Kimdir

Edgar Douglas Adrian kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Edgar Douglas Adrian kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1889-1977) İngiliz elektrofizyolog. Sinir hücresi üzerine çalışmalarıyla, Charles Sherrington ile birlikte 1932 Nobel fizyo­loji ve tıp ödülünü almıştır. 30 Kasım 1889’da Londra’da doğdu. 1911’de Cambridge Üniversitesi’ne bağlı Trinity College’in doğabilimleri bölümünden en iyi dereceyle mezun oldu. Fizyoloji alanındaki araştırmalarıyla dikkati çekerek, iki yıl sonra Trinity College’da kürsü üyeliğine getirildi. Ardından St. Bartholomew Hasta­nesinde klinik dersleri alan Adrian, 1915 yılında Cambridge Üniversitesinin tıp bölümünü bitirdi. Ordu hizmetine alındığı I. Dünya Savaşı yıllarında, özellikle sınır sistemi hastalıkları ve cerrahi alanındaki deneyimini büyük ölçüde artırmıştı. Savaş sonrası Cambridge’e dönünce, bir yandan ders verirken, bir yandan araştırmalarını sürdürdü. 1929’da Royal Society’de araştırma profesörlüğüne, 1937’dc de Cam­bridge Üniversitesi’nde Fizyoloji profesörlüğüne ge­tirilen Adrian, emekliye ayrıldığı yıl (1951)Trinity College yöneticiliğine atanarak 1965’e değin bu gö­revde kaldı. 1957-1959 arasında Cambridge Üniversi­tesinin rektör yardımcılığını, 1968’de de rektörlüğü­nü üstlendi.

1932’de Nobel fizyoloji ve tıp ödülünü Sherrington’la paylaşan Adnan, yoğun araştırma ve yönetici­lik yılları boyunca, Nobel dışında da birçok ödül kazandı. 1934’te Kraliyet Madalyası, 1942’dc Kraliyet Liyakat Nişanı ve 1946’da Copley Madalyasıyla ödüllendirildi. 1955’te baron ünvanını aldı. 4 Ağustos 1977’de Cambridge’de öldü.

Adnan sinir sistemi ve özellikle sinir hücresinin fizyolojisi üzerinde çalışmaya başlamadan önce, 19. yy sonlarından beri süregelen araştırmalar sonucu bu alanda önemli adımlar atılmıştı. Örneğin, bir motor sinir hücresine (motonöron) verilen stimulusun (uya­ran) ilgili kasta bir gerilme yaratmakla kalmayıp, o sinirin elektrik yükünde farkedilir bir değişikliğe de neden olduğu gözlenmiş ve 1909’da Keith Lucas tarafından “hep ya da hiç ilkesi” ortaya atılmıştı. Bu ilkeye göre, bir sinir hücresine verilen stimulus, ancak gücü belli bir eşiğin üzerine çıktıktan sonra impuls yaratır. İmpuls, stimulusun bir sinir hücresinden diğerine iletilmesini sağlayan elektrokimyasal olaylar zinciridir. Stimulusun gücünün gerekenden fazla ol­ması, zaten her zaman en yüksek düzeyde gerçekleşen impulsun yeğinliğini etkilemez. 20. yy’ın başlarında bu noktaya gelen araştırmalar, sinir hücrelerindeki hassas gerilim farklılıklarının henüz ölçülebilir olma­ması nedeniyle daha fazla gelişme gösterememişti.

Bu konudaki araştırmalarına Lucas’ın asistanı olarak başlayan Adrian, 1916’da hocasının bir uçak kazasında ölmesinden sonra çalışmalarını bir süre kendi başına yürüttü. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Cambridge’e dönünce, geliştirdiği bir ses yükselteci sayesinde ımpulsları 5000 kez yükseltilmiş ses dalga­ları halinde kayıt etmeyi başardı. 1927’de, İsveçli meslektaşı Zotterman’la bir kurbağa kası üzerinde yaptıkları deneyle, stimulusun yeğinliği yükseltildi­ğinde impulsların sıklığının da arttığım kanıtladı. Sinir hücresinin uyum özelliğini de yine bu deneyle açıkladı. Bu açıklamaya göre, uyum gücü yüksek sinirlere verilen kesintisiz bir stimulus tek bir impuls yaratıyor, uyum gücü düşük sinirlerde sık sık yinele­nen impulslara neden oluyordu. Adrian, 1928 yılında duyu organları üzerinde yaptığı çalışmalarda, ‘deriye basınç uygulayarak impulsların sıklığının basıncın kuvvetiyle orantılı olarak arttığını, basıncın sabit tutulması halinde ise düştüğünü gösterdi. Tüm bu çalışmalarıyla, 1932 yılında fizyoloji ve tıp dalındaki Nobel Ödülü’nü Sherrington’la paylaştı.

Adrian, 1934’ten başlayarak çalışmalarını beynin elektriksel etkinliği üzerinde yoğunlaştırdı. 1929’da Avusturyalı psikiyatr Hans Berger, beynin yaydığı elektrik dalgalarını EEG (elektroansefalogram) ile ölçmeyi başarmıştı. Adrian ise, dikkatini yoğunlaştıramayan bir denekte bu dalgaların ritmik olduğunu göstererek dalga yayınının beyin kabuğunun artkafa ve çeper lobu bölgelerinden kaynaklandığını buldu. Bu konudaki çalışmaları sara tedavisine yeni bir boyut getirmiştir. Beyinciğin de saniyede 150-250 dalga yaydığını bulan Adrian, beynin çeşitli bölgeleri­nin işlevlerini araştırdı. Özellikle hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerde, bir canlı için herhangi bir duyu ne derece önemliyse, hayvanın beyin kabuğunda o du­yuya ilişkin algılama bölgesinin o denli geniş olduğunu gözlemledi. Sonraki çalışmalarını koklama duyusu üzerinde yoğunlaştırarak, koklama soğanının sinir hücrelerindeki gerilim değişikliklerini ölçmeyi başar­dı. Ardından, eter, yağ ve balık kokusunun kedilerde üç değişik impulsa neden olduğunu saptadı. Koklama sinirlerinin uyum yetenekleriyle ilgili önemli sonuçlar elde etti ve bunları 1950-1956 arasında yayımladı.

Adrian, tek bir sinir hücresinin ürettiği impulslardan beynin tümünü ilgilendiren EEG dalgalarına kadar sinir sisteminin çok değişik işlevlerini inceleye­rek modern elektrofizyolojinin öncülüğünü yap­mıştır.

YAPITLAR:

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 2. cilt, Anadolu yayıncılık, 1983

İlgili Makaleler