el-Keşşaf Tefsiri, Yazarı, Özellikleri, Hakkında Bilgi
el-Keşşâf. Mu’tezile âlimlerinden Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) ağırlıklı olarakdirayet metoduyla yazdığı tefsiri.
Tam adı el-Keşşûf can hako’ikı ğavâ-mizi’t-tenzîl ve. Bazı kaynaklarda el-Keşşâf’an hak conde-ka’iki’t-te’vîl veya sadece el-Keşşâf’an hakâ’iki’t-tenzîl adıyla zikredilir. Zemahşeri, Adliyye fırkasına mensup âlimlerin bir tefsir yazması hususundaki ısrarlarının yanı sıra hayatının son döneminde Mekke’de mücavir olarak bulunduğu sırada Emîr Ebü’l-Hasan İbn Vehhâs’ın da isteği üzerine eserini 526 (1132) yılında yazmaya başlamış ve iki yılda tamamlamıştır. Tefsirini öven Zemahşerî kitabını iki yılda tamamlamasını, otuz yılda yapılabilecek işleri iki yılda gerçekleştiren Hz. Ebû Bekir’in başarılı hizmetlerine benzeterek bunun Kabe’nin feyziyle mümkün olduğunu söyler. Müellif, eserinin mukaddimesinde Kur’an’ı tefsir etmenin zorluğuna dikkat çekerek bunu yapacak kişinin Arap dili ve belagatında, bedî’ ve beyân ilimlerinde derin vukuf sahibi olması yanında diğer ilimlerde de geniş bilgi birikiminin bulunması, zihnî melekelerinin ve sezgi yeteneğinin güçlü olması, çalışma disiplinine sahip bulunması gibi özellikler taşıması gerektiğini belirtir.
Zemahşerî çalışmasını hazırlarken daha önce yazılan belli başlı tefsir, kıraat ve belagat kitaplarına başvurmuştur. Şemseddin el-İsfahânî, el-Keşşâf’ın temel kaynağının Zeccâc’a aitMe’âni’l-Kurân adlı eser olduğunu söyler. İbn Tağrîberdî ise el-Keşşâf’ta Rummânî’nin metodunun takip edildiğini kaydeder. Rivayet tefsiri konusunda Mücâhid, Amr b. Ubeyd, Ebû Bekir el-Esam ve Rummânî’nin yanı sıra Müşebbihe, Râfıza ve mutasavvifeye ait tefsirler; kıraat ilimlerinde Abdullah b. Mes-‘ûd. Haris b. Süveyd ve Übey b. Kâ’b’ın mushafları; dil ve edebiyat alanında Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ı, Müberred’in el-Kâ-mii’i, Ebû Ali el-Fârisî’nin Kitâbü’I-Hüc-ce’si ile Kitâbü’l-Halebiyyât’ı, Câhiz’in Kitâbü’l-Hayevân’ı, müellifin Nevâbiğu’l-kelim’l ve en~Neşâ ihu’ş-şjğatIı; tasavvufta ise İbn Havşeb, Tâvûs b. Keysân ve Mâlik b. Dînâr’a isnat edilen sözler ve menkıbeler el-Keşşâfın belli başlı kaynakları arasında yer alır.
Dirayet metoduna göre yazılan eserde rivayetlere de yer verilerek iki metot birleştirilmiştir. Âyetler tefsir edilirken çeşitli hadisler nakledildiği halde Müslim’in el-Câmfu’ş-şahîh’i dışında kaynak zikredilmez. Âyetler, öncelikle dil ve belagat kaideleriyle eski Arap şiirleri dikkate alınarak aklın ilkeleri ışığında tefsir edilirken çok ince tahlillerle kelimelerin ihtiva ettiği mecazi mânalar keşfedilmeye çalışılır. Bununla birlikte nüzul sebepleri üzerinde durulurken hem hadislere hem sahabe sözlerine başvurulur. Bu arada özellikle sûrelerin fazileti hakkında zayıf ve uydurma rivayetlere yer verilir; bazan rivayetlerin zayıf olduğu da belirtilir. Müellif kıraat farklılıklarına dikkat çekerek bunlar arasında Kur’an’ın üslûbuna uygun düşenleri tercih eder. Eserde neshin hikmetine temas edilerek nâsih ve men-suh âyetler belirlenmeye çalışılır. Ahkâm âyetlerinden müellifin fıkıhta mensup olduğu Hanefî mezhebine uygun hükümler çıkarılırken Şafiî mezhebine ait görüşlere de yer verilir. Eserde uygulanan akılcı metodun bir gereği olarak çelişkili gibi görünen âyetlerin te’vili üzerinde durulur, Kur’an’da çelişkili bilgiler bulunmadığı belirtilerek bu husustaki itirazlar cevaplandırılır. Bu tür konular açıklanırken Kur’an’ın Kur’an’la ve sünnetle tefsirine ilişkin örnekler de zikredilir. Eserde Mu’tezile mezhebinin ilkelerine uygun olan âyetler muhkem, aykırı olanlar ise müte-şâbih sayılarak müteşâbihler muhkemlerin ışığında te’vil edilir; nahiv ve belagat kaideleri de bu mezhepçi hedefi gerçekieştirme vasıtası olarak kullanılır; hatta aynı amaçla zayıf hadisler de nakledilir. İrşad bakımından faydalı olacağı düşüncesiyle asılsız olup olmadığına bakılmaksızın çeşitli kıssaların yer verildiği eser. ta-savvufî düşüncenin tenkidi açısından da önemli bir kaynak değeri taşımaktadır.