Kimdir

Edwin Armstrong kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Edwin Armstrong kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1890-1954) ABD’li elektrik mühendisi ve mucit. Radyonun geliştirilmesine önemli katkıları olmuştur. 18 Aralık 1890’da New York’ta doğdu. 1913’te Columbia Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi ve yaşamı boyunca bu üniversitede kal­dı. Önce Michael Pupin’in araştırma asistanı oldu; 1934’te onun ölümü üzerine profesör olarak elektrik mühendisliği bölümünün başkanlığını devraldı. Mes­lek yaşamı oldukça çalkantılı geçti. 1913’te ilk paten­tini aldığında henüz öğrenciydi. O günden sonra zamanının büyük bir bölümünü alıp götüren patent kavgaları ve mahkemeler Armstrong’u 1 Şubat 1954’te intihara sürükledi.

Pupin ile genç yaşta başlayan uzun süreli yakınlı­ğı, Armstrong’a elektrik mühendisliği alanının bu verimli araştırmacısıyla birlikte çalışma olanağı ver­miştir. Öte yandan akademik ortamda yaşaması da, radyo alanında üstünlük sağlamak için birbirleriyle sürekli yarışan firmalarla ilişkiye girmeden araştırma­larını sürdürebilmesini sağlamıştır. Armstrong, bu konuda bağımsızlığını koruyabilmiş pek az kişiden biridir. Radyonun icadı gerçekte birtakım icatların bir bileşimi niteliğindedir ve söz konusu icatların pek çoğunun kaynağı kesin olarak saptanamaz. Armstrong’un bu konuya ilk önemli katkısı, De Forest’in yaptığı, elektromanyetik sinyalleri duyula­bilecek ses bölgesine yükselten “triyot”un (odyon vakum tüpünün) akım güçlendirme amacıyla kullanı­labileceğini sezmesi olmuştur. Armstrong’a göre bu seziş triyotun icadı kadar önemliydi. Gerçekten de triyotun 1906’da geliştirilmiş olmasına karşın, bu aracın elektroteknoloji uygulamalarındaki rolü, Armstrong’un çığır açan buluşuna değin kısıtlı kal­mıştı. Kimi özel devrelerde kullanılan triyotun 10Û0 Hz gibi alçak vc duyulabilir frekanslarda çalıştığı sanılırken, Armstrong’un araştırmaları triyotun 500 kHz gibi yüksek frekanslarda da sinyal üretmek ve almak için kullanılabileceğini gösterdi. Triyotun yanı sıra sinyalleri güçlendirecek bir yöntemin de geliştiril­mesiyle, pratik bir radyo alıcısı gerçekleştirebilecekti. Armstrong’un radyonun geliştirilmesine ikinci katkı­sı, 1912’de bu işlevi görecek geri-besleme devresini bulmuş olmasıdır. Akım güçlendirmenin başka bir yolu olan bu buluş, aynı yıl başkaları tarafından da gerçekleştirilmişti. Ertesi yıl Armstrong, triyotun yüksek frekans titreşimleri yaratmak için de kullanıla­bileceğini kanıtladı; yine de kimi araştırmacılar, bu buluşun kendilerine ait olduğunu öne sürmekten geri kalmadılar.

Armstrong I. Dünya Savaşı’nda muhabere suba­yı olarak çalışırken, 1918’de süperheterodin devreyi geliştirdi. Bu devrenin amacı, yüksek frekanslı radyo dalgalarının, daha kolaylıkla güçlendirilip algılanabilmeleri için düşük frekanslara indirilmesidir. Bunu sağlamak için, gelen radyo dalgası, belirli bir frekansta hazırlanmış başka bir dalga ile birleştirilir ve araların­daki frekans farkına eşit frekanstaki dalgalarda vuru olayı yaratılarak kolayca algılanabilir. Armstrong, geri-besleme ve süperheterodin devre patentlerini, savaştan sonra Westinghouse firmasına sattı.

Armstrong’un son buluşu frekans modülasyonu (FM) oldu. Radyo yayınlarında paraziti ortadan kaldıran bu yöntem üzerinde, yapımcıların ilgisizliği­ne, hatta engelleyici tutumlarına karşın 1924’ten 1933’e değin çalıştı. Armstrong’un geliştirdiği frekans modü­lasyonu, yayın frekansının değiştirilmesine dayanan temel bir haberleşme yöntemidir. Elektromanyetik dalgalardan yararlanarak yapılan radyo haberleşme­sinde, bir elektromanyetik dalga sonsuza dek tekrar­lanan bir sinüs eğrisi biçiminde olabilir. Böyle bir dalganın genliğini ya da frekansını değiştirerek bir sinyal üretmek olanaklıdır. Radyo teknolojisinde bu değişiklikler “genlik modülasyonu” (amplitude modulation) ve “frekans modülasyonu” (frequency modulation) diye adlandırılır ve çoğu kez AM ve FM kısaltmalarıyla gösterilir.

Genlik modülasyonu (AM) yayınında, taşıyıcı dalgaların genliği gönderilmek istenen ses dalgalarına göre değişir. Bu yöntemin önemli bir sakıncası, taşıyıcı dalganın genliğinin şimşek, elektrik fırtınası gibi atmosfer olaylarından ve elektrikli araçlardan etkilenmesidir. Taşıyıcı dalganın genliğinin bu etken­ler tarafından rasgele değiştirilmesi de alıcıda parazite yol açar. Carsonın 1922’de matematiksel analizini yaptığı ve Armstrong’un 1937’de patentini aldığı frekans modülasyonu (FM) yayınında ise, radyo sinyali, taşıyıcı dalganın frekansını değiştirdiğinden bu tür etkenler parazite neden olamaz. Kaliteli radyo yayınları için FM yöntemi artık vazgeçilmez hale gelmiştir.

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 8. cilt, Anadolu yayıncılık, 1983