33Sosyoloji Sözlüğü

DÖVİZ

 

DÖVİZ

 

1- Çeşitli Döviz Tanımları

 

Döviz piyasalarında
temel araç olan döviz, madeni ve kağıt para şeklindeki tüm yabancı ülke
paraları ile bu paralarla ödemeleri sağla­yan her türlü hesap, belge ve
araçlardır. Böyle bir tanını dövizi geniş anlamda kullanmakta­dır. Dar anlamda
döviz tanımına ise yalnızca yabancı ülke paralan cinsinden ödemeyi sağla­yan
her türlü hesap, belge ve araçlar girer. Ge­niş anlamda döviz tanımında yer
alan unsur­lardan dar anlamda döviz tanımı İçinde yer alan unsurlar
çıkartıldığında geriye “efektif dö­viz” kalır.

 

1. Efektif Döviz

 

Yerel döviz
kullanımına göre hemen hemen tüm bankalar müşterileri adına döviz alım ve satım
işleminde bulunurlar. Bankalar müşteri­lerinin muhtemel taleplerini karşılamak
için önemine ve yapılan tercihlere göre kasaların­da efektif döviz
bulundururlar. Bunda mev­sim ve konjonktürel faktörler de önemli rol oynarlar.
Örneğin ülkemizde bankalar Hac döneminde kasalarında başta Suudi Arabis­tan
Rİyalİ olmak üzere B. Alman Markı ve ABD Doları bulundurmak zorunluluğunu his­sederler.
Hacca gidenlerin büyük bir kısmı yanlarında efektif döviz bulundurmak ister­ler.

 

2. Kaydi Döviz

 

Kaydi döviz bankalar
aracılığıyla gerek müş­terilerden, gerekse bankaların yabancı ülkeler­deki
muhabirlerinden, şubelerinden, temsilci­liklerinden alman emir üzerine hesaplan
hesa­ba yöntemi şeklinde yapılan işlemlerdeki dö­vizdir. Kaydi döviz İşlemleri
defter üzerinde kayıtlı işlemlerdir.

 

3. Majör ve Minör Dövizler

 

Dünyada hiçbir ülke
sattığı mal ya da hizmet­ler karşılığında kendi milli parasıyla yapılacak
ödemeleri reddedemez. Ancak bir ülkeye her zaman o ülkenin parasıyla ödemede
bulun­mak imkânı olmayabilir, örneğin ülkemizin Japonya’dan yapacağı ithalatın
bedelini öde­mek İçin elinde yeteri kadar Yen bulunmaya­bilir. Bu durumda
ödemenin Yen’den başka bir parayla yapılması gerekecektir. Şüphesiz bu para
uluslararası piyasalarda en çok ara­nan paralardan birisi olacaktır. Demek ki,
bir ülkenin uluslararası ödemelerini kolaylıkla ya­pabilmesi için önelikle
genel kabul gören ya­bancı paraları sağlaması zorunludur. Bu tür yabancı ülke
paralarına, uluslararası ticarette kullanılabilirlik ve konvmîbilue dereceleri
yüksek olduğu için majör paralar denilmekte­dir. Doları, B. Alman Markı, Japon
Yen’i, İn­giliz Sterlini, Fransız Frankı, vb. majör döviz­lere birer örnektir.

Dünyada enflasyon
oranı yüksek, ödemeler bilançosu sorunları olan birçok ülkenin para­ları
uluslararası ticarette fazlaca aranan para­lar değildir. Bunlara daha az
kullanılan kon-vertibilitesi sınırlı paralar olduklarından mİ-nor paralar
denilmekledir (Yunan Drahmisi, İspanyol Pezetası, Portekiz Eskudosu vb.).

 

11. Konveılibilite

 

Bir ulusal paranın
diğer paralara ve altına hiçbir kısıtlamaya bağlı olmaksızın
dönüştürü-lebilmesinc konvertibiliıc denir. Böyle bir konvertibilite tanımına
sadece pek az ülkenin parası girer. Günümüzde ayrıca tam olmayan konvertibilite
biçimleri de vardır. Şöyle ki:

i) Yalnızca
yabancıların ellerindeki ulusal paralara konvertibilite tanınabilir.

ii) Yalnızca belli bazı
hesaplardaki paralara konvertibilite tanınabilir’ Örneğin ülkeden sermaye
kaçışını Önlemek için hesaplara kon­vertibilite tanınmaz.

iü) Yalnızca bazı
paralara çevrilmeyi kabul etmek, diğerlerine kabul etmemek.

Konverlibil olan
paralar uluslararası ödeme niteliğine sahiptir. Parasına konvertibilite tanı­yan
bir ülke dünya ticaretinde merkez banka­sı gibi rol oynar, sadece kağıt ve
mürekkep karşılığında para üretmek suretiyle kâr sağlar.

Kuşkusuz bir ülkenin
parasının konvertibili-te kazanması kolay değildir. Bunun için öde­meler
bilançosunun İstikrarlı olması ve ülke­nin spekülatif eylemlere karşı koyacak
miktar­da altın ve döviz rezervine sahip olması gere­kir. Ayrıca sözkonusu
ülkenin izlediği ekono­mi politikalarının istikrarlı olması gerekir.

///. Döviz Kimimin
Belirlenmesi

Döviz kurunun
belirlenmesi sorunu, bir za­manlar dünyada altın standardı geçerliyken o kadar
önemli değildi. Döviz kurunun belirlen­mesi özellikle altına çevrilemeyen
krj£it para sisteminde önem kazanmıştır.

1. Alım Standardında
Döviz Kuru

Altın standardında
altın külçelerin çok cüzi bir parayla altın sikkeye dönüştürülmesi ya da
sikkelerin eritilip tekrar külçe haline dönüştü­rülmesi serbest olduğu için
paranın üzerinde yazılan değerleriyle özündeki külçe altının de­ğeri aynı
olarak kalmaktaydı. Yani paraların özüyle sözü arasında tam bir doğruluk vardı.
Hal böyle olunca döviz kurlarının belirlenme­sinde hiçbir güçlük yoktu. Çünkü
çeşitli ülkele­rin paralarının birbirine göre değeri, ihtiva et­tikleri ya da
temsil ettikleri altın miktarına gö­re kolayca tayin edilebiliyordu.

Altın standardında
döviz kurlarının sabitliği­ni altın noktaları çerçevesinde düşünmek zor­dur.
Altın standardında, döviz kurları altın noktaları denilen iki sınır arasında
değişmek­tedir. Altın noktalan altın giriş ve altın çıkış noktaları olarak iki
noktadır. Bunun nedeni İki ülke arasında altınla yapılan ödemelerde taşıma,
sigorta, darphane ve faiz masrafları­nın gözönünde bulundurulmasıdır.

2, Kağıt Para
Sisteminde Döviz Kuru ve Be­lirlenmesi

Uluslararası ödemeler
çoğu kez ulusal para-larınbirbîrleriyle değiştirilmesini gerektirmek­tedir.
İşte ulusal paraların birbirlerine çevril­mesi zorunluluğu bunun hangi oran
üzerin­den olacağının saptanmasını gcrekıİrmekte­dir. Paraların bu mübadele
oranına döviz ya da kambiyo kuru (paritesi) denir. Örneğin 1 Dolar=2200TLyada 1
DM= 1130 TL gibi.

Bîr ülkenin döviz
kuru, o ülkenin ulusal para biriminin yabancı paralar cinsinden değeri­ni
belirlediğinden (İngiltere dışında) döviz ku­runun yükselmesi ulusal paranın
değerlenme­si, düşmesi ise ulusal paranın değer kaybetme­si demektir.

Görüldüğü gibi her
paranın diğer paralar karşısında bir kurunun olması gerekir. İki pa­ra arasında
doğrudan doğruya uygulanan ku­ra düz kur (direk kotasyon) denir. Uygulama­da
bazen Türk lirasıyla önce Sterlin, sonra bu Sterlinle Fransız Frankı ve Frankla
da Dolar satın alınabilir. Bu durumda Türk Lirasıyla do­lar arasında bir kur
oluşmuş olur. Buna “Çap­raz Kur” denir.

Aslında düz ve çapraz
kurlar arasında her­hangi bir farkın oluşmaması gerekir. Ancak bazı ülkelerin
uyguladıkları döviz kontrolleri ve katlı kur sistemleri nedeniyle düz ve çapraz
kurlar arasında fark oluşmaktadır.

A. Satın Alma Gücü
Paritesi (ppp): İki ayrı ülkenin kağıt paralan arasındaki parkeyi belir­lemek
için bunların satın alma güçlerinin dik­kate alınması yolunda bir görüş vardır.
En ba­sit şekliyle satın alma gücü paritesi, ülke para­larının ne satın
alabildiklerine göre değerlen­dirilmesidir. Bunun mantığı, bir Fransız cebin­deki
Frankları Sterline çevirip İngiltere’de harcadığı takdirde, Fransa’da Frankla
satın alabileceği mallann aynısını İngiltereVe alıp alamadığıdır. Bu durumda
örneğin fiyatlar İtalya’da % 10, Almanya’da % 3, ABD’de % 5 artıyorsa, İtalyan
Lireti BAlman Markı’na karşı % 7, ABD Doları’na karşı da % 5 değer
kaybedecektir. Bu arada B.AIman Mark’» da Dolar’a karşı % 2’lik bir değer
artışı göstere­cektir. Satın alma gücü parkesinde döviz kuru­nun en Önemli
belirleyicisi iki ülke arasındaki nisbi fiyat farklılığıdır.

Satın Alma gücü
paritesi görüşünü İsveçli İk­tisatçı Gustaw Cassel öne sürmüştür. I. Dün­ya Savaşından
sonra altın standardını terkeden dünyada, paralar arasındaki paritelerin
belirlenmesi için yapılan çalışmaların en eski­sini satın alma gücü paritesi
oluşturur.

B.Aız ve Talebe Göre
Döviz Kimimin Belir­lenmesi: Yabancı paraların fiyatları da herhan­gi bir malın
fiyatı gibi arz ve talebe göre oluşur. Örneğin Türkiye ile ABD olmak üzere iki
ülkeyi ele alalım. ABD çeşitli dış ödeme ihti­yaçları İçin piyasaya Dolar
arzeder. Türkler de ABD’dekİ çeşitli Ödemelerini karşılayabil­mek İçin Dolar
talep eder. Bu durumda döviz piyasasında Dolar talebi Türk Lirası arzı de­mektir.
Çünkü dolar satın alabilmek İçin karşı­lığında Türk Lirası ödemek gerekir. Bu
du­rumda Türk Lirası talebi de Dolar arzına eşit­tir. O halde döviz piyasasını
ya Dolar arz ve ta­lebi ya da TL arz ve talebi şeklinde inceleyebi­liriz. Bİz
daha gerçekçi bir yaklaşımla açıkla­malarımızda Dolar arz ve talebini gözönünde
tutalım. Bu durumda piyasa dengesi, döviz (Dolar) arzve talep eğrilerinin
kesiştiği nokta­da gerçekleşir. Denge kuru döviz arz ve talebi­ni eşitleyen
döviz fiyatıdır.

Şekil de D eğrisi
Dolar talebini (TL. arzını) S eğrisi de Dolar arzını (TL. talebini) göster­mektedir.
Bu durumda döviz (Doların Türk parası cinsinden fiyatı döviz kuru) Pe’dir. Bir
an için döviz kurunun daha yüksek düzeye, ör­neğin P.’e yükseldiğini
varsayalım. Bu döviz kurunda denge sağlanamaz. Çünkü Türk mal­ları
ucuzlayacağğı İçin ABD’nİn ithalatı artar. Bu sırada ABD malları pahalılaşacağı
için Türkiye’nin ABD’den olan İthalatı azalır. İşte bu iki birbirine ters etki
nedeniyle Türkiye’de AP kadar bir döviz arzı fazlalığı ortaya çıkar. Bu
fazlalık Dolar fiyatı üzerinde baskı yapa­rak Doların fiyatının Pe düzeyin
inmesine ne­den olur. Benzer şekilde döviz fiyatının denge kurunun altına
düşmesi durumunda ABD Do­larına karşı Türk Lirası değer kazandığı İçin ABD Türk
mallarının pahalılaşması karşısında talebini kısar. Öte yandan ABD mallan
Türkiye açısından ucuzladığı için Türkiye’de ABD mallan tüketimi artar. Bu iki
etki karşı­sında HT miktarında Dolar talebi (döviz