Tarihi Şahsiyetler

Ebüssuud Efendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Ebüssuûd Efendi (ö. 982/1574) Osmanlı şeyhülislâmı, hukukçu ve müfessir.

“Müftilenâm, şeyhülislâm, sultânü’l-müfessirîn. hâtimetü’l-müfessirîn, muallim-i sânı, allâme-i kül, Hoca Çelebi, Ebü Hanîfe-i Sânî” unvanlarıyla anılır. Ebüssuûd kelimesi onun adı gibi görünmekteyse de tefsirinin mukaddimesin­de kendisinden Ebüssuûd Muhammed şeklinde bahsettiği dikkate alınırsa asıl adının Muhammed, Ebüssuûd’un da bir künye veya lakap olduğu anlaşılır. Bu künyeyi niçin aldığı konusunda kaynak­larda yeterli bilgi yoktur. Ebüssuûd Efendi, yaygın görüşe göre 17 Safer 896’da İstanbul yakınlarındaki Meteris (Metris-Müderris) köyünde dün­yaya geldi. Ailesi o zaman Amasya’ya, bugün Çorum’a bağlı bulunan İskilip’ten olup babası Şeyh Muhyiddin Muhammed Yavsî İskilip’e bağlı İmâd (Direklibel) kö­yünde doğmuştur. İskilibî nisbesinden hareketle onun da İskilip’te doğduğu ile­ri sürülmüşse de bu ihtimal zayıftır. Fâ­tih Sultan Mehmed’in oğlu Şehzade Ba-yezid’in Amasya sancak beyliği sırasın­da sevgisini ve dostluğunu kazanan Şeyh Muhyiddin, Bayezid’in padişah olmasın­dan kısa bir süre sonra İstanbul’a davet edilmiş ve Sultanselim civarında kendisi İçin bir tekke inşa ettirilmiştir (bu tekke daha sonra Sivâsî Tekkesi diye tanınmış­tır). Ebüssuûd, II. Bayezid’in tahta çık­masından yaklaşık dokuz yıl sonra dün­yaya geldiğine göre İstanbul’da doğmuş olması daha muhtemel görünmektedir. Ebüssuûd’un babası Şeyh Yavsî veya Sul­tan II. Bayezid’e yakınlığı dolayısıyla “hün­kâr şeyhi” diye de bilinir. Annesi Sultan Hatun, Ayderüsî ve Mecdî Efendi’nin kay­dettiğine göre Ali Kuşçu’nun kardeşi­nin, Ataî ve Âlî’nin belirttiğine göre ise bizzat Ali Kuşçu’nun kızıdır. Dedesi Mus­tafa el-İmâd da (fmâdî) Ali Kuşçu’nun kardeşidir. Mustafa el-İmâd bazı kay­naklarda Ebüssuûd Efendi’nin babası olarak gösterilmekteyse de bu doğru değildir. Bazı şarkiyatçılar İmâd’ı Âmid ile karıştırıp Ebüssuûd Efen­di’nin Diyarbakırlı olduğunu ileri sürmüş­lerdir. Âlî Mustafa Efendi ve Peçuylu İb­rahim’in İmâd’ı İmâdiye İle karıştırarak Ebüssuûd Efendi’yi Kürt asıllı gösterme­leri de yanlıştır. Zira Ebüssuûd Efendi’­nin ailesinin şimdi İrak topraklarında kal­mış bulunan İmâdiyeli değil İskilip’e bağ­lı İmâdlı olduğu, çağdaşı bazı kaynaklar da dahil olmak üzere hemen bütün kaynaklar­ca belirtilmektedir. Öte yandan bazı araş­tırmacılar, dedesinin İmâd lakabının İmâdüddin’in kısaltılmış şekli olduğunu ile­ri sürmüşlerse de ailesinin aslen İmâdlı olduğu göz önüne alındığında bu yoru­mun isabetli olmadığı görülür.

Ebüssuûd Efendi ilk tahsilini babası­nın yanında yaptı. Ondan Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin kelâma dair Hâşiyetü’t-Tecrîdve Şerhu’l-Mevâkıf, belagata da­ir Haşiye Cale’l-Mutawel adlı eserle­riyle çeşitli tefsir kitaplarını okudu. Daha sonra Müeyyedzâde Abdurrahman Efen­di. Mevlânâ Seydî-İ Karamanı ve bazı kay­nakların verdiği bilgilere göre İbn Kemal’­den ders aldı. Hocası Mevlânâ Seydî-i Karamânfnın kızı Zeyneb Hanım’la ev­lenen Ebüssuûd Efendi ilk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde 922’de (1516) Çankırı Medresesi’ne, buraya gitmek­te tereddüt göstermesi üzerine de İne­göl İshak Paşa Medresesi’ne tayin edil­di. 926’da (1520) buradaki görev süresi sona erince ertesi yıl Dâvud Paşa Medresesi’nde, bir yıl sonra da Mahmud Pa­şa Medresesi’nde görevlendirildi. 931 (1525) yılında Vezir Mustafa Paşa’nın Gebze’de inşa ettirdiği medreseye tayin edildi. Bir yıl sonra Bursa Sultaniye pa­yesine lâyık görülen Ebüssuûd Efendi 934’te (1528) Medâris-i Semâniyye’den Müftü Medresesi’ne müderris oldu. Beş yıl bu vazifede kaldıktan sonra önce Bur­sa, 940 Rebîülâhirinde de İstanbul kadılığına getirildi. Korfu sefe­ri sırasında Rumeli Kazaskeri Muhyid­din Efendi ve Anadolu Kazaskeri Kadri Efendi’nin Maktul İbrahim Paşa konu­sunu açmalarından hoşnut olmayan Ka­nunî Sultan Süleyman’ın her iki kazas­keri de azletmesi üzerine Rebîülevvel 944’te Rumeli kazasker­liğine tayin edildi ve hemen sefere ka­tıldı. Kara Boğdan, Estergon ve Budin seferlerinde padişahın yanında yer al­dı. Budin’in fethinden sonra şehirde ilk cuma namazı onun tarafından kıldırıldı. Sekiz yıl Rumeli kazaskeri olarak görev yapan Ebüssuûd Efendi Şaban 952’de Fenârîzâde Muhyiddin Efen­di’nin yerine şeyhülislâm oldu.

İlgili Makaleler