Kimdir

Edib Ahmed Yüknekî ve Atabetü’l-Hakaayık hakkında bilgi

Edib Ahmed Yüknekî ve Atabetü’l-Hakaayık hakkında bilgi: Müslüman  Türk  edebiyatının  ilk  müelliflerinden  olan  Edib  Ahmed, Yüknek  şehrinde  dünyaya  gelmiş, XI.  yüzyılın  sonları  ile XII.  asrın başlarında yaşamıştır. İyi bir tahsil almıştır. Arapça ile Farsça’yı çok iyi öğrenmiştir. Büyük Türk  şairi  Ali  Şîr  Nevâî  “Nesâibü’l-Mahabbe”  (Türk  sûfîleri  hakkında  bilgi veren evliyalar  tezkeresi) adlı eserinde  şu bilgileri veriyor: “Edib Ahmed, Türk ilinden  idi.  Anadan  doğma  kördü.  Ama  çok  zeki  ve  dindar  bir  insandı. Bağdat’tan dört fersah uzakta oturuyor, bu uzun yolu her gün yürüyerek İmam-ı Âzam’ın  sohbetine,  derslerine  geliyordu.  Aklına  takılan  bir  meseleyi  öğrenip

yine dönüyordu. İmam-ı Âzam’ın karşısında, meclisin en gerisinde oturuyordu. Bir  gün  İmam-ı Âzam’a  sormuşlar:  ‘İmam Muhammed  ve  İmam Yusuf gibi talebeleriniz de dahil olduğu hâlde en beğendiğiniz talebeniz hangisidir?’

İmam-ı Âzam şu cevabı vermiş:

‘Talebelerimin  hepsi  iyidir,  ama  o  dört  fersahlık  yoldan  bir  mesele öğrenmek  için  gelen  ve  en  geride  oturan  kör  Türk,  bütün  talebeler  için  bir örnektir’.”

Edib Ahmed’in en önemli eseri bir ahlâk ve öğüt kitabı olan “Atabetü’l-Hakaayık”tır. Eserin başlangıcında, Allah’a, Hz. Muhammed’e, dört halifeye ve eseri  takdim  ettiği  Türk  beyi Dâd  İspehsâlar Bey’e  övgüler  ve  kitabın  yazılışı hakkında  bir  bölüm  yer  alıyor.  Seksen  beyitten  ibaret  olan  bu  bölüm  gazel biçiminde  yazılmıştır.  Asıl  metin  Türk  şiiri  geleneğine  uygun  olarak dörtlüklerden oluşmaktadır ve mani (bayatı/hoyrat) türünde kafiyelenmiştir.

Eserde başlıca şu konular işlenmiştir: 

Bilgi,  dil,  dünyanın  dönekliği, cömertlik  ve  pintilik,  alçak  gönüllülük  ve  kibir,  hırs,  kerem,  hilm,  devrin bozukluğu. Atabetü’l-Hakaayık’ın  altı  el  yazma  nüshası  mevcuttur.  Bunların  dördü Türkiye  kütüphanelerindedir.  Reşit  Rahmeti  Arat,  üç  el  yazma  nüshasından mukayeseli  olarak  bir  nüsha  oluşturmuş  ve  Türkiye  Türkçesi  ile  birlikte  1951 yılında yayımlamıştır.

Eserin asıl metni 102 dörtlükten oluşuyor. Atabetü’l-Hakaayık’ın en eski nüshası Süleymaniye Kütüphanesi No: 4012’de bulunmaktadır.

“Atabetü’l-Hakaayık”tan beyitler:

BİSMİLLÂHİR-REHMANİR-REHİM

ALLAH’IN TE’RİFİ

 

1. İlâhî, (daima) sene ço{ hemd édirem

2. (Daima) senin rehmetinden fayda umuram

3. Dilim sene lâyiġ şekilde dua-sena éde biler mi

4. Bütün varlığımla söyleyirem, mene kömek ét

5. Canlı, cansız, uçan ve ġaçan (her) şéy

6. Senin varlığına şahidlik éder

7. Senin birliyine (varlığına?) delil arayan (kimse)

8. Bir tek şéyde minlerle delil tapar

9. Yo{ idim, yaratdın, yéne yo{ édib

10. Tekrar var édersen, eminem buna

11. Éy şübhe yoluna géden, oyan

12. Gel ölmemiş özünü (bu) oddan ġurtar

13. O ġâdir (Tanrı senin) géceni, gündüzünü yaratdı

14. (Onlar) bir birine uyub, bir birinin ardınca gederler

15. Gündüzü aparıb géceni getirir,

16. Géceni aparıb yéne dan yérine nur vérir

17. O, dirileri öldürdüyü gibi, ölüleri de dirildir.

18. (Bunu) görersen, onu ya{şı bil

19. Bu ġüdret sahibi uca Tanrı’dır,

20. Ölülere heyat vérmek ona asandır.

(PÉYĞEMBER’İN TE’RİFİ)

21. İndi néçe bir söz Péyğember’in fezlinden éşit

22. Ağıl ve diġġetini cem édib sözümü anlamağa çalış

23. O, {elġ olunanların {ası ve insanların en be{teveridir,

24. Bil ki, yaradılanların arasında onun tayı beraberi yo{dur

25. Resullar beyaz bir üzdür, o, ise bu üzün gözüdür,

26. Ya{ud onlar al yanaġdır, o ise bu yanağın {alıdır.

27. Onun te’rifinden ağzım dada gelir

28. Onun {atiresi dilim üçün şeker ve baldır

29. Sabah derde düşecek olsam, elimden tutacaġ olan

30. O (resula) bu gün menden salavat ve salam yétişsin

  DÖRD ELİFENİN TERİFİ

31. Yéne (onun) dörd {elifesine salam gönderirem

32. Onları (anlamaġdan) héç va{t usanmaram.

33. Sadiġ ve Faruġ, üçüncüsü Zinnuréyn

34. Ve dördüncüsü iġid ve ġehreman Eli’dir.

35. Kim (onun) bu dörd {elifesi haġġında kem é’tiġad olsa

36. Ona min defe le’net yağdıraram.

37. İlahi, bağışlayan Rebbimsen, senin yanında

38. Ne ġeder günahkâr ġul isem,  meni efv ét.

39. (Mene) feziletin olarsa, nefsim, vücudum {ilas olar,

40. Edalet göstersen, bu menim üçün felaket olar (?)

BÖYÜK EMİR MÜHEMMED DAD İSPEHSALAR BEY’İN TE’RİFİ

41. Éy dil, medhler yarat ve izhar ét, hanı

42. Men onları şahıma ermaġan édim.

43. Kitaba şahımın medhi ile bezek vurum

44. O{uyan adamın varlığı şâd olsun

45. Onun {éyir{ahlığı, se{aveti, misilsiz éhsanı

46. Te’rif bacarmayan adamı da dile getirer.

47. O, ağıl, huş, şüur ve zekâ mekânı

48. Élm kânı ve fezilet ġaynağıdır

49. O, himmeti Simak ulduzundan da uca tutar

50. Se{avet ve keremi (onun) iki dermanıdır.

51. O, reiyyetle (münasibetde) şefġetli, doğru ve {oşreftardır.

52. Amma hiddetlendikde (ġezeblendikde) Şera aslanı kimidir

53. O, metanetde Ömer kimidir.

54. Comerdlikde Osman’a taydır.

55. O derrakede Ayaz’ı kéçer

56. Edaletde esl Enuşirvan’dır.

57. Onun be{şişi ġarşısında bulut utanır

58. Bu sözün doğruluğunu onun düşmenleri de é’tiraf éderler.

59. Éy şahımın feziletlerini sayan kes

60. Sehradakı ġum ve çınġılın sayı var mı?!

61. Siyaset, riyaset, ġiyaset, kerem (ve bunlara)

62. Edalet elave ét, onları éşit ve anla.

63. Bir de şeref, insaniyyet ve merdlik, bunların hamısını

64. Tanrı şahıma eta étdi.

67. Şahim denizden min ġatkerametlidir

68. Bu kiçik hediyyeni ġebul étse, onun beraberi olmaz.

KİTABIN YAZILMA SEBEBİ

69. Dad İspehsalar Bey üçün bu kitabı yazdım ki,

70. Dünyada onun adı ġalsın.

71. Kitabımı gören, baresinde éşiden kes

72. Şahımı dua ile yâd étsin.

73. Könüller onun sévgisi ile ve

74. Onun {atiresi ile dünya dolsun.

75. Bizden sonra gelen insanlar arasında

76. Onun {atiresi hesretle anılsın ve yüksek olsun

77. Gören ve o{uyan istifade étsin déye

78. Kitabı nadir sözlerle bezedim.

79. Men onu şahıma bağlılığımın bir

80. Nişanesi olsun déye hediyye gönderdim.

ÉLMİN FAYDASI VE ÉLMSİZLİYİN ZERERİ HAĠĠINDA

81. Bilikden sözüme temel ġoyaram

82. Éy dost, bilikli ile ya{ın olmağa çalış

83. Bilikle tapılar seadet yolu

84. Bilikli ol, seadet yolunu tap

85. Ġiymetli dinardır bilikli adam,

86. Cahil ve biliksiz bir adam deyersiz bir a{çadır.

87. Bilikli ve biliksiz bir birine ne va{t ten gelir?

88. Bilikli ġadın, kişi; cahil kişi, ġadındır.

89. Sümüye ilik, insana bilik gerekdir

90. İnsanın ziyneti ağıl, sümüyün ziyneti ilikdir

91. Biliksiz adam iliksiz sümük kimi boş olar

92. İliksiz sümüye héç kes el uzatmaz

93. İnsan biliyi, élmi ile tanınar

94. Biliksiz diriken yo{ sayılır

95. Bilikli adam öler, adı ġalar

96. Biliksiz sağ iken adı ölüdür.

97. Élmin ağırlığını daşıyan kese göre, bir bilikli

98. Min biliksize (nadana) beraberdir.

99. İndi anlayaraġ ve sınayaraġ etrafa ba{

100. Bilik ġeder faydalı başġa ne var?

101. Bilikle âlim yükseldi

102. Biliksizlik (nadanlıġ) insanı alçaltdı

103. Élm ara, usanma, bil ki, o Resulé Heġġ:

104. Biliyi Çin’de olsa béle, arayın, dédi

105. Bilikli hemişe bilikli arayar

106. Biliyin dadını, éy dost, bilikli biler

107. Bil ki, biliyin ġedrini yéne bilik bildirer

108. Biliksiz odun biliyi ne éder?

109. Biliksize doğru söz dadsız geler

110. Ona öyüd nesihet  fayda vérmez

111. Néce ki, çirkli şéyler yumağla temizlener

112. Ancaġ cahil yumaġla temizlehmeyen bir çirkdir

113. Bilikli adam her işin va{tını biler

114. İşini bilerek görer, sonra péşiman olmaz

115. Her işde biliksizin ġismeti péşmançılıġdır

116. Ve ona bundan başġa ġismet yo{dur

117. Bilikli ancaġ lüzumlu sözü söyler

118. Lüzumsuz sözü gömerek gizler

119. Biliksiz ne söylese anlamadan söyler

120. Onun öz dili öz başını yéyer

121. Yaradan Tanrı bilikle biliner

122. Biliksizden {éyir gören var mı?

123. Biliksizlik, cahillik ucundan ne ġeder {alġ özüne büt yapıb

124. Rebbim budur! dédi.

125. Biliklinin sözü, öyüd, nesihet ve edebdir

126. Biliklini Ecem de, Ereb de te’rif étdi

127. Bilik, mal dövleti olmayan üçün tükenmez bir {ezinedir

128. Bilik nesebsiz üçün evezsiz bir nesebdir.

DİLİN MÜHAFİZESİ HAĠĠINDA

129. Dinle, bilikli ne déyir:

130. Edeblerin başı dili gözlemekdir

131. Dilini berk sa{la ki, dişin ġırılmasın

132. Mühafize altından çı{sa dişini ġırar.

133. Düşünerek danışan adamın sözü, sözün sağıdır.

134. Ço{ gevezelik éden dil ġarşısı alınmayan düşmandır.

135. Sözün yüyenini boş bura{ma, dilini sa{la

136. Dilin yüyensizliyi bir gün başa bela olar.

137. Boşboğaz adam ağıllı olar mı?

138. Bu boşboğazlık ve yüyensizlik ço{ başları yédi

139. İnsana dil ile iceşme, bil ki, o{ (ġılınc) yarası

140. Sağalar, ancaġ dil (söz) yarası sağalmaz

141. Saféh adamın dili öz başına beladır. (düşmandır)

142. Bir ço{ adamların ġanı dilinin ucbatından töküldü.

143. Ço{ söyleyenlerden péşman olan ço{dur

144. Dilini gözleyenden (sa{layandan) péşman olan hanı?!

145. Ne gelse adama dilinden geler

146. Dilinden kimi ya{şı olar, kimi pis olar

147. Dinle ve bu söze inan ki, ten (vücud) her seher

148. Durub baş eyerek dile yalvarar

149. Eger bir adamda bu iki şéy birleşse onda

150. O adama mürüvvet yolu bağlanmışdır:

151. Bir, éhtiyac olmadan yanşaġlıġ étmek, (ço{ danışmaġ)

152. İkincisi ise yalan danışmaġdır

153. Yalançı (riyakâr) adamdan uzaġ ol, ġaç

154. Sen ömrünü doğruluġ ile kéçir

155. Ağız ve dilin bezeyi doğru sözdür

156. Doğru danış ki, sözün dilini bezesin

157. Dilini berk sa{la, sözünü az ét

158. Dilini ġorusan özünü ġoruya bilersen

159. Resul: – “İnsanı üzü üste oda atan dildir” dédi

160. Dilini berk sa{la, üzünü oddan ġurtar

161. Doğru söz bal tek, yalan söz soğan kimidir

162. Soğan yéyib ağzını acı étme, bal yé

163. Yalan söz {estelik, doru söz şefa kimidir

164. Bu söz ġedimden déyilmiş bir meseldir

165. Doğru ol, düz iş gör, adın doğruya çı{sın

166. Doğruçudur déye tanısınlar, adamlar seni

167. Eyrilikden el çekib doğruluġ libasını géy

168. Géyimlerin en e’lası doğruluġ libasıdır

169. Sirrini möhkem sa{la kimse bilmesin

170. Sözünden özüne péşmanlıġ gelmesin

171. Bütün gizli işlerin aşkâr olanda

172. Gören ve éşidenler sene gülmesin

173. Dostumdur, déyib inanaraġ sirr vérme, saġın

174. Ne ġeder é’tibarlı, ya{ın dost olsa da

175. Sirrin sende ġerar tutub ġala bilmese

176. Dostunda ġalar mı; bunu derinden düşün.

COMERDLİYİN MEDHİ VE PAILLIĞIN TENĠİDİ HAĠĠINDA

225. Éy dost, élm adamının yolunu izle

226. Eger söz söylesen bunu bilerek söyle

227. Te’riflesen comerd adamı te’rif ét

228. Pa{ılı ġüvvetli yay ve o{ ile nişan al

229. Bütün diller comerd adamın te’rifini söyler

230. Comerdlik bütün ayıbların çirkini yuyar

231. Comerd ol sene söz, söyüş gelmesin

232. Söyüş gele bilen yolu comerdlik keser

233. Eyilmez könülü comerd adam eyer

234. El çatmaz murada comerd adam yétişer

235. Pa{ıllığı te’rif éden dil hanı

236. Comerdliyi avam, {as bütün {alġ öyer

237. Comerd adam élme yétişe bildi ba{

238. Malını onunla satdı ve dua sena ġazandı

239. Éhtiyacı olanların kömeyi olaraġ yaşadı

240. Ba{ ki, dünyada ya{şı ad ġoyub gétdi

241. Pa{ıl haram yolla sim ü zer topladı

242. Vebal götürdü, üstelik söyüş ġazanıb gétdi

243. Mal dövleti başġaları arasında paylandı

244. Pa{ıl yalnız péşimançılıġdan pay aldı

245. Éy mal dövlet sahibi ya{şı ve comerd adam

246. Tanrı sene vérdise sen de vér

247. Nifret olunan ve söyülen mal toplayan, ancaġ {éyir vérmeyendir

248. Toplayıb vérirsense, ne ġeder bacarırsansa topla

249. Tebietlerden en ya{şısı ve âdetlerin éyibsizi

250. Comerdlikdir; bil ki, {esislik bunların en çirkinidir

251. Ellerin en uğurlusu véren eldir

252. Alıb ancaġ vérmeyen el ellerin uğursuzudur

253. ┬esislik derman ile ya{şı olmaz, bir {estelikdir

254. Nezir vérmekde {esisin eli ço{ berkdir

255. Acgöz {esisin ġelbi (gözü) toplamaġla doymaz,

256. O, malın ġuludur ve malı ona hakimdir

257. Bu {alġ arasında en ya{şı adam comerd adamdır

258. Comerdlik şerefi, cah camalı artırar

259. İnsanlar arasında sévilmek istesen

260. Comerd ol, comerdlik seni sévdirer

261. ┬esis alçaġ {ain ve malının gözetçisi, pasibanıdır

262. Yığar, yémez, içmez ve onu berk tutar

263. Sağlığında dostuna düz béle dadırmaz

264. Öler, malı ġalar, a{ırda düşmanı yéyer.

KAYNAK: İRAN TÜRK EDEBİYATI ANTOLOJİSİ, Yard. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ ERZURUM-2002