Felsefe Yazıları

Ekümenizm Nedir, Tanımı, Anlamı Hakkında Bilgi

Ekümenizm, farklı kilise geleneklerine sahip Hıristiyanların daha yakın ilişkiler ve daha iyi anlaşmalar yapma çabalarını ifade eder. Bu terim, aynı zamanda, farklı Hıristiyan kiliselerinin görünür ve organik birliğine yönelik çabalarına bir takım şekillerde başvurmak için sıklıkla kullanılır.

Ekümenik, aynı zamanda, bu çabanın spesifik amacının tam, görünür birlik olup olmamış olsun veya olmasın, Hıristiyanlar ve kiliseleri arasında daha fazla işbirliğini teşvik eden herhangi bir uluslar arası girişimde de uygulanabilir.

Ekümenizm ve ekümenik terimler, “bütün yaşanmış dünya” anlamına gelen ve tarihsel olarak Roma İmparatorluğu’na özgü atıf ile kullanılan Yunan οἰκουμένη (oikoumene) kaynaklıdır. Ekümenik vizyon hem Kilisenin görünür birliği (Efesliler 4: 3) ve tüm yaşayan dünyayı (Matta 24:14) tüm Hıristiyanların endişesi olarak aramayı içerir.

Hıristiyanlıkta, ekümenik nitelik, asıl olarak (ve yine de), “Ekümenik Konsey” ve “Ekümenik Patrik” gibi terimlerle, daha büyük kilisenin (Katolik Kilisesi veya Ortodoks Kilisesi gibi) bütünüyle ilgili anlamda kullanılmaktadır; Kurucu yerel kiliselerinden veya piskoposluklardan biriyle sınırlandırılmıştır. Bu orijinal anlamda kullanılan bu terim, tarihsel olarak ayrılmış Hristiyan mezhepleri yeniden bir araya getirme anlamını taşımaz, ancak dünya çapında bir cemaatte yerel cemaatlerin birliğini varsayar.

Ekümenizmin Amaç ve Hedefleri

Tarihsel olarak, başlangıçta Roma imparatorlarının himayesinde Hıristiyan teoloji ve doktrin konularını netleştirmek için düzenlenen geniş ekümenik konsey bağlamında kullanılmıştır. Bu “Ekümenik Konseyler”, o sırada bildikleri gibi, yaşanmış dünyadaki piskoposları bir araya getirdi (örneğin, οἰκουμένη). Büyük Şizoton öncesi hem Doğu Ortodoksluk hem de Roma Katolikliği tarafından kabul edilen toplam yedi ekümenik konsey vardı. Böylece, dünya ekümenik ve ekümenliğinin modern anlamı, modern-öncesi Hıristiyan birliği duygusundan ve bu birliği yeniden yaratma dürtülerinden kaynaklanmaktadır.

Hıristiyan birliğinin neye benzediğine, nasıl yapıldığına, ekümenik yöntemlerin neye meşgul edilmesi gerektiğine ve ekümenik hareketin kısa ve uzun vadeli hedeflerinin ne olması gerektiğine dair farklı beklentiler var. Ekümenlik ve aşırılıktan yoksunluk ya da post-dehuminasyonel hareketler mutlaka aynı şey değildir. Bunlardan bazıları ekümümanik olabilmesine rağmen, normalde nondenomu-yoksullaşma, ortak bir düzenleme ilkesi aramıyor ya da Hıristiyanların birliği için çalışmıyor.

Ekümeniklik ve Türkiye
Ekümenik kavramının Türkiye’de ilk kez gündeme gelişi 1517 yılında Yavuz Selim’in, Mısır’ı fethettiğinde, İskenderiye ve Antakya Patrikhanelerini, İstanbul’daki Rum Patrikhanesi’ne bağlaması ve patriği de ‘Ekümenik’ (yani ‘Cihan patriği’) ilan etmesiyle ortaya çıktı. Bugün itibarıyla, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un dış ilişkilerinde “Yeni Roma’nın ve İstanbul’un Başpiskoposu ve Evrensel Patriği” unvanını kullanması -Lozan Antlaşmasıyla hukuki ve siyasi konumu kaldırılan bu unvanı tanımayan- Türkiye Cumhuriyeti’yle sürtüşmelere yol açmaktadır. Türkiye’de ekümenik kavramı Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin (Fener Rum Patrikhanesi) muhtar ve eşit Ortodoks kiliseleri arasında onursal önceliğini anlatmak için kullanılır. Ortodoks Rum Patrikhanesi ekümenik unvanı ile Ortodoks kiliselerinin birliğini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Geçmişte Ortodoks kiliseleri birbirlerinin üzerinde değil, yan yana ve ayrı ayrı örgütlenmişlerdi. Bu yüzden aralarında bir hiyerarşi yoktur. Fener Rum Patriğinin Atina Başpiskoposu veya Moskova Ortodoks Patriği üzerinde bir yetkisi yoktur. Ancak onların kabul ettikleri kapsamda bir birleşmeyi gerçekleştirebilir. Uygulamada güçlükler çıkmaktadır. Örneğin ABD’daki Rum ve Rus Ortodoksların örgütlenmesinde İstanbul ve Moskova Patrikhaneleri aynı görüşte değildirler. Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin ekümenikliği hususuna Atina Başpiskoposu, Türkiye Cumhuriyeti’nden daha fazla karşı çıkmaktadır. Geçmişte ekümeniklik, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının coğrafî ve siyasi bütünlüğüne dayanmıştır. Bugün böyle bir temel yoktur.