İslam Tarihi

Ebva Nedir, Nerede, Savaşı, Hakkında Bilgi

Ebvâ. Hz. Peygamber’in annesi Âmine’nin kabrinin bulunduğu yer.

Mekke – Medine yolu üzerinde Medi­ne’ye daha yakın bir yer olup Bedir’den sonra Sukyâ İle Cuhfe arasında, Medi­ne’ye yaklaşık 190 km. uzaklıktadır. Bu bölgede Damre ve Eşlem kabileleri ya­şıyordu. Bugün Râbiğ kasabasına bağlı bir köy olan Ebvâ, Âmine’nin kabrinin bulunduğu yer olması sebebiyle İslâm kaynaklarında çokça zikredilmiştir. Hz. Muhammed altı yaşlarında İken Âmine, onun doğumundan önce vefat eden ba­basının Medine’de bulunan kabrini ve dedesi Abdülmuttalib’in annesi dolayı­sıyla ailenin dayıları sayılan Neccâroğullan’nı ziyaret etmeK üzere oğlu ve cari­yesi Ümmü Eymen ile birlikte Medine’­ye gitti. Medine’de bir ay kaldıktan son­ra Mekke’ye dönerken Ebvâ’da vefat et­ti ve oraya defnedildi. Hz. Muhammed’in dadısı Ümmü Eymen Mekke’ye getirdi­ği Muhammed’i dedesi Abdülmuttalib’e teslim etti. Bazı rivayetlerde Abdülmut­talib’in de bu yolculuk sırasında onlarla birlikte olduğu kaydedilir.

Bugün Ebvâ’ya birkaç kilometre me­safede Ümmünnebî denilen mevkide olup bölge halkı tarafından Âmine’ye nisbet edilen kabrin etrafı basit şekilde taş yığınıyla çevrilmiştir. Kabrin üzerin­de daha önce mevcut olduğu bilinen ya­pı ise son zamanlarda yıktırılmıştır.

Hz. Peygamber’in Kureyşli müşriklere karşı düzenlediği ilk gazve, hicretin 2. yılı Safer ayında gerçekleş­tirilen ve yörede bulunan Veddan köyü­ne izafetle Veddan Gazvesi diye de anı­lan Ebvâ Gazvesi’dir Muhacirlerden oluşan yetmiş kişilik bir grupla Medine’den Ebvâ’ya kadar ge­len Hz. Peygamber Kureyşliler”le karşılaşmadığından herhangi bir savaş olma­mıştır. Bu gazve sırasında Resûl-i Ekrem Benî Damre kabilesiyle, birbirlerine sal­dırmamaları ve onların müslümanların düşmanlarıyla iş birliği yapmamaları ko­nusunda bir antlaşma yapmıştır.

Hicretin 3. (625) yılında bazı Kureyşli-ler Uhud Gazvesi için Mekke’den Medi­ne’ye giderken Ebvâ’da konakladıkla­rında, Bedir’de katledilen yakınlarının intikamını almaya teşvik için. orduya katılan kadınların Hz. Peygamber’in eli­ne düşmesi halinde kullanılmak üzere

Âmine’nin mezarını açıp kemiklerini yan­larında götürme fikrini ortaya atmışlar­dır. Hatta Ebû Süfyân’ın karısı Hind, bu kemiklerin her birinin esir olacak her in­san için birer fidye olabileceği görüşü­nü ileri sürmüştür. Ancak Ebû Süfyân’ın ileri gelen Kureyşliler’le görüşmesinden sonra böyle bir davranışın doğru olma­yacağına karar verilmiştir.

Hicretin 6. yılında (628) Hz. Peygam­ber Hudeybiye’ye giderken Ebvâ’ya uğ­radı ve, “Allah, annesinin kabrini ziyaret etmesi için Muhammed’e izin vermiştir” dedi. Sonra da annesinin kabrine gitti, kabri düzeltti ve ağladı; onun ağladığını gören sahâbîler de ağladılar. Kendisine niçin ağladığı sorulunca, “Annemin şef­kat ve merhameti gözümün Önüne gel­di de onun için ağladım” cevabını verdi. Bu bilgiyi nakleden İbn Sa’d. Hz. Pey­gamber’in annesi için mağfiret dileme­sine izin verilmediğini, fakat annesinin kabrini ziyarete müsaade edildiğini be­lirten bir hadisi nakleder. Kâmil Miras, Hz. Peygamberce istiğfar için izin verilmemesinin annesi­nin kâfir olarak öldüğü anlamına gelme­diğini, Hz. Peygamber’in anne ve baba­sının peygamberlik dönemine yetişemeyen fetret ehlinden olduklarını belirtir.

Ebvâ’da, Hz. Peygamber’in Veda haccına giderken namaz kıldığı Remâde Mes­cidi bulunmaktadır.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi