Sosyoloji

Endüstri Sosyolojisi: Toplumsal Dönüşümün Evreleri

Toplumsal Dönüşümün Evreleri

Günümüzün kapıcıları, işçileri ve öğrencileri
geçmişin krallarında olmayan bir teknolojik konfora sahiptir.
Makro sosyoloji, insanlığın geçirdiği bu dönüşümün
evrelerini geniş perspektifte ele alır. 

Pre-endüstriyel
Toplumlar

Pre-endüstriyel toplumlar kendi içinde avcı-toplayıcı,
göçebe-bahçıvan ve tarım toplumları olmak üzere üç grupta incelenir.

Avcı
ve Toplayıcı Toplumlar

Çoğu küçük göçebe gruplardan meydana gelir.
Genellikle avcılığın esas olarak erkekler, toplayıcılığın
ise kadınlar tarafından üstlenildiği, cinsiyete dayalı işbölümü etrafında
kurulmuştur. Aile çok önemlidir ve otoritenin kaynağı akrabalık ilişkilerine
dayanır.

Göçebe
ve Bahçıvan Toplumlar

Göçebelik, insanların yaşayabilmek için ev
hayvanlarına dayandığı toplumlardır. Yetiştirdikleri hayvanlar arasında sığır,
koyun, deve, lama ve ren geyiği vardır.
Sürekli
hareket hâlindedirler. Dolayısıyla otlak yüzünden başka kabilelerle sıkça çatışmaların
yaşandığı toplumlardır.

Bahçıvanlık, toprağın işlenmesinde basit el
aletlerinin kullanıldığı bir teknolojiye dayanır. Topraktan alınan ürünün
verimindeki artışa bağlı olarak toplumsal iş bölümü ve hiyerarşik toplum yapısı
bahçıvan toplumunda görüle gelişmelerdir.

Tarım
Toplumları

Tarımın gelişimiyle kasabalar doğmuş ve bu
kasabalar yiyecek, hayvan ve diğer mal tüccarlarının ağları vasıtasıyla
birbirine bağlanmıştır. Tarım teknolojisi, verimli uzmanlaşma, bir toprak
parçasına yerleşme ve ticaret şeklindeki dört faktör; ekonominin bir devrim
niteliğindeki dönüşümünde anahtar unsurlar olmuştur.

ENDÜSTRİYEL
TOPLUMLAR

Endüstri
Devrimi

Endüstrileşme, genel olarak fabrika üretimi
düzeninin egemenliğinde bir sosyal örgütlenme biçimi olarak tanımlanır.

Endüstri devrimi (Araştırmacılar
başlangıcıyla ilgili tam bir tarih veremez), insana doğa karşısında bilgi ve
becerileriyle bir şeyler yapabileceği düşüncesini kazandırdı. Newton’un mekaniği, doğa yasalarının
matematik hesaplamalarla belirlenebileceği ve dolayısıyla doğa üzerinde erk
kazanılabileceği düşüncesine götürdü insanları.

Makine ihtiyacından dolayı alet yapan
insanlarla bilim adamları birbirlerine daha yakın çalıştı. Pek çok bilimsel
buluş (özellikle pratik karşılığı olanlar) bu süreçte ortaya çıktı.

Bazı yazarlar 19. yüzyılı, o güne kadar
insanlık tarihinin “en çok değişen” yüzyılı olarak adlandırmışlardır. Örneğin Sezar ile Napolyon’un kullandığı savaş arabaları aynıdır. Atlı arabalar,
bulunduğu tarihten 1830’lara kadar 4000 yıl boyunca önemli bir değişikliğe uğramamışlardır.
Oysa 1830 ile 1870 yılları arasında (kırk yılda), geçmiş dört bin yıldan daha
fazla değişiklik yaşanmıştır. Özel bir maharet ya da sanat anlamında kullanılan
teknik bu yüzyılda güç haline gelmiştir.

Freyer, İngiltere’yi esas alarak teknik gelişmenin altı dalga
hâlinde ortaya çıktığını iddia eder:

1. Dokuma endüstrisi dalgası: 1769 ile 1780
yılları arasında pamuk eğirme makinesini yapan Arkwrigth, on yıl sonra en güçlü dokuma fabrikatörü olur.

2. Demir çelik dalgası: Fabrikalar
kurulmaya başlarken demir madeninin önemi artmaya başlar. 

3. Ulaştırma dalgası:1820’li yıllarda ilk
gemiler sefere konulur.
İlk trenler de
1830’lardan itibaren çalışmaya başlar.
Ulaştırma
dalgası, endüstriyel ürünlerin uzak mesafelere taşınmasını kolaylaştırmıştır.

4. Kimya çağı: Liebig’in bulduğu suni gübreleme yöntemi, rasyonel tarımın doğuşunu
sağlar.

5. Elektrik endüstrisi dalgası: Telefon ve
telgraf, 1830 ile 1840 yılları arasında icat edilir.

6. Benzin motoru çağı: 1889’da Paris’te ilk
otomobil sergisi açılır ve 1894’de ilk uluslararası otomobil yarışı yapılır.
1903’te ise Henry Ford Motor
Fabrikası kurulur.

