Ebu İshakzade Esad Efendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Ebu İshakzade Esad Efendi (ö. 1166/1753) Osmanlı şeyhülislâmı, şair ve müellif. ,
Zilkade 1096’da (Ekim 1685) İstanbul’da doğdu. Şeyhülislâm Ebû İshak İsmail Efendi’nin oğlu ve Şeyhülislâm İshak Efendi’nin kardeşi olan Mehmed Esad önce babasının, daha sonra da Mutavvelci Mehmed Efendi’nin ve diğer bazı âlimlerin yanında iyi bir öğrenim gördü. Henüz küçük yaşta iken Şeyhülislâm Ebû-saidzâde Feyzullah Efendi’den mülâze-met aldı. 1710’da hâriç derecesiyle Galata Sarayı sâlisesi payesi verilerek öğretim görevine başladı. Babasının şeyhülislâmlığı sırasında müsıle-i Sahn derecesindeki Abdüsselâm Medresesi’ne. Yenişehirli Abdullah Efendi’nin meşihati esnasında da Sahn-ı Semân’dan birine müderris tayin edildi. Mekke ve Medine müfettişliği, fetva eminliği gibi hizmetlerde bulunduktan sonra Edirne pâyesiyle Selanik kadılığına getirildi. Bu sonuncu görevinden mâzul durumda iken 1733’te kendisine Medîne-i Münevvere payesi verildi. Ertesi yıl İstanbul pâyesiyle Mekke kadısı oldu. 1736’da başlayan Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşları sırasında Mekke kadılığından azledilerek Anadolu kazaskerliği pâyesiyle ordu kadısı tayin edildi(14 Mart 1737). Bu savaşta Sadrazam ve Serdânekrem Yeğen Mehmed Paşa ile arası açıldığı İçin azledilen, ancak Avusturya kuvvetlerinin hücumu karşısında ordunun yer yer bozguna uğraması üzerine yeniden seraskerliğe getirilmek istendiğinde kabule yanaşmayan Vidin Seraskeri İvaz Mehmed Paşa’yı, “Siz imtina ederseniz ben çatal destar ile serasker olup karşıya geçerim” sözleriyle ikna etti ve böylece Avusturyalılar’in yenilgiye uğratılıp Adakale’nin fethedilmesinde(Ağustos 1738) dolaylı olarak önemli bir rol oynadı. Belgrad’ın zaptıyla ilgili barış müzakeresi için murahhas tayin edildi. Görüşmelerin bitiminden sonra da diğer murahhaslarla birlikte Belgrad’a gitti.
Belgrad Antlaşması’nın akdi sırasında kendisine Rumeli kazaskerliği payesi verilen Esad Efendi 13 Mart 1744’te bu makama bilfiil tayin edildi. On yedi ay kadar sonra azledildi, 29 Ekim 1746’da aynı göreve ikinci defa getirildi. Bu görevinden de normal süresi tamamlanmadan alındıktan kısa bir süre sonra 24 Receb 1161’de(20 Temmuz 1748) şeyhülislâm oldu. Kaynaklarda bu görevini dirayet ve doğrulukla yürüttüğü belirtilen Esad Efendi 27 Şaban 1162’de(12 Ağustos 1749) azledildi. Azil sebebi hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte Sadrazam Abdullah Paşa’nın bunda rolü olduğu ileri sürülmektedir. Şem’dânî-zâde ise azil sebebini I. Mahmud’la aralarında geçen bir saat olayına bağlar. Kendisi gibi bestekâr olan I. Mahmud’un isteğiyle bestelediği bir şarkıyı huzurda okuması üzerine çeşitli dedikodulara yol açacağı endişesiyle padişah tarafından görevinden alındığı şeklinde zayıf fakat yaygın bir rivayet daha vardır.
Esad Efendi şeyhülislâmlıktan azledildikten sonra, halefi Halilefendizâde Mehmed Said Efendi’nin tavsiyesi üzerine Mekke’de ikamete mecbur tutulmak istendiyse de padişah onu Sinop’a gönderdi. Kısa bir süre sonra Gelibolu’ya nakledilerek üç yıl kadar burada oturdu. 4 Mart 1752’de İstanbul Boğaziçi’nde İncirköy’de satın aldığı yalıda oturmasına izin verildi. İstanbul’a döndükten sonra hastalandı. 10 Şevval 1166(10 Ağustos 1753) Cuma günü vefat ederek babası Ebû İshak Efendi’nin İstanbul Çarşamba civarında yaptırdığı caminin naziresine babasının ve ağabeyinin yanına defnedildi. Babasının, doğduğu evin yerine yaptırdığı ve bütün aile fertlerinin gömülü bulunduğu mezarlık sofasında bulunan kabrinin 2.10 m. uzunluğundaki mermer taşı üzerinde şu yazı yer almaktadır: “Hüve’1-bâki, sabıka pîrâye-bahş-ı sadr-ı fetva merhum ve mağfurun-leh Mehmed Esad Efendi ruhiyçün el-Fâtiha, fîsene 1166”.
Çarşamba’da babasının camii yanında medrese, mektep, şadırvan ve çeşitli ders odaları yaptıran Esad Efendi, Şeyhülislâm Mİrzazâde Şeyh Mehmed Efendi’nin kızıyla evlenmiş, bu evlilikten bir oğlu ve bir kızı olmuştur. Oğlu Mehmed Şerif Efendi, kızı da şair Fıtnat Zübeyde Hanım’dır.