka daha sonra Sosyal Yardım ve Sigorta Bakanhğı’na bağlanmıştır.
Daha sonra, 1975
yılında Dubai İslâmic Bank kurulmuştur. Kamu kuruluşu özelliğine sahip bankadan
sonra, farklı ülkelerde birçok İslâm bankası kurulmuştur. Günümü/de bir çok
faizsiz banka başarılı sayılabilecek bir performansla faaliyetlerine devam
etmekledir. İslam bankalarının son yıllarda hızlı bir şekilde artış
göstermesini sadece petrol üreten ülkelerdeki aşırı rezervlerin varlığıyla
açıklamak mümkün değildir. Bunun yanında ekonomik, politik ve sosyal içerikleri
olan bir dizi iç ve dış faktör tle bu tür bankaların bir çok ülkede faaliyet birimi
açmasını hızlandırmıştır. Öte yandan İslum Kalkınma Bankası (IDB)’nİn varlığı,
faizsiz bankacılık hareketini büyük ölçüde hızlandırmıştır.
1987 yılı sonu
itibariyle farkıl ülkelerde kurulmuş bulunan 40 İslam bankası faaliyet göstermektedir.
Bu bankalara ilaveten İslami prensipler ışığında faaliyet gösteren 20 yatırım
ve finansman şirketi bulunmaktadır. İslam bankalarının coğrafi dağılımı son
derece ilginç bîr görüntü oluşturmakladır. Bu bankalar Arap ülkelerinde, Arap
olmayan ülkelerde, sermaye fazlası olun ülkelerde, emek fazla-• “lan
ülkelerde, zengin ülkelerde ve fakir ül-Uk’nle faaliyet göstermektedir. İslam
ülkele-ıiükİL- laaliyeı gösteren bankaların büyük bir kı-Miı a rap dünyasına
dahil ülkelerde buiun-ın.ıkıadır. Bazı İslam bankaları da, Anıp olmayan
müslüman ülkelerde faaliyet göstermektedir Ole yandan bir çok müslüman ülkede
İslam bankacılık kurumu bulunmamakladır. İslam bankalarından 8’i de müslüman
olmayan ülkelrededir.
Faizsiz bankalar
değişik kriterler dikkate alınarak farkıl şekilde sınıflandırılmaktadır. Bu
kriterlerde büyük ölçüde, İslam ideolojisi ve İl-gİlî kurumun bankacılık
faaliyetleri dikkate alınmaktadır. Soruna genci açıdan bakıldığında, İslam
bankalarım üç başılk altında ele almak mümkündür. Kalkınma Bankaları, Spesifik
amaçlı islam Bankaları ve Ticari bankalar, Kalkınma bankaları, üye ülkelerin
sosyal ve ekonomik kalkınmalarına katkıda bulunmak amacıyla oluşturulmuştur.
İslam Kalkınma Bankası bunun en önemli örneğidir, spesifik amaçlı İslam
bankaları, spesifik amaçları gerçekleştirmek ya da spesifik müşteri
sınıflarına hizmeı etmek amacıyla oluşturulmuştur. Bu tür bankaları geleneksel
ihtisas bankalarına büyük Ölçüde benzemekledir. İslami Ticari bankalar İse,
İslami pre siplere göre normal licari bankacılık hizmet jri sunan bankalardır.
İslam bankaları ya da faizsiz bankacılık ta-biri, genellikle bu bankalar için
kullanılmaktadır. Bu bankaların faaliyetclrineyön veren temel motivasyon faiz
değil, kârdır.
l.ılam bankalarının
çoğunluğu anonim şirket şeklinde örgütlenmiştir. İslam bankaları genellikle
bir kaç kişi ya da resmi kurumun kontrolünde bulunmaktadır. Bununla beraber,
hisseler konusunda bazı kısıtlamalara da gidilebilmekledir. İhraç edilen
hisseler, bireyler tararından alınmaktadır. Ötcyandan İslam bankaları,
finansal yapı açısından iki grupla ele alınabilmekledir: 1- Bir finansal
Holdinge bağlı İslam bankaları, 2- Özel ya da yarı özel teşeb-büslerce kurulan
İslam bankaları. DMI (İslam Kalkınma Bankası) ve Al-Baraka grubunun
kontrolünde bulunan bankalar 1. gruba; DMl’nİn organizasyonu altında kurulan
trust olarak örgütlenen ve genellikle Bahamalarda-ki finansal kuruluşlar da
2.gruba örnek teşkil etmektedir. Bazı durumlarda devletler de İslam
bankalarının sermayelerine iştirak etmektedir. Kısaca, finansal yapı açısından
İslam bankaları kompleks ve farklı bir yapı sergilemektedir.
Halen faaliyet
gösteren İslam bankaları bir dizi fonksiyon icra etmektedir. Bunların bir kısmı
normal olarak ticari bankalarca sunulan fonksiyonlardır, bir kısmı da İslam bankalarınca
şer’i kuralalra uygun hale getirilmiş fonksiyonlardın- İslam bankalarınca
sunulan tüm fonksiyonları bu satırlarda ifade etmek son derece güçtür. Bunun
yerine bu tür bankalarca yaygın olarak sunulan fonksiyonlar üzerinde durmak
daha uygun olacaktır. Bu fonksiyonlar şunalrdır: Bireyler ve firmalar adına
ulusal paraya da döviz cinsinden hesap açma İmkanının sunulması, İslami
prensiplere uygun kredi verme, allın alım-satımı, spot kurda döviz alım-saiımı,
kredi mektubu ihracı, garanti mektubu ihracı, kıymetli evrak koleksiyonu
(toplama ve ödeme), spesifik alanlara yönelik İşlem yapan fonlar oluşturma,
yatırım hesabı İşlemleri, doğrudan yatırım faaliyetleri, l.ea-sing (kiralama)
işlemleri, gayrı menkul ahm–saiımı, muhabir ve ajan bankacılık faaliyetleri,
proje hazırlama sürecinde teknik, ekonomik, finansal yönetim ve pazarlama
danışmanlığı yapma. Şüphesiz İslam bankaları bu fonksiyonların tümünü icra
edememektedir. Diğer bir ifadeyle, bu bankalar yukarıdaki fonksiyon kümesinden
kendileri için uygun olanlarını sunmaktadır. Ayrıca İslam bankaları
jointvcn-ture (ortak yatırım) firmalar adına projelerin oluşturulması ve
finansman, ulusal ve uluslararası düzeyde (“İnansal kaynakların
mobilizasyo-nu gibi fonksiyonları da görebilmekledir.
İslam bankalarının
faaliyet esasları y:ı da çalışma şekilleri de diğer bankalardan kısmen
farklıdır. Diğer bir ifadeyle, İslam bankalarının fon kaynaklan ve fon
kullanım akınları, dikkate aldıkları bankacılık felsefesinden dolayı, kendine
has bir özelliğe sahiptir. İslam bankaları fraklı özelliğe sahip mevduat
hesapları yoluyla kâr elde çimektedir. Cari hesaplar, tasarruf hesapları,
yatırını hesaplan ve spesifik yatırım hesaplan en önemli fon kaynacı durumundadır.
İslam bankaları bireylerden ve* firmalardan mevduat kabul etmekledir. Banka
müşterinin İznini alarak ve riskini de üstiene-rekcari hesaplardaki
mevduatıkullanabilmek-ledir. Böyle bir durumda elde edilen kârlar tamamen
bankaya ait olmaktadır. Müşteri mevduatının ianıamını ya da bir kısmını
istediği zaman çekme hakkına sahiptir. Teknik ifadeyle, İslami prensipler
çerçevesinde bu mevduat emanet olarak ele alınmaktadır. Tüm İslam bankaları
tasarruf mevduatına sahip olmasına rağmen, bunların yorumu ve işleyişi
konusnu-da aralraıııda önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bunun en Önemli
nedeni, İslami çerçevede para şeklindeki sermayenin sadece riske katılma
durumunda meşru kazanç getireceği düşüncesidir. Bundan dolayı, bazı İslam
bankaları tasarruf mevduatının işleyişini farklı şekilde gerçekleştirmektedir.
Örneğin ortak yatırım hesabı ve yatırıma gidecek tasarruf hesabı anlayışı bu
düşüncelerin farklı görüntüleri durumundadır. Yalının hesapları, yatırım
fırsatalrı-nı değerlendirmek isteyen müşterilerin bankaların belirlediği hesap
vadalerine göre, bankalara yatırdıkları fonları tanımlamak amacıyla
kullanılmakladır. Vadeler 1 aydan 5 yıla kadar değişebilmekledir. Mudilerin
mevduatını isledikleri anda geri çekme hakkı bulunmamakladır. Spesifik yatırım
hesapları, bankayla mudinin amaç, vade ve şanları birlikle belirlediği özel
hesaplardır.
Öleyandan İslâm
bankaları topladıkları fonları, değişik tekniklerle kullanmaktadır. Bunların
en önemlileri şunlardır. Mudaraba, Mu-şaraka. Murabaha, ertelenen satış
tekniği, İcara, salın almayla sonuçlanan kiralama finansmanı, Kam Hasen’dir.
Mudaraba. farklı kaynaklara sahip (sermaye ve emek gibi) iki taraf arasındaki
İş anlaşmasıdır. Kârın (dolayısıyle zararın) bölüşüm oranı projenin başlangıcından
önce belirlendiği için, her İki taraf açısından da bu tür düzenleme adil
olmaktadır. Mudaraba, faizsiz bir ekonomide bankacılık faaliyetlerini
reorganİzasyoııu için önemli bir faktör olarak ele alınmakladır. İik anlaşma
mudi ile banka, ikinci anlaşma banka ile müteşebbis arasında yapılmakladır.
Dolayısıyla muda-rabada iki yönlü bîr İlişki söz konusudur. Şüphesiz esas
mudaraba İÜşkisi banka ile müteşebbis arasında olanıdır. Banka bu ilişkiden,
daha önce belirlenen oranda elde ettiği kân, katlandığı masrallan düşerek
mildiler arasında damıtmakladır.
Muşaraka ise, bir ya
da daha fazla müteşebbisin bankayı ortak olarak, projelerin finansmanı
bankaya yüklemeleri olgusunu ifade etmektedir, her ortak projenin yönetimine
katılma hakkına sahiptir. Bununla beraber, İsteyen ortak bu hakkından
vazgeçebilirle hakkına da sahiptir. Zarar sermayeye katılım oranında
paylaştırılırken kâr durumunda bu zorunlu değildir. Kârın paylaşım oranı,
sermaye katkısı dikkate alınmadan, önceden taraflarca belrilenebilmkeıedir.
Murabaha, bankanın
müterisinin astın almayı istediği bir aktifi ya da malı satın alarak müşteriye
belirli bir kârla satması, müşterinin de bu ödemeyi belirli bir dönemde yapması
esasına dayalı bir tekniktir. İslam bankalarının büyük çoğunluğu fon kullanım
şekli olarak bu tekniği benimsemiştir. “Maliyet + mutabık kalınan kâr
marjı” esasına dayalı bu teknik, genellikle kısa vadeli ticari İşlemlerin
finansmanına yöneliktir.
Ertelenen satış
tekniği ticaretin finansmanına yöneliktir. Banka, belirli bir dönem için sabit
bir fiyatla bir malı satma anlaşması yapmakta ve malı müşteriye teslim
etmesine rağmen mal üzerindeki kontrolünü devanı ettirmektedir. Bankanın
belirlediği fiyat, “maliyet + kâr marjı” esasına dayalıdır. Dönem
sonunda müşteri üzerinde mutabık kalınmış fiyatı ödemektedir. Bu ödeme
taksitli şekilde de olabilmektedir.
İcara sisteminde banka
belirli aktifleri mülkiyeline geçirmekle ve bunları belirlenmiş fiyattan
belirli dönem için kullanılmak üzere müşterilerine tahsis etmektedir.
Satın almayla
sonuçlanan kiralama finansmanında banka, mülkiyetinde bulunan aktifleri
müşterilerine kiralamaktadır. Müşteri ise bankada açtığı tasarruf hesabına
belirlenen dönem boyunca sermaye ödemelerini ve taksitleri yatırmayı
üstlenmektedir. Fiyat ödendiğinde ve mülkiyet transfer edildiğinde anlaşma
sona ermekledir.
Sosyal bir hizmet
fonksiyonu şeklindeki Karz-ı Hasen, İslam bankalarının ihtiyaç sahibi kişilere
faizsiz ödeme işlemidir.
Türkiye’de halen bu
bankacılık tekniklerini
kullanan üç özel
finans kurumu faaliyet göstermektedir. Söz konusu özel finans kurumlarında
yabancıların sermaye payı % 51 ‘den fazladır.
Bu kurumlar, Cari
Hesap ve KAtılma (Kar-Zarara Katılma) Hesapları yoluyal fon toplamakla ve
üretim desteği sağlama, Kâr–Zarara Katılma Yöntemi İle fon kullandırma ve
kiralama şeklinde topladıkları fonları, plase etmektedir. Bunun yanında,
havale, transfer, kıymetli evrak tanzimi, spot döviz ticareti, akreditif
işlemleri, portföy yönelimi ve seyahat çeki ihracı gibiklasik bankacılık
fonksiyonlarını da görebilmektedir.
1987 yılı sonu
İtibariyle bu kurumların mevduat (ya da açtıkları özel hesaplar) açısından,
Türk banka sisteminde ortalama % 2’lik bir ağırlığa sahip bulunmaktadır.
Günümüzde, bu kurumlar Türkiye’nin önemli ticari merkez durumundaki şehirlerde
şube açma eğilimine girmiştir.
Prensip olarak
Bankalar Kanunu kapsamı dışında tutulan bu kurumlar. Banka dışı l’inan-sal
aracı olarak ele alınmaktadır. Buna karşılık Merkez Bankası ve Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığının denetimine tabi bulunmaktadırlar.
Nazım EKREN
Bk. Bankacılık; Faiz,
[-‘inansal Piyasalar; İslam İktisadı.