İlk
Dönem Sosyologları ve Endüstri Toplumu

Endüstri toplumu, sosyolojinin ilgilendiği
başlıca konudur. Endüstri toplumuna ilişkin ilk kapsamlı çalışmalardan biri Saint-Simon’un 1816 yılında yayımlamış
olduğu “L’Industrie
dir.
Saint-Simon bu eserinde, geleceğin
toplumunda endüstricilerin iktidara hâkim olacağını ve bilimin egemen bir güç
olacağını öngörür.

Saint-Simon’ın izleyicisi olan Comte, Fransız Devrimi ile altüst olan
topluma yeni bir düzen vermek çabası içine girer. Toplumda kargaşanın olmaması
için pozitif bilimleri gerekli/zorunlu görür. Bireyciliğe karşı olan Comte,
dönemin liberal iktisatçıları tarafından eleştirilmiştir.

Spencer, toplumların doğal evriminin savaşçı despotizmden endüstrileşmiş
özgürlükçü toplumlara doğru olduğunu düşünür. İlerleme düşüncesi iyimserdir.

Durkheim da Spencer gibi toplumların “basit toplum”lardan “karmaşık
toplum”lara doğru bir evrim sürecinde geliştiğini düşünmektedir. Toplumu bir
arada tutan nedir sorusunu merkeze alan Durkheim, bu noktada hareketle kolektif
bilinç ve dayanışma (iş bölümü) kavramlarına ulaşmıştır. Durkheim’a göre
endüstri toplumu işbölümü dolayısıyla toplumsal farklılaşmanın ve bireyselliğin
arttığı ve benzerliklerden kaynaklanan “mekanik dayanışma”nın yerini “organik
dayanışma”nın aldığı toplum biçimidir.

Marx ve Weber endüstri toplumu yerine kapitalizm
kavramını kullanmayı tercih etmişlerdir. Marx’a göre proleterya ile
kapitalistler arasındaki çatışmayı doğuran da endüstridir.
Topluma damgasını vurabilecek sadece iki güç vardır; kesin
çatışma günü herkes kapitalistlere ya da işçilere katılacaktır.

Weber, toplumların gelişmelerinde rasyonelleşmenin önemine vurgu
yapar. Weber, toplum içindeki eylemlerin sınıf çıkarlarından kaynaklandığını
söyler. Weber’in teorisindeki sınıf kavramı üretim ile ilgili değil tüketim ile
ilgilidir. Weber çağdaş toplumun özünde barışçı olduğunu düşünmüyordu.

Çağdaş
Endüstri Toplumu Teorileri

Endüstri toplumu her şeyden önce üretimin
dev fabrikalarda yapıldığı ve teşebbüsün aileden ayrıldığı toplum biçimidir.
Üretim merkezi fabrikadır. Ailenin temel işlevi, bireyi üretim aşamalarına
hazırlamaktır. Yoğunlaşma ya da sermaye birikimi hemen bütün endüstri toplumlarının
ortak özelliğidir.

Endüstri toplumlarında Dahrendorf’un belirttiği şekilde sınıf çatışmaları toplu pazarlık,
tahkim, arabuluculuk şeklinde kurumsallaştırılmıştır.

POST-ENDÜSTRİYEL
TOPLUMLAR

Yükselen
Yeni Topluma İlişkin Kavramlar

Bu yeni toplumu Amittai Etzionimodernlik
sonrası çağ
” (post-modern era), George Lichtheimburjuva-sonrası toplum
(post-bourgeois society), Herman Kahn
ekonomi sonrası toplum” (post-economic
society), Murray Bookchinkıtlık sonrası toplum” (post-scarcity society),
Kenneth Bouldinguygarlık sonrası toplum” (postcivilized society),
Daniel Bellpost-endüstriyel toplum” (post-industrial society), Peter F. Druckerbilgi
toplumu
” (knowledge society), Paul Holmes
kişisel hizmet toplumu” (the personal service
society), Ralf Dahrendorfhizmet sınışı toplum” (the service class society) veya
kapitalizm sonrası toplum” (post-capitalist
society), Zbigniew Brzezinskiteknokratik çağ” (the technetronic era), ve Y. Masudaenformasyon
toplumu
” (information society) olarak adlandırmaktadır (Masuda oluşum
hâlindeki bu topluma ilişkin belirsizliği vurgulamak için bilgisayar ile ütopya
kavramlarından oluşturduğu “computopia” kavramını
kullanır). Castells ise network toplumu (network society) kavramını kullanmıştır.

Post-Endüstriyel
Toplumun Temel Karakteristikleri

Ekonomik
Yapıdaki Dönüşüm

D. Bell,
post-endüstriyel toplumunun ilk özelliğini malların üretiminden hizmetlere
yöneliş
olarak belirtir.
Endüstrileşmiş
ülkelerdeki ekonomik faaliyetlere baktığımız zaman bu ülkelerde geleneksel
demir çelik, otomobil, tekstil, makine imalatı gibi endüstrilerde kriz yaşanmasına
rağmen bilgisayar, elektronik, biyokimya, uzay gibi bilgi/enformasyon ağırlıklı
yeni endüstriler hızla gelişmektedir.

Yükselen
Yeni Sınıflar

Hizmet sektörlerinin ilerlemesiyle beyaz
yakalı çalışan sayısı artmıştır. Drucker
bunlara “bilgi işçisi” adını vermiş. Bu sınıfın sermayesi bilgidir ve gelişen
toplumda bilgi önemini artırdıkça beyaz yakalıların önemi de artacaktır.

Bilginin
Artan Rolü

D. Bell,
gelmekte olan toplumun yeni paradigmasının teorik bilgi olduğunu vurgular. Hammadde
eskiye nazaran önemini yitirmiştir. Zira bilgi, mutlaka alternatif üreterek
belli bir hammaddeye olan bağlılığı ortadan kaldırabilmektedir.

Bilgiye
dayalı post-endüstriyel toplumun yapısal durumu
:

Temel kurumlar: üniversite ve benzeri bilgi
işleyen kurumlardır.

Temel kaynak insandır (sermaye olarak
insan). Ekonomi bilim ve bilgiye dayalıdır. Siyasal odak eğitim ve bilim
politikalarıdır.

Enformasyon
Teknolojileri ve İnternet’in Toplumsal Sonuçları

Enformasyon ve iletişim teknolojileri toplumu
iki şekilde değiştirmektedir: Birincisi yeni malların üretiminde ve hizmetlerin
yerine getirilmesinde yeni imkânlar (işler) sağlamaktadır.
İkinci olarak teknoloji, verimlilik üzerindeki etkisiyle
hayatımızı değiştirmektedir.

Milyonlarca insanı birbirine bağlayan İnternet,
insanların düşünme şekillerini, cinselliklerinin doğasını, topluluk şekillerini
ve kimliklerini değiştirmektedir.
İnternetin
belki de en önemli işlevi, bilginin serbest dolaşımını sağlamasıdır. Geçmişte
seçkinlerin tekelinde kalan bilgi/enformasyon, günümüzde daha geniş kitlelere
yayılmıştır.

Bilginin yaygınlık kazanmasında en önemli
araçların başında gelen İnternet, aynı zamanda bilgiyi kirleten bir unsur
olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü İnternet üzerinde her isteyen, istediği
bilgiyi, hiçbir denetime tabi tutulmadan sayıları yüzlerce milyonu bulan kullanıcıların
hizmetine sunabilir.

Başta İnternet olmak üzere mevcut
enformasyon teknolojileri sayesinde insanlık, tam bir “enformasyon bombardımanı”
ile karşı karşıya kalmıştır.

Post-endüstriyel
Toplumların Diğer Karakteristikleri

Bireyin önemi, sosyal ağa dâhil olduğu
ölçüde ve etkinliği ölçüsünde önemlidir. Bunun dışında kalan insanlar ancak
aktif olanların gündeminde nesne olabilmektedirler (maden işçileri çalışmaya
devam ederlerken hiç tanımadıkları aktivistler onların hakları ve yaşam/çalışma
şartları için mücadele edebilirler).

Enformasyon toplumunda genel olarak bütün
insanları kapsayan bir dil kullanılarak, bireyin özgürlük alanı genişletilmeye
çalışılır (dil, bütüncül olarak kullanıldığı halde böyle bir talebin özgürlüğü
artırmayıp bilakis insanı tektipleştireceği ve zihinsel ufkunu sınırlayacağı dikkate
alınmalıdır).

Alvin Toffler’a
göre post-endüstriyel toplum, standartlaşmanın, merkeziyetçiliğin, fabrika
düzeninin ortadan kalktığı, sürekli ve hızlı değişimin egemen olduğu toplum
biçimidir. Bu toplumlarda Toffler’a göre sanayi toplumunun ürünü olan kitle
demokrasisi son bulacaktır. Enformasyon toplumunda egemen demokrasi Toffler’a göre
“mozaik demokrasisi”, Masuda’ya göre
ise “katılımcı demokrasi” olacaktır.

Fütüristlere göre gelmekte olan yeni
toplum, endüstri toplumunun merkeziyetçi eğilimlerinin zayıfladığı ve
bireyselliğin güçlendiği bir toplum olacaktır.

Post-endüstriyel
Toplum Teorilerinin Değerlendirilmesi

Endüstri toplumunun şu ana yönelik zaman
kavramının yerini enformasyon toplumunda geleceğin öngörülmesi ve planlanması
almıştır. Bununla birlikte enformasyon toplumu (ki hâlâ ismi üzerinde mutabık
olunamamıştır) henüz netleşmiş bir olgu değildir, devam eden bir süreçtir. 


Endüstri Sosyolojisi
Editör: Prof. Dr. Veysel Bozkurt & Prof. Dr. Nadir Suğur
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2327
Kasım 2011

İlgili Makaleler