Tarihi Eserler

el-Halil Şehri -Filistin- Yahudileştirme Hareketleri, Hakkında Bilgi

Halîl, İsrail işgali altındaki bölgede Ku­düs’ten sonra yahudüeştirilmesine çalışı­lan en Önemli merkezdir. Bunun sebebi, dinî açıdan buranın Kudüs’ün yanında ikinci önemli şehir kabul edilmesidir. Hatta bazı siyasetçilere göre Kudüs’ten daha önemlidir; çünkü Halîl, Kudüs’ün Hz. Davud’un başşehri olmasına karşılık İsrâiloğullan’nın ata peygamberlerine ve hanımlarına ait kabirlerin bulunduğu mübarek şehirdir. Bundan dolayı 1967′-de İsrail yönetiminin başlamasıyla birlik­te yoğun bir yahudileştirme programı uygulamaya konulmuş ve şehrin çevre­sinde yeni yerleşim merkezleri kurmak için faaliyete geçilmiştir. İlk kurulan yer­leşim merkezi Halîl-Kudüs yolu üzerin­deki KifârAsyûn’dur (27 Eylül I967). Bu­nun arkasından şehrin eski adının yaşa­tılması amacıyla Kiryât Arba denilen en

büyük merkezin kurulmasına başlanmış (Nisan I968) ve ilk merhalede Cebelires ile Cebelicevher arasındaki çevreye hâ­kim yüksek kesimde bulunan Araplar’a ait 1200 dönüm tarım arazisi ve üzüm bağları kamulaştırılarak özellikle Sovyet­ler Birliği ve diğer ülkelerden gelen yeni göçmenler buralarda kurulan mahalle­lere yerleştirilmiştir. 1981 yılı başlarında kamulaştırılan arazi 3000 dönüme, yer­leştirilen ailelerin sayısı da 1500’e çık­mıştır. Karmel ve Maon kesimlerinde de yeni yerleşim merkezleri kuran İsrail yö­netimi, şehrin içinde özellikle Haremü’l-Halîl çevresinde arkeolojik kazılar yapıp eski dönemlere ait kalıntıları meydana çıkarmak ve bu vesileyle çeşitli İslâm eserlerini ortadan kaldırmak suretiyle şehre yahudi damgası vurmaya çalıştı. Bu arada 1929’da yıkılan tarihî yahudi mahallesi ihya edildi ve Haremü’l-HalîTin karşısında büyük bir sinagogun yapımı­na başlandı; Hadasah ismiyle bilinen ta­rihî binada da bir yahudi okulu açıldı. 1980’de Haremü’l-Halîl’in yönetimi müslümanlardan alınarak Kiryât Arba idare­sine bağlandı ve burada müslümanlara ayrılan ibadet süreleri kısaltılıp yahudile-re öncelik tanındı; ayrıca yahudi âyinleri­nin yapılabilmesi için caminin büyük bir kısmına sıra ve sandalyeler konuldu. 25 Şubat 1994 günü asker kıyafeti giymiş bir yahudi doktorun sabah namazını ta­lan cemaatin üzerine makineli tüfekle ateş etmesi ve arkasından çıkan olaylar sonucu altmış yedi kişi öldü. 300 kişi ya­ralandı.

13 Eylül 1993’te Washington Antlaş­ması ile başlayan İsrail-Filistin barış sü­reci içinde 28 Eylül 1995’te imzalanan II. Oslo Antlaşması’na göre, 1979 yılında Halîl şehir merkezine yerleştirilen birkaç yüzyahudiyi korumakla görevli 1500 as­kerin 15 Mayıs 1996 tarihinde çekilmesi gerekiyordu. Şehrin % 8S”ini terkedecek askerler yahudi yerleşimcileri koruyacak şekilde mevzilenecekti. Ancak İsrail hü­kümeti çeşitli gerekçelerle bu çekilmeyi devamlı erteledi. Barış görüşmelerinin tekrar başlayacağı sırada İsrail hüküme­tinin, Mescid-i Aksa ile ağlama duvarı arasındaki yahudilerin Kudüs’e girişleri­nin simgesi kabul edilen tarihî tüneli aç­ması, Mescid-i Aksâ’nın yıkılmasına yö­nelik bir girişim sayılarak protesto edil­di. 26 Eylül 1996’da Kudüs’te yapılan gösterilerde altmış sekiz Filistinli ile on beş İsrail askeri hayatını kaybetti. Gerek bu olay gerekse İsrail hükümetinin Haremü’l-Halîl’in altında da bir tünel açma teşebbüsü sebebiyle Halîl’de büyük gösteriler yapıldı. Bunun üzerine şehirde so­kağa çıkma yasağı ilân edildi ve dışarıda görülen onu aşkın müslüman İsrail as­kerlerince öldürüldü. Daha sonra tekrar başlatılan barış görüşmeleri 14 Ocak 1997 tarihinde anlaşma ile sonuçlandı. İsrail parlamentosunun anlaşmayı onay­laması üzerine İsrail askerleri 17 Ocakta Halîl’in % 80’ini Filistin Özerk Yönetimi’-ne terketti. 20.000 müslümanın yaşadı­ğı ve Haremü’l-Halîl’in bulunduğu kesim ise İsrail’in kontrolünde kaldı.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler