EKONOMİK ENTEGRASYONLAR
EKONOMİK ENTEGRASYONLAR
Kalkınma ve
sanayileşme makul büyüklükte bir pazarı gerekli kılar. Büyük pazarın avantajlarından
mahrum olan bir ekonominin etkin üretim yapısına kavuşması mümkün değildir. O
nedenledir ki, sömürgeleri olmasaydı İngiltere’yi, gümrük birliği
oluşturmasayds Almanya’yı, büyük pazar avantajlarına sahip olmasaydı Amerika
Birleşik Devletleri’ni ve benzerlerini (diğer şartları şimdilik bir kenara bırakırsak)
bugünkü gelişmişlik düzeyinde göre-meyebilirdik. Sömürgelerden yararlanma devrinin
kapanmaya yüz tuttuğu ya da yeni-sö-mürgecilik dönemini yaşadığımız günümüz
dünyasında, biryandan gelişmiş ülkelerin mevcut durumlarını muhafaza, Öte
yandan gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hamlesini başlatma ve sürdürme
yolunda, aralarındaki tamamlayıcılık Özelliğinden de yararlanarak ekonomik
entegrasyon hareketlerine giriştiklerini görüyoruz. Yani ekonomik entegrasyon,
bir bakıma, büyük pazar avantajını elde etmek için, pazarlarını birbirine açma
şeklinde tanımlanabilir.
Entegrasyon, Latince
parçalan bütünün içinde birleştirmek anlamına gelen Integmtio kökünden Btıtı
dillerine girmiş bir kelimedir. Ekonomik entegrasyon ise, ülkeler arasında
malların ve faktörlerin serbest harekeline mani olan politikalara son vermek,
iç ekonomik politikaları uyumlulaşlırıp ayrı İktisadi yapıları bir tek
İktisadi yapı haline getirmektir.
Bazı yazarlar çağımızı
“entegrasyon çağı” olarak adlandırmaktadırlar. İster doğudan batıya,
isterse kuzeyden güneye bakalım, dünyamızın 200’U aşkın ülkesinin sayıları
10’larla ifade edilebilecek entegrasyonlar olarak karşımıza çıktığını görürüz.
Askeri entegrasyonlar, ekonomik entegrasyonlarla bütünleşmekte, kuvvetli
ekonomik entegrasyonlar oluşturan ülkelerin aynı zamanda askeri alanda da
entegre bîr bütün oluşturdukları gözlenmektedir. Şimdi sorumuzu soralım:
Ülkeler neden dolayı ekonomik entegrasyon oluşturmaktadırlar?
Bu sorunun cevabı iki
cepheden verilebilir. Bilindiği gibi iktisadın bir bilim olarak ortaya
çıkmasından bu yana serbest ticaret savunulmaktadır. Eğer dünyada hakim
ekonomik ilişkiler serbest ticaret kurallarına göre yapılırsa dünya
ülkelerinin refahı her zaman daha yüksek olur. Onun için iktisatçılar, birinci
en İyi durumun refah bakımından bu tür sonuç doğurabilecek olan serbest
ticaret olduğu noktasında müttefiktirler. Fakat realite şu ki; ülkeler bu
teze pek kulak asmamışlar ve her fırsatta dünyanın ekonomik şartlarını
lehlerine çevirebilmek için İktisadi ilişkilerini çeşitli araçlarla (tarife,
kota, vb.) sınırlandırmışlardır. Serbest ticaret tezine karşı Almanya’nın
korumacılığı savunmasının sebebi, 1800’lü yıllarda İngiltere’nin ürettiği
malların yıkıcı rekabeti karşısında, yeni kurulmakta olan sanayilerini korumak
amacıyla küçük Alman devletçiklerinin Zaliver’in adı altında ortak bir gümrük
birliği oluşturmaları ve Bismark’ın da katkısıyla Almanya’yı güçlü bir
ekonomik yapıya dönüştürme arzusudur. Bunda başarılı da olunmuştur. Tarihin
bu ilk gümrük birliğinin ortaya koyduğu durum şudur: biryandan birbirlerine
karşı uyguladıkları politikaları kaldıkları serbest ticaretin gelişmesine
fırsat veriyorlar; öte yandan da, kendileri aralarında oluşturdukları yeni
pazarı, dışarıdan gelebilecek ekonomik tazyiklere karşı koruyucu tedbirler
uyguluyorlardı. Bu da serbest ticaretin alevhinc bir durumdu. Bir bakıma
korum. ğİşlirmişlİ.
Yukarıda sözünü
ettiğimiz bu korumacılık ne gibi bir görünüm ve amaçla karşımıza çıkmaktadır?
Bu sorunun da cevabı iki cephelidir. Biliyorz ki bugün hem gelişmiş ülkeler,
hem de gelişmekte olan ülkeler entegrasyon hareketlerine katılmaktadırlar.
Gelişmiş ülkelerin bundan beklentisi, kendilerine rakip olarak gördükleri
ülkelere karşı piyasalarını korııyarak refah seviyelerini muhafazaya çalışmaktır.
Çünkü bu ülkeler sömürge devrinin kapanmaya yüz tınması ile büyük çapta kaynak
aktarımından mahrum kalmışlar ve en azından, mevcudu muhafazaya
yönelmişlerdir. Gelişmekte olan ülkeler ise ellerindeki imkânları birleştirme
ve bu yolla eksikliklerini tamamlayarak kalkınmağa çalışmaktadırlar. Denebilir
ki son grup ülkelerin amacı, daha dinamiktir. Entegrasyon hareketiyle, bir
yandan piyasalarını korumaya alırken, öte yandan, iç piyasanın
genişlemesinden istifade eden sanayilerin yeni pazarda daha etkin ve daha
ekonomik üreıimyapısıııa kavuşarak uluslararası rakipleriyle rekabet
edebileceklerdir. Ekonomik birleşme bu ülkelere pazarlık gücü de kazandırmakta,
nisbİ fiyatları lehlerine dönüştürme imkânı vermektedir. İşte entegrasyon
hareketlerinin ortaya koyduğu bu kısmi İyileşme durumuna “ikinci en
iyi” denmektedir.
Ekonomik entegrasyonun
bir süreç olduğunu da bu noktada vurgulamak durumundayız. Çünkü entegrasyon
hareketi önce iktisadi İş-bi/iiği olarak adlandırabileceğimiz, fazla derine
gitmeden ekoniminin bazı sektörleriyle ilgili bir başlangıçtan filizlenir.
Bunu kendi aralarında ticaretin serbest olduğu, buna mukabil başka ülkelerle
İlişkilerinde her ülkenin kendi politikasını uyguladığı serbest ticaret sahası
izler. Ülkelerin kendi aralarında ticarete koydukları engelleri
kaldırmalarının yanında birliği oluşturan ülkeler, ortak bir gümrük
tarife-siyle birlik pazarını dışa karşı koruyorlarsa bu safhanın adıgünmik
bitliğidir. Bundan sonraki safha mal ve faktör hareketlerinin serbestçe
hareket kabiliyetine kavuştumIduğıı oıuık pazar safhasıdır. Burada bir yandan
malları hareketine mani olan kısıtlamalar kaldırılır ve ortak gümrük
tarifesiyle dışarıdan ithal edilen inallarla ilgili ortak bir politika takip
edilirken; üretim faktörü dediğimiz emek, sermaye ve üretimin gerektirdiği
hareketli bütün vasıtaların ortak pazarın İçinde serbestçe ve herhangi bir
kısıtlamaya maruz kalmadan dolaşmaları imkanına kavuşmaktadırlar. Tam bir
entegrasyon için bu da yetmez. İçerde- uygulanacak para, maliye ve dış
ekonomik ilişkiler gibi politikaların da uyumlaştırılması gereklidir. Böyle
politika koordinasyonunun sağlandığı entegrasyon safhasına ekonomik bütünlük
safhası diyoruz. Bu safhada uluslarüstü otoritenin kararlan muteber
olacaktır. Ülkeler kendi başlarına bütünlükle ilgili sonuçlar doğurabilecek
kararlar alamaz ve uygulayamazlar.
Bütün entegrasyonların
amacının ekonomik bütünlük olması gerekmez. Her entegrasyonun nihai olarak
ekonomik bütünleşmeye ulaşması da söz konusu değildir. Entegrasyonların,
yukarıda sıraladığımız safhaları peş peşe atlamak zorunda olduklarını da
söyleyemeyiz; bir entegrasyon ekonomik İşbirliği safhasından gümrük birliğine
halta ekonomik bütünlüğe sıçrayabilir.
Günümüzde kurulmuş
bulunan ekonomik entegrasyonlar çok ve çeşitlidir. Hem gelişmiş ülkeler, hem de
gelişmekte olanlar entegrasyon oluşturmaktadırlar. Doğu Bloku ülkelerinin
oluşturduğu COMECON’u da, Batı’daki emsallerinden önemli farklılıklar arzelse
de ekonomik entegrasyon saymamız mümkündür.
Entegrasyonlar çok ve
çeşitli olmakla birlikte bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunlar
özellikle gelişmekte olan ülkelerin arasındaki entegrasyonlarda daha sık görülmekledir.
Burada zikredilmesi gereken üç temel sorun bulunmaktadır. Bunlar kararların
milli hakimiyeti zedelemesi, kutuplaşma ve ticaretin sapmasıdır. Özclliklcycni
bağımsızlığını kazanmış ya da bağımsızlığına düşkün ülkelerden oluşan
entegrasyonlar çok problemli olmakladır. Entegrasyonu oluşturan daha gelişmiş
ülkeler kaynakları kendilerine çekerek diğer ülkeleri zor durumda
bırakmaktadır. Bunların yanında daha önce ticaret partneri olarak kârlı
ticaret yapılan ülkelerin birlik dışında kalması entegrasyonun zararlarını
artırmakta kopmaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Halen dünyada
faaliyette bulunan entegrasyonlar ve üyeleri şunlardır.
A. Gelişmiş Ülkeler
Arasındaki Ekonomik Entegrasyonlar
1. Avrupa
Topluluğu (Europcan Commıı-
nity: EC): 25 Mart
1957’de imzalanan Roma Antlaşmasıyla kurulmuştur.
Üyeleri: Almanya,
Fransa, italya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İngiltere, Danimarka, İrlanda,
Yunanistan, İspanya ve Portekiz’dir. Gümrük Birliği içine Ekim 1987’den itibaren
Kıbrıs Rum kesimi de alınmıştır.
2. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Birliği
(Northern America Frce Trade Associatıon: NACU) 3 Ocak 1987’de kurulmuştur.
Üyeleri Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’dır. 1 Ocak 1989’dan itibaren
yürürlüğe girmesi bekleniyor.
3. Avrupa
Serbest Ticaret Sahası: (Europc-aıı Free Trade Association: EFTA) 1959’da
Stokolm Antlaşmasıyla kurulmuştur. Gittikçe dağılmakladır. Son olarak
Portekiz’in Avrupa Topluluğuna katılmasıyla üye sayısı Avusturya, Norveç,
İsveç, İsviçre, Finlandiya, İzlanda olarak 6’ya düşmüştür. Bu ülkelerin de AT
ile serbest ticaret anlaşmaları vardır.
B. Gelişmekte Olan
Ülkeler Arasındaki Entegrasyonlar
Mana Jiiver Bİriîğî
(Mano Rİver Union: MRU) Ocak 1973 yılında kurulmuştur. Üyeleri (îuinca, Sierra
Leone ve Liberya’dır.
Doğu ve Güney Af/ika
Ülkeleri Teıvihli Ticaret Sahası (Prefercnlİal Trade Arca ol” Eas-ıcrn
and Southern African States: PTA) Aralık 1981 Eıopya’da kurulmuştur. Üyeleri:
Ka-mor, Cibuti, İJganda, Somali, Bohvana, Burin-di, Kenya, Lesala, Madagaskar,
Malavi, Mori-uıs, Mozambik, Rwanda, Scyseller, Swazi-land, Zambiya’dır.
Merkezi Afrika Gümrük
ve Ekonomik liiıiiği (Central African Customs and Economic Union: UDEAC) 8
Aralık 1964’dc kurulmuştur. Üyeleri: Gabon, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti
ve Kongo’dur.
Güney-Doğu Ascıy
Milletleri Biıiiği (Association of South,East Asian Nations: ASEAN) Ağustos
1967’de kurulmuştur. Üyeleri Endonezya, Malezya, Filipinler, Singapur ve Tayland’dır.
liankok Anlaşması:
1975’de İmzalanmıştır. Üyeleri: Beııgladeş, Hindistan, Kore, La o Demokratik
Halk Cumhuriyeti ve Srilanka’dır.
Arap Ekonomik Biıiik
Konseyi (Consil of Arab Economic Unity: CAEU) Arap Birliğini oluşturan üyeler
arasında 1957’dc imzalanıp 1%4’te yürürlüğe giren bir anlaşmayla kurulmuştur.
Üyeleri: Demokratik Yemen, Mısır, Irak, Ürdün, Kuveyt, Libya, Moritanya, Somali,
Sudan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen Arap Cumhuriyeti’dir.
Anıp Ortak. Pazan:
(Arab Common Market: ACM) Arap Ekonomik Birlik Konseyinin kararıyla 13 Ağustos
1964’tc kurulmuştur. Üyeleri: Mısır, Irak, Ürdün, Suriye, Libya, Moritanya’dır.
Körfez İşbirliği
Konseyi: (Gulf Coopcration Consil: GCC) Mayıs 1981’de Riyad’da imzalanan
anlaşmayla kurulmuştur. Üyeleri: Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan,
Birleşik Arap Emİrlİkieri’dir.
Kalkınma İçin Bölgesel
İşbirliği: (Regİonal Coopcration for Dcvclopmcnt: RCD), 1964 yılında
kurulmuştur. Üyeleri İran, Pakistan ve Türkiye’dir. 1982’dcn itibaren adı
Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) olarak değişmiştir.
Antlean Paktı: 1969
yılında kurulmuştur. Üyeleri: Peru, Ekvator, Bolivya, Kolombiya,
Venezüella’dır.
Ona Amerika Ortak
Pazan (Central America Common Market: CACM) 1960yılında kurulmuştur. Üyeleri:
Kostarika, El Salvador, Guatemala, Honduras ve N.Karagua’dır.
Canbbean Ortak Pazan
(Carıbbean Com-man Market: CARİCOM) 1968 yılında CA-RIFTA (Carıbcan Serbest
Ticaret Sahası) adıyla kurulmuş 1973 yılında CARİCOM adını almıştır. Üyeleri:
Guyana, Jamaika, Trİnİ-dad ve Tobago, Antiqua, Belize, Dominik, (îrenada,
Moniscrrat, Si. Kıtts Nevis, St. Lu-cİaveSt. Vİncent’lİr.
İMlin Amerika Seıbest
Tİcaıvt Sahası: (Latin American Frec Trade Arca: LAFTA) 1960 yılında
kurulmuştur. Üyeleri: Arjantin, Brezilya, Şili, Meksika, Paraguay, Peru,
Uruguay, Kolombiya, Ekvator, Venezüella ve Bolivya’dır.
Karşılıklı Ekonomik
Yardımlaşma Konseyi: (Councit for Mutual Economic Asistance: CMEA, COMECON da
denir). Doğu Bloku
ülkeleri arasında 1949
yılında kurulmuştur. Üyeleri: SSCB, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya,
Doğu Almanya, Çekoslovakya, Moğolistan’dır. Çin ve Arnavutluk da üye idî ama
SSCB ile anlaşamamış ve ayrılmışlardır.
Emin ERTÜRK