Tarihi Şahsiyetler

Dü’sur bin Haris Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi -Sahabi-

Dü’sûr b. el-Hâris b. Muhârib Gavres el-Gatafânî Sahâbi.

Gatafân kabilesinin reisi olup Gavres lakabıyla tanınır. Bazı kaynaklarda Benî Muhârib’e nisbetle Muhâribî diye anılır. Hicretin 3. yılının (624-25) ilk ayında Gatafân kabilesinin Benî Sa’lebe ve Be­nî Muhârib kollarına mensup bazı yağ­macılar, Dü’sûr’un yaptığı bir plan uya­rınca Necid bölgesinde Zûemer denilen yerde toplanarak Medine çevresindeki bazı yerleşim merkezlerine baskın yap­mak istediler. Niyetlerini Hz. Peygam­ber’in haber aldığını ve 450 kişilik bir kuvvetle üzerlerine geldiğini öğrenince de dağlara sığınıp Hz. Peygamber’! ve ashabını gözetlemeye başladılar. Gata­fân Gazvesi veya Enmâr Gazvesi diye bilinen bu harekâtta karşılarında düş­man kuvveti bulamayan müslümanlar Zûemer’de karargâh kurdular. Bu sıra­da sağanak halinde yağan yağmurdan ıslanan Hz. Peygamber ashabından bi­raz uzaklaşarak elbisesini kurutmak is­tedi ve kılıcını bir ağacın dalına asarak ağacın gölgesine uzandı. Bunu gören Ga-tafânlılar Hz. Peygamber’i öldürmek İçin iyi bir fırsat çıktığını düşünerek reisleri ve en cesurları olan Dü’sür’u bu fırsatı değerlendirmeye teşvik ettiler. Kimseye görünmeden Hz. Peygamberin yanına kadar gelen Dü’sûr ağaçta asılı kılıcı (ba­zı rivayetlere göre beraberinde götürdüğü keskin bir kılıcı) kınından çıkararak Hz. Peygamber’in başucuna dikildi ve, “Ey Muhammedi Şimdi seni benden kim kur­tarabilir?” diye sordu. Hz. Peygamber’in, “Allah kurtarır” demesi üzerine kılıç elin­den düştü (bazı rivayetlere göre ise Dü’­sûr’un göğsüne Cebrail’in vurması üzerine kılıç yere düştü) Bu defa kılıcı Hz. Pey­gamber alarak ona, “Şimdi seni benden kim kurtarabilir?” diye sorunca Dü’sûr’-dan, “Hiç kimse” cevabını aldı. Ancak Hz. Peygamber ona dokunmadı. Dü’sür’u ashabına göstererek olayı anlattı.

Dü’sûr’un bu olay üzerine hemen ora­da veya bir daha Hz. Peygamber’in aley­hinde bulunmayacağına dair söz verdikten ve kabilesine döndükden sonra müslüman olduğu nakledilir. Bu olayın Zâtürrikâ’ Gazvesi’nde geçtiği de söylen­mektedir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi