Tarihi Şahsiyetler

Ece Bey Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Ece Bey (ö. 712/1312) Sarı Saltuk Türkmenleri’nin reisi.

Trakya ve Balkanlar’da faaliyet gös­teren ilk Türkmen reislerinden olup kay­naklarda Ece Halil veya Halil Ece adıyla zikredilmektedir. Hacı Bektâş-ı Velî’nin İslâm’a davet için hıristiyan toprakları­na yolladığı müridlerinin ilki olan Sarı Saltuk’un yanında yetiştiği sanılmakta­dır. Saltaknâme’ye göre San Saltuk’un halefi Ece Bey’dir. Sarı Saltuk gördüğü bir rüya üzerine Ece Bey’i halefi olarak vasiyet etmiştir. Bu rüyada Ece Bey ye­şil kanatlan ile gökyüzünden Rumeli ve Anadolu’ya ışıklar saçarak uçmakta ve Sarı Saltuk’tan sonra Türkmenlerin ba­şına geçmektedir.

Bu efsanevî rivayetler dışında Ece Ha­lil’in kimliği ve menşei hakkında bilgi yoktur. Bizans kaynaklarına göre Ece Halil, Katalanlar’in Trakya’da Bizans aley­hine sürdürdükleri faaliyetleri önlemek için İmparator II. Andronikos tarafından bu bölgeye gönderilen Türkopoller’in (Bi­zans hizmetindeki hıristiyanlaşmış Türk­ler) reisi idi. 1307 yılında müşterek im­parator IX. Mikhail’in Katalanlar’a kar­şı Tekirdağ’ın Germiyan köyü civarında yaptığı Apros Savaşı’nda taraf değişti­rerek Katalanlar’la anlaşmış ve iki yıl bo­yunca onlarla birlikte Trakya’da faaliyet­te bulunmuştu. 1309’da Katalanlar’dan ayrılıp 1300 atlı ve 800 piyade ile Make­donya’da kaldı. Onun liderliğindeki Türk­menler Trakya kıyılarında dolaşarak İs­tanbul ile Tesalya arasındaki irtibatı kes­mekteydi. Bu durum karşısında Bizans İmparatoru II. Andronikos Palaiologos bir anlaşma yapmak suretiyle bu tehdi­di ortadan kaldırmak istedi (1310). An­laşmaya göre Ece Bey ve maiyetindeki Türkmenler atları, paralan ve ganimetle-riyle birlikte serbestçe Çanakkale’ye ge­çerek Anadolu’ya dönebileceklerdi. Hat­ta Cenevizliler bu geçiş için gerekli gemi­leri sağlayacaktı.

Türkmenlerin karşı sahile geçmeleri sırasında bu geçişi denetlemek maksa­dıyla Senahrin kumandasında 3000 Bi­zans askeri de hazır bulunmaktaydı. Fa­kat Bizans askerlerinden birinin, Türk-ler’in ganimetleri gemilere yükledikleri sırada buna engel olarak ganimet mik­tarında azaltma yapmak istemesi anlaş­manın bozulmasına sebep oldu. Başka bir rivayete göre ise Bizanslı kumandan Senahrin. Türkmenler’in 1500 gibi az bir sayıda olmalarından faydalanarak onla­rı ele geçirmek istemişti. Sonuçta Kare­si sahillerine geçmek Ece Halil ve beraberindeki Türkmenler için imkânsız ha­le gelmişti. Bunun üzerine Ece Bey ci­vardaki bir kaleye çekildi. O sırada Se­nahrin imparatordan yardım isterken Ece Bey de Anadolu’dan sağladığı yar­dımla (muhtemelen Karesi Beyliği’nden) kaleyi tahkim etti. Bölgede bulunan müşterek imparator IX. Mikhail Palailogos Ece Bey ile anlaşmak istedi, ancak bu mümkün olmadı. Yapılan savaşta impa­rator ağır bir yenilgiye uğradı; sancağı ve hazinesi Türkmenler’in eline geçti. Bu savaş sırasında Ece Bey’in Mikhail’in im­paratorluk tacını bile ele geçirdiği riva­yet edilmektedir. Böylece Ece Halil, 1000 piyade ve 200 atlı ile Bizyam (Bessian-Vize) bölgesinde tekrar faaliyete başladı. Fakat çok geçmeden imparator yeniden kuvvetli bir ordu topladığı gibi kendisi­ne 2000 süvari yardımcı kuvvet gönde­ren Sırplı Milutin’in desteğini sağlamayı başardı. Cenevizliler de Türkler’in deniz tarafından kaçmalarını önleyeceklerdi. Muhtemelen 1312 yılı sonunda Gelibo­lu’da cereyan eden savaş neticesinde Ece Bey ve idaresi altındaki Türkmenler kılıçtan geçirildiler. Ece Bey teslim olma­mak için âni bir çıkış hareketi yapmışsa da kendisiyle birlikte çok sayıda arka­daşı hayatını kaybetmiş, yanındakilerden çok azı karşı kıyıdaki Karesi Beyliği arazisine geçebilmiştir. Bugün Çanak­kale’deki Halil-ili, Lapseki’nin güneyin­deki Saltık Limanı ve Kemer civarındaki Şah Melik Limanı gibi yerler Trakya’da mücadele eden bu Türkmen beylerinin adıyla anılmaktadır.

Bir kısım Osmanlı kaynaklarında Ece Bey hakkında verilen bilgiler dikkatle kullanılmalıdır. Nitekim Müneccimba-şı’ya göre Ece Bey 700 (1300-1301) yı­lında Anadolu’ya geçerek Karesi Bey’in hizmetine girmiş ve onun emîrülüme-râsı olmuştur. Karesi Bey’in Ölümünden sonra uzun süre yaşayan Eçe Bey, Osmanlılar’ın hizmetine girerek Süleyman Paşa’nın Gelibolu’yu fethi sırasında onun yanında yer almış, bu sebeple kendisi­nin Gelibolu çevresinde fethettiği ovaya Ece ovası adı verilmiştir. Yine bazı Os­manlı kaynaklarında Ece Bey’in Karesi ümerâsından Fâzıl Bey ile birlikte bir sal yaparak Gelibolu sahillerine geçişleri ef­sanevî bir şekilde anlatılmaktadır. An­cak Ece Halil 1312 yılında hayatını kay­betmiş olduğundan Müneccimbaşı’nın zikrettiği gibi önce Karesi Bey’in, daha sonra Süleyman Paşa’nın hizmetine gi­ren ve Gelibolu’nun fethinde görev alan Ece Bey’in Ece Halil değil, Aşıkpaşazâ-de’nin zikrettiği Yâkub Ece olması ihti­mali daha kuvvetli görünmektedir. Âşık-paşazâde, Yâkub Ece tarafından Geli­bolu’da fethedilen sahaya Eceabat de­nildiğini, onun Gelibolu’da vefat ederek orada gömüldüğünü kaydetmektedir. Kemalpaşazâde’ye göre burası bir ziya-retgâhtır. Evliya Çelebi ise onun Gelibolu’nun karşısında Çardak kasabasında kendi adıyla anılan bir cami yaptırdığı­nı, Bursa’nın fethinden sonra bu şehrin hâkimi olduğunu ve burada yaptırdığı camide medfun bulunduğunu zikretmek­tedir. Ancak bu kişinin Ece Halil’in oğlu olması da muhtemeldir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler