Drina Köprüsü Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Drina Köprüsü. Bosna -Hersek’te Vişegrad’da Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa adına Mimar Sinan’ın yaptığı köprü.
Köprü aslında Vişegrad veya banisi Sokullu Mehmed Paşa’nın adlarıyla tanın-maktaysa da 1960’tan sonra Yugoslav yazarı Jvo Andric’in romanı dolayısıyla ai-tından geçen akarsuyun adıyla şöhret bulmuştur. Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’nın vakfiyesinde (Millet Ktp., Ali Emî-rî, Tarih, nr. 933! anıldığı gibi evvelce biri menba, diğeri mansab tarafında bulunan iki manzum kitabede baninin adı ve yapım tarihi açık şekilde bildirilmiştir.
Halen tarih köşkü üzerinde yer alan bu iki kitabeden birincisinde köprünün hayrat olarak Sokullu Mehmed Paşa tarafından yaptırıldığı belirtildikten sonra, “Görüp itmamını Hâdî dedi ana târih / Bârekellah aceb cisr-i kebîr ü eltâf-sene 985 (1577-78)” mısraıyla inşa tarihi verilmektedir. Metni daha değişik olan İkinci kitabenin tarih mısraı ise şöyledir: “Dedi târihin Nihâdî her gören ede dua / Yaptı bu köprüyü su üzre Mehemmed Paşa-sene 985 (1577-78)”. Birinci kitabenin tarih mısraı değişik biçimlerde okunarak farklı şekillerde hesaplanmaktadır. Bazı araştırmacılar bunun 979 (1571-72) olduğunu ileri sürerek bu tarihin inşaatın başlama, diğerinin ise bitiş tarihi olabileceğini kabul ederler. I ve II. Dünya savaşlarındaki saldırılarda harap olup tamamen parçalandıkları belirtilen bu kitabeler, anlaşıldığına göre eski metinleri tesbit edilerek yeniden taşa işlenip birlikte kitabe köşküne yerleştirilmiştir. Bu arada Mehmed Muje-zinovic, kitabelerden birincisinin tarihini 979 (1571 -72) olarak kabul edip taşa da böylece yazdırmıştır. Halbuki kitabelerin bozuk kısımlarını Evliya Çelebi Seyalafrıdme’sinin çeşitli yazmalarmdaki metinlerle karşılaştıran Ekrem Hakkı Ay-verdi her iki kitabenin aynı tarihi verdiği sonucuna varmıştır.
Köprünün mimarı Hassa Başmiman Sinan’dır. Onun meydana getirdiği eserlerin listesini veren Tezkiretü’l-ehniye’-de köprü anılmaktadır. Osmanlı hâkimiyeti döneminde Evliya Çelebi köprüyü görmüş ve kitabelerini kısmen kaydetmiştir. Yüzyıllarca hizmet veren ve sağlamlığı ile çevrede yaşayanların ata sözlerine de giren köprü E. H. Ayverdİ’-nin işaret ettiğine göre 1664 ve 1875′-te tamir edilmiş. 1896’daki taşkında sadece korkulukları zarar görmüştür. Avusturyalılar tarafından 1911’de yapılan bir tamirin arkasından I. Dünya Savaşı sırasında 1914-1915’te batıdaki üç ve dördüncü ayaklarla birlikte üç kemeri tahrip edilmiştir. Bir süre üzerine yapılan bir ahşap ilâveden geçilmiş, 1939’da köprünün yıkık kısımları ihya edilmiş, fakat II. Dünya Savaşı içinde 1943’te dört ayak ve beş kemer tekrar yıkılmıştır. Bunun üzerine 1949’da köprünün tamirine başlanmış ve 1952’de tamamlanmıştır. Dünya edebiyatında bir romanla tanınan köprü, bu yeni şöhretini İvo Andric’in 1945′-te yayımladığı Na Drini Cuprija {Drina Köprüsü) romanı ile kazanmıştır. 1961 yılında sahibine Nobel edebiyat ödülünü kazandıran roman Türkçe’ye de çevrilmiştir.
Çok muntazam işlenmiş kesme taşlardan yapılan köprünün bir ucu 90 derecelik bir açı teşkil edecek şekilde kıvrıktır. Ortada, kademeli bir çıkma üzerine oturan çift renkli geçmeli mermerden kemeri olan kitabe köşkü bulunur. Burada üstte olan kitabe yazı karakteri bakımından inşa dönemine uymaktadır. Fakat alta kemerin içine yerleştirilmiş olan 979 (1571-72) tarihli ikinci kitabe buraya uymadıktan başka yazı biçimi itibariyle de çok yeni olduğunu gösterir. Kitabe köşkünün tam karşısında yine kademeli bir çıkma üzerinde bir dinlenme sofası yer alır. Taş sedirli bu dinlenme sofası, eski fotoğraflardan anlaşıldığına göre 1949-1952 restorasyonunda ihya edilmiştir.
Akarsu üzerindeki esas köprü kısmı, Cevdet Çulpan tarafından verilen ölçülere göre 179 m. uzunluğunda olup on bir gözlüdür. Ortadaki büyük kemerler 14,79 m. ve 14,20 m. açıklıkta, diğerleri 11,50 m.-13,50 m. arasında değişen açıklıklardadır. Ayak kalınlığı ortalama 4 m. civarında olup yola bağlantıyı sağlayan kıvrık kısım ise 120 m. uzunluğundadır. Köprünün masif taş levhalardan korkulukları vardır. Ayakların aralarında içleri dolu ikişer kör kemer bulunmaktadır. Bunların aslında açık olarak düşünüldüğü ve taşkın gözleri oldukları ileri sürülürse de ilk yapımda cepheye hareketlilik kazandırmak için dolu olarak yapıldıkları da düşünülebilir.
Eski köprülerin pek çoğu için olduğu gibi Drina Köprüsü için de hepsi birbirine benzeyen birtakım efsaneler, halk söylentileri uydurulmuştur. Andric’in romanında köprünün mimarını Rade adında bir Bosnalı olarak göstermesi ilmî gerçeklere aykırıdır. Osmanlı Devleti’nin birçok yerinde hayratı olan Sokullu Meh-med Paşa’nın Drina suyu üzerindeki bu köprüsü, hakkında kaleme alınan bir roman ve Sokullu’nun Boşnak asıllı oluşu sayesinde yok olmaktan kurtulmuştur ve Avrupa’nın bu bölgesinde Türk mimarisinin asalet ve güzelliğini gözler önüne seren bir sanat abidesidir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi