Tarihi Şahsiyetler

Ebubekir Ratip Efendi Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Ebûbekir Râtib Efendi (ö. 1214/1799) Osmanlı Devleti’nin son geçici Avusturya elçisi ve sefâretnâme müellifi.

Tosya’da doğdu. Ulemâdan Hacı Ali Efendinin oğludur. Küçük yaşta İstan­bul’a giderek Âmedci Edhem Efendi’ye intisap etti. Bu arada Arapça ve Farsça öğrendi, kısa sürede kendini yetiştire­rek ilmi ve kalemiyle dikkati çekti. Âme-dî kaleminde yabancı elçi tercümanlany-la ilişkisinden dolayı bazı Avrupa dilleri­ni de öğrenmeye çalıştı. Ta’lik yazıdaki ustalığı sebebiyle şehzadeliğinde III. Se­lim’e yazı hocalığı yaptı, böylece onunla tanışma fırsatı buldu. Şehzade Selim’in Fransa Kralı XVI. Louis’ye gönderdiği mektupları Ebûbekir Râtib Efendi kale­me almıştır. Edhem Efendi’nin ölümün­den sonra bir süre onun yerine geçen Halil Hamid Paşa’nın maiyetine giren Râ­tib Efendi 1779’da âmedci oldu ve bu görevde yedi yıl kaldı. 1785’te sipah kâ­tibi olarak ordunun bulunduğu Silistre’ye gitti. III. Selim padişah olunca Ebû­bekir Efendi’yi İstanbul’a getirterek tez-kire-i evvef görevine tayin ettirdi. Çok geçmeden padişahın hatt-ı hümâyunuyla reîsülküttâblığa getirilen Ebûbekir Râ­tib Efendi’nin ilm-i nücûma aşırı inancı yüzünden, “Ay akreb burcundadır” diye­rek bu görev münasebetiyle hil’at giy­me işini ertesi güne bırakmasına kızan İli. Selim onu tezkire-i evvel vekâletiyle görevlendirdi. Bu olay kendisini çekemeyenleri harekete geçirdi. Padişahın affına uğramasından korkan rakipleri onu Bozcaada’ya sür­dürdüler. Bir süre sonra affedilen Ebû­bekir Râtib Efendi 1791’de Silistre’de bulunan orduda yeniçeri kâtipliğine tayin edildi. Aynı yılın sonlarına doğru, Avus­turya ile yapılan Ziştovi Antlaşması mü­nasebetiyle orta elçilikle Viyana’ya gön­derildi. III. Selim’in mektubunu Avustur­ya İmparatoru II. Leopold’e teslim eden Râtib Efendi’nin orada yaptığı konuş­maların metinleri Viyana Millî Kütüphanesi’nde kayıtlıdır. O sırada Şar­kiyat Enstitüsü’ne devam eden ünlü ta­rihçi Hammer, ilk Türkçe konuşma me­lekesini her gün Türk elçisini ve maiye­tini ziyaret ederek kazandığını ve Râ­tib Efendi’nin kendisine, “İleride büyük adam olacaksın” diyerek iltifatta bulun­duğunu belirtmektedir.

Vıyana’dan döndükten sonra başmuhasebeciliğe tayin edilen Ebûbekir Râtib Efendi 1794’te şıkk-ı sâlis defterdarlığı­na, bu göreve ek olarak da zahire nazırlı­ğına getirildi. Başarılı hizmetleri, devlet işlerine vâkıf olması ve uzun süre âmed-cilik görevinde bulunması göz önünde tu­tularak 1795’te reîsülküttâblığa tayin edildi. Ancak yenilikçi fikirlerine karşı olanlar faaliyetlerini arttırarak on beş ay sonra çeşitli iftira ve dedikodularla Ebû­bekir Efendi’yi azlettirip Rodos’a sürdür­düler. Bazı dostlarının, affedil­mesi için padişah nezdindeki teşebbüsleri olumlu sonuç vermedi ve Ebûbekir Râtib Efendi üç yıla yakın kaldığı Rodos’ta idam edildi. İstanbul’a getiri­len kesik başı Kanlıca’da şeyhi Atâullah Efendi Dergâhı hazîresine defnedildi.

Münşîliğinin yanında üç dilde şiirleri de bulunan Ebûbekir Râtib Efendi’nin asıl şöhreti yazmış olduğu iki sefâretnâmeden gelir. Bunlardan birincisi Bü­yük Lâyiha adıyla anılır, İç içe birçok bölüm ve başlıktan oluşan 490 sayfalık bu eserde Râtib Efendi Avusturya Dev-leti’nin askerî teşkilâtını ve sosyal yapı­sını ayrıntılı olarak ele almış, ekonomi­siyle ilgili bilgiler vermiş, ayrıca öteki bazı Avrupa devletlerinin askerî durum­larından da söz etmiştir. Askerî teşki­lâta dair birinci bölümde müellif Avus­turya’nın asker alma tarzından, askere ödenen ücretten, subayların yetiştirildi­ği harp akademisinden ve öteki askerî okullardan, özellikle de bizzat gezip dolaştığı mühendislik akademisinden ay­rıntılı olarak bahsetmiş, ayrıca askerî rütbelerden, bunların Osmanlı Türkçe-si’ndeki karşılıklarından; piyade, süvari, topçu, lâğımcı ve humbaracı birliklerin­den; savaş aletlerinden, bu arada barut yapımında kullanılan güherçileden; yük hayvanlarından, askere verilen erzaktan ve hayvan yeminden, araba, çadır gibi mühimmattan; lojistik hizmetlerden ve yedek kuvvetlerden söz etmiştir. Bölü­mün sonunda ise Rusya, Prusya ve Fran­sa’nın askerî durumlarını ele almıştır. Aynı şekilde çeşitli ara başlıklara ayrı­lan ikinci bölümde Ebûbekir Râtib Efen­di, Avusturya halkının refah seviyesi ve şehirlerin düzeni hakkında bilgiler verir. Vergilerden, halkın uyması gereken ku­rallardan, idarecilerden, mahkemelerden, hastahanelerden, yoksul ve düşkünler­den, devlet hazinesinden, kıymetli ma­denlerden ve maden dairesinden, güm­rüklerden, ticarî faaliyetlerden, yolların temizlik ve bakımından, posta düzenin­den, menzilhânelerden. banka ve ban­ka muamelelerinden, değerli kâğıtlardan ve lotarya denilen şans oyunundan, dev­letin başlıca gelirlerinden ayrıntılı olarak bahseder. Müellif bu büyük eserinde yeri geldikçe Osmanlı padişahına bütçe açı­ğını azaltmasını, ticaret ve sanatın ge­lişmesi için yerli malı kullanılmasını tav­siye etmekten, II. Viyana Kuşatması’ndan beri devletin gittikçe gerilemesinin baş­lıca sebebinin padişahların zevk ve se­faya düşkünlükleri olduğunu belirtmek­ten çekinmez. Eserin çeşitli yazma nüs­haları bulunmaktadır.

Ebûbekir Râtib Efendi’nin kendi adıy­la anılan ikinci sefâretnâmesi, 10 Ka­sım 1791’de Şumnu’dan Viyana’ya hareketiyle başlamakta ve eserde uğranı­lan yerler, buralarda yapılan karşılama törenleri, şehirlerin birbirlerine uzaklık­ları ele alınmaktadır. Müellif ayrıca bu seyahati sırasında yanındakilerle birlik­te yakalandıkları sıtma hastalığından, Avusturya İmparatorluğunda^ ziyaret şeklinden, rütbelerine göre elçilerle ilgi­li protokol kurallarından; Viyana’dan ve gördüğü öteki şehirlerden, buralardaki Önemli bina ve kurumlardan, okullardan. özellikle Osmanlı Devleti’nde istihdam edilecek tercümanların yetiştirildiği Şark Akademisi’nden söz eder. Râtib Efendi’­nin çok etkilendiği bu akademi için yaz­dığı kaside Fundgruben des Oriens’de neşredilmiştir. Bu sefâretnâmesinde Ebû­bekir Râtib Efendi Erdel ve Macaristan’­dan, buralarda çıkan madenlerden, ge­zip görmesine izin verilmeyen Budin ve Tımışvar kalelerinden; katıldığı bale, ope­ra, tiyatro, karnaval vb. gösterilerle dans çeşitlerinden de bahseder. Râtib Efendi eserinin sonlarında İli. Selimin mektu­bunu II. Leopold’e nasıl verdiğini ayrın­tılı olarak anlatır.

Ebûbekir Râtib Efendi’nin Avustur­ya başbakanı ve başbakan vekiline gön­derdiği mektuplarla onlardan gelen cevaplar, İmparator II. Leopold ve halefi II. Franz’a sunduğu takrirleriyle bunlara verilen cevaplar Viyana Millî Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. 227 gün süren bu sefareti sırasında Türk elçisine birçok dil bilen ve mühendislikten anlayan teknik bir kad­ro refakat etmiştir. Râtib Efendi, özel­likle Büyük Lâyifta’sındaki askeri ve ekonomik bilgileri muhtemelen bu he­yet tarafından tercüme edilen eserler­den derlemiştir. Bu lâyihada verilen bil­giler III. Selim’in Nizâm-ı Cedîd progra­mına örnek olmuştur.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi