Eremya Çelebi Kömürcüyan Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Eremya Çelebi Kömürcüyan (1637-1695) Ermeni asıllı şair ve tarihçi.
12 veya 13 Mayıs 1637’de İstanbul’un Langa semtinde doğdu. Kömürciyan ailesinden papaz Mardiros’un oğludur. Küçük yaşta bir müddet velisi ve annesinin dayısı, iaşe ve un müteahhidi Hacı Ampagum’un yanında çalıştı. Daha sonra okumaya başladı ve Hisardibi’ndeki Surp Sarkis Kilisesi’nin papazlarından Der Hovannes’in talebesi oldu. 16S6’da Türkçe, ardından da Rumca, Farsça, Arapça ve İbrânîce öğrendi. Çocukluğu kilise muhitinde geçtiği halde muhtemelen fikir ve faaliyet serbestliğini kısıtlamasından çekindiği için ruhanîler sınıfına girmedi. Bununla beraber Kefeli Patrik Mardiros’un döneminde (1659-1660) patrikhanenin başkâtibi, özellikle de para sahipleri ve kilise büyükleri arasındaki halli güç meselelerde danışmanı oldu ve bu görevini uzun yıllar sürdürdü. Hâmisi Hacı Ampagum’un ölümünden sonra (1658] zamanın meşhur Ermeni tacirlerinden Abro Çelebi’nin çocuklarına hocalık yaptı. Abro Çelebi’nin evi Türk ve ecnebi ileri gelenlerinin toplanma yeri olduğundan Eremya burada devrin büyük şahsiyetleriyle tanışma imkânı buldu. 1664’te Başpatrik Eğyazar’ı, Osmanlı Devleti sınırları içinde ayrı bir başpatriklik kurma niyetinden vazgeçirmesi için İstanbul patrikhânesi tarafından Halep’e gönderildi. 1677’de İstanbul’da Abro’nun himayesinde bir matbaa kurduysa da ancak risale şeklinde iki kitap basabildi. 2 Haziran-3 Ekim 1685 tarihleri arasında hem oğlu rahip Kirkoris’i görmek, hem de Ermeni Kilisesi’nin bazı meseleleriyle ilgili temaslarda bulunmak üzere Eçmiadzin’e gitti. Bu vesile ile Ani, Kars ve Erzurum şehirlerini ziyaret etti. 1686’da İstanbul’a döndükten sonra yalnız kitapları ile meşgul oldu. 15 Temmuz 1695 tarihinde öldü ve Balıklı Ermeni Mezarlığı’na gömüldü.
Eremya Çelebi gerek şahsiyeti, gerek değişik türdeki yazıları, gerekse diğer sahalardaki faaliyetleri bakımından XVII. yüzyılda yaşamış Ermeni aydınları içinde dikkate değer bir kişidir. İlim ve faziletinden dolayı kendisine “çelebi” unvanı verilmiş olan Eremya, eserlerinin son zamanlarda yayımlanmaya başlanmasından sonra tanınmış ve lâyık olduğu ilgiyi görmüştür. Değişik sahalarda geniş bir edebî faaliyet göstermekle beraber oğlu onu şair olarak tanıtmaktadır. Gerçekten eserlerinin birçoğunu manzum olarak yazmıştır.