Nedir ?

Emniyet teşkilatı Nedir? Emniyet teşkilatı Anlamı ve Hakkında Bilgi

Emniyet teşkilatı nedir? Devletin iç güvenliğini temin eden teşkilat. Osmanlı Devletinin kuruluşundan bu yana devlet teşkilatı ve sosyal müesseseler içerisinde zabıta kuruluşu da devletin gelişmesine paralel bir yön takib etmiş ve diğer ülkelerde rastlanmayan bir olgunluğa erişmiştir. Devletin çözülüş döneminde bu teşkilat da iç ve dış tesirlerle yeni şekillere girmek ve değişikliklere uğramak suretiyle yeniden düzenlenme devrelerini geçirmiştir. Askeri ve mülki teşkilatın yanında zabıta kuruluşları da zamanın icaplarına uydurulmuştur Subaşı: Türk zabıta tarihinde önemli bir rol oynayan ve tarih boyunca çeşitli şekil ve sıfatlarda görünmekle beraber daima zabıta işlerinin başında bulunduğu anlaşılan Subaşı, ilk zabıta amiri olarak kabul edilmektedir. Osmanlılar devrinin ilk dönemlerinde Subaşılar, güvenlik işlerine bakmakla beraber, belediye zabıtası hizmetlerini de yürütmüşlerdir. Osmanlı Devletinin kuruluşunda her kasabada birer Kadı ve Subaşı bulunurdu. Kadı mülki işlere bakardı. Kasabanın huzur ve güvenini, Kadının verdiği hükümlerin yerine getirilmesini, aynı zamanda bir askeri amir olan Subaşılar sağlardı. Sancakların başındaki Sancak Beyleri ile eyaletlerdeki Beylerbeyleri, emirleri altındaki askerlerle bölgelerinin güvenliğini sağlıyorlardı. Yeniçeri döneminde zabıta:Yeniçerilerin kuruluşundan sonra asayiş bunlar tarafından sağlandı ve Yeniçeri Ağaları kumandanlık yaptı. Yeniçeri ağaları hükümet merkezinin güvenliğinden mesul kimselerdi. İstanbul’un fethinden sonra bu şehir 5 büyük zabıta bölgesine ayrıldı. Bu bölgeler: 1)Yeniçeri Ağasına ayrılan bölge, 2) Cebecibaşına ayrılan bölge, 3) Kaptanpaşaya ayrılan bölge, 4) Topçubaşına ayrılan bölge, 5) Bostancıbaşına ayrılan bölge, olarak bilinmektedir. Bu zabıta bölgeleri dışında, yalnız kendi kesimlerinin güvenliğini sağlayan ve Usta denilen memurlar da vardı. Birçok semtlerde o bölgenin en büyük zabıta amirinin emrinde kolluklar yani bugünkü tabirle karakollar bulunurdu. Buralarda zabıta hizmetlerini yürüten ve Kollukçu denilen kişiler vazife yapardı. Kale kapısına muhafızlık eden kollukçulara da Yasakçı denilirdi. Zabıta Makamları Sadrazam: Devletin iç ve dış güvenliğini sağlayan en yüksek makam. Sadrazamlık olduğu için, en büyük zabıta amirliği yetkisi de sadrazama aitti. Kendisi seferde olduğu zamanlar bu yetkiyi Kethüda Bey kullanırdı. Yeniçeri Ağası:İstanbul’un güvenlik işleri ile de alakası olduğundan, devriye gezerken yolsuz ve kanuna aykırı davranışlarda bulunanları yakaladığı zaman bunları yanındaki falakacılara dövdürür veya hapsettirirdi. Falakacı:Yeniçeri Ağasının emri altındaki Acemi Oğlanlar falakayı taşır ve bunlara da falakacı denirdi. Cebecibaşı ve Cebeciler:İstanbul’un Ayasofya, Hocapaşa, Ahırkapı taraflarının korunması ve güvenliğinin sağlanması bunlara aitti. Kaptanpaşa:İstanbul’un Kasımpaşa ile Galata semtinin güvenlik işlerinden Kaptanpaşa mesul idi. Galata semtinin asayişinden Galata Çavuşu, Kasımpaşa ile yakın sahillerin asayişinden ise Tersane Çavuşu mesul kılınmıştı. Bu çavuşların emri altında Kalyoncu denilen zabıta görevlileri vardı. Topçubaşı ve Topçular:Tophane semti ile Beyoğlu taraflarının korunması, dirlik ve düzenliğinin sağlanması Topçubaşılarına verilmişti. Bostancıbaşı ve Bostancılar: İstanbul’un Üsküdar, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi’nin iki tarafı, Kadıköy, Adalar ve Ayastefanos (Yeşilköy) taraflarının zabıta işleri Bostancıbaşılara verilmişti. Padişahın saray ve köşklerini de bunlar korurlardı. Kadı: Sadrazam ve Yeniçeri Ağasından sonra, mülki, adli ve beledi işlere ve bu arada zabıta görevlerine de karışan büyük bir amirdi. Suçluları bizzat sorguya çeker ve hükmünü de kendisi verirdi. Zabıta amirliği yetkilerini bilhassa ahlak zabıtası hizmetlerinde kullanırdı. İstanbul şehri, İstanbul-Galata-Üsküdar-Eyüp olmak üzere dört kadılığa ayrılmıştı. Böcekbaşı: Failleri ortaya çıkarılamayan suçları takib etme, suçluları yakalama ve diğer gizli zabıta işleri ile vazifeli amire Böcekbaşı denirdi. Zamanımızın sivil zabıta görevlilerinin hizmetini görürlerdi. Emirlerinde kadın memurlar da bulunurdu. Ustalıkla kıyafet değiştiren bu memurlar kanun ve nizamlara aykırı davranışları tespit ederler, yerinde ve zamanında müdahale ile birçok yolsuzlukların önünü alırlardı. Bu teşkilat içinde haber alma hizmetini gören ve Çuhadar ünvanı verilen birtakım memurlar da vardı. Ayrıca, İstanbul’da Sadrazamın, illerde de valilerin emrinde Baştebdil Ağası denilen bir hebar alma şefi bulunurdu. Yeniçeri Ocağının 1826 tarihinde ortadan kaldırılmasından sonra, bunun yerine İstanbul’da Asakir-i Muntazama-i Hassa adıyla zabıta hizmetlerini yürütmek üzere yeni bir teşkilat kuruldu. Böylece Yeniçeriler ve Yeniçeri Ağasının yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ve Serasker’in zabıta hizmetlerini yüklenme dönemi başlamaktadır. Bu dönemde İstanbul zabıta hizmetleri İhtisap Nezareti tarafından yürütülmüştür. Eyaletlerde ise, bu hizmetler Sipahilere bırakılmıştı. 1834 tarihinde, Anadou veRumeli’nin bazı eyaletlerinde Asakir-i Redife adı ile bir askeri teşkilat kuruldu. Bu askerlerin yönetimi Serasker denilen bir kumandana bırakılmıştı. Seraskere, eskiden, Yeniçeri Ağasına bırakılan yetkiler verildi. Bu suretle kendisine hükümet merkezinde İstanbul yakasının en büyük emniyet amiri sıfat ve yetkileri tanınmış oldu. Yukarıda belirtildiği gibi; Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra da, eyaletlerde ve İstanbul’da zabıta hizmetleri ayrı ayrı başlara bağlı olarak yürütülmekteydi. Teşkilat ve yürütme alanındaki bu farklılığı ortadan kaldırmak maksadıyla ilk defa, 1845 tarihinde, İstanbul’da polis teşkilatının kurulduğu görülmektedir. Yayınlanan ilk Polis Nizamnamesi 10 Nisan 1845 tarihini taşımakta ve polis adı verilen yeni zabıta teşkilatının vazifeleri bu nizamnamede gösterilmektedir. Polis Nizamnamesinin yayımını ve polis adı verilen zabıta teşkilatının kuruluşunu izleyerek, zabıta hizmetlerindeki karışık yönetimi önleme ve birleştirme amacı ile bir yıl sonra da 1846 yılında ilk defa Zaptiye Müşirliği kuruldu. Zaptiye Müşirliği yalnız zabıta işleriyle uğraşmak üzere kurulmuş yeni bir teşkilat taşımaktadır. 1879 tarihinde kurulan Zaptiye Nezareti 1909 yılına kadar bugünkü Emniyet Genel Müdürlüğü görev ve yetkilerini yapıyor ve kullanıyordu. Yurdun her tarafında kurulan polis teşkilatları bu nezaret tarafından idare ediliyordu. Başkent: İstanbul, Üsküdar, Beyoğlu, Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu adları ile dört Polis Dairesine ve her polis dairesi de merkezlere ayrılmıştı. 1886 yılından sonra, İstanbul Polis Müdürlüğü dışındaki diğer müdürlüklerin Mutasarrıflık adını aldığı, Polis Müdürüne Matasarrıf denildiği görülmekte ve 1898 yılında da İstanbul’da Sivil Polis Teşkilatı kurulmuş bulunmaktadır. Bu dönemde ve başlangıçta 15 ilde Polis Teşkilatı kurulmuş ve her il dairesinin başına bir Serkomiser getirilmişti. İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra 1909 yılının başında Zaptiye Nezareti kaldırılmış, onun yerine polis işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirilen, Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, 22 Temmuz 1909 tarihli özelliği İstanbul Vilayeti ve Emniyet Umumiye Vilayeti ve Emniyet umumiye Müdüriyeti Teşkilatına dair kanunla kurulmuştu. Bu durumda bütün memleket polisini yönetimi altında bulunduran Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti, Zaptiye Nezaretinin yerini almış oldu. Zabıta hizmetinde geçirilen tecrübeler gözönünde bulundurularak yeni bir Polis Teşkilatı ve Vazife Nizamnamesi meydana getirildi. 21 Mayıs 1913 tarihli bu nizamname ile polisin teşkilatlanması, görev ve yetkileri ile personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer bütün özlük işleri en iyi şekilde günün şartlarına göre yeniden düzenlenmiştir. Bu nizamnameye göre polis; piyade, süvari ve sivil olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır. 1923 yılında çıkarılan Polis Nizamnamesi’nde, 1913 tarihli nizamnamenin birçok hükümleri aynen korunmuş, bunun yanısıra, polisin yetki ve görevleriyle, hakları yeniden düzenlenmişti. Bu nizamname Emniyet Teşkilatı Kanunu ile 4 Temmuz 1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selaliyet Kanunu yürürlüğe girinceye kadar uygulandı. 4 Haziran 1937’de kabul edilen 3201 sayılı emniyet Teşkilatı Kanunu ile, teşkilatın kuruluşu, görevleri ve mensuplarının özlük işleri bir düzene bağlandı. Böylece, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına bağlı, kendi özel kanunuyla yönetilen bir teşkilat hüviyetini kazanmış oldu. Genel Müdürlüğün bütçesi de ayrıydı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün vazifeleri idari, siyasi ve adli olmak üzere üçe ayrılır. İdari vazifeleri: İl polis bölgesinde, güvenliği korumak, kanun, tüzük ve hükümet emirlerini uygulamak, filim çekimine ve gösterilmesine izin vermek, kamu düzenine aykırı hareketleri ve kaçakçılık sayılan fiilleri önlemek ve şüphelileri takib etmek, parmak izlerini ve fotoğraflarını almak, trafiği düzenlemek, gereken durumlarda belediye zabıtasının işlerini görmek, barut ve patlayıcı maddelerle ilgili mevzuatı uygulamak, yabancılara ikamet tezkeresi vermek ve benzeri işlerdi. Teşkilatın siyasi vazifesi: Milliyet ve azınlık işleri, cususluk, siyasi ve iç olay ve hareketler gibi, devletin güvenliğini ilgilendiren konuları içine almaktır. Adli görevleri: İdari ve siyasi polis tarafından alınan tedbirlere rağmen işlenen suçların aydınlatılması, sanıkların yakalanarak adli makamlarca tevdi edilmesi işleridir. Teşkilatı:Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatı, Merkez ve Taşra Teşkilatı olmak üzere iki kısma ayrılır: 1.Merkez Teşkilatı: a)Güvenlik Daire Başkanlığı, b)Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanlığı, c)Ana Komuta Kontrol Merkezi Dairesi Başkanlığı, d)Asayiş Daire Başkanlığı, e) Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat Daire Başkanlığı, f) Kriminel Polis Laboratuvar Daire Başkanlığı, g)Trafik Uygulama Daire Başkanlığı, h) Trafik Destek Daire Başkanlığı, ı)Havacılık Daire Başkanlığı, i)Terörle Mücadele ve Harekat Daire Başkanlığı. 2.Taşra Teşkilatı:İl teşkilatının en yüksek kademesi 76 ilde kurulmuş olan Emniyet Müdürlükleridir. İldeki en yüksek polis amiri olan Emniyet Müdürü, Valinin emrinde ve güvenlik konusunda İl Jandarma Komutanı ile birlikte, onun müşaviridir. Emniyet Müdürü, Adli Zabıta Hizmeti bakımından Mahalli Cumhuriyet Savcısına bağlıdır. Bunlar genel olarak İl Emniyet Müdürlerinin görevlerini ilçe seviyesinde yaparlar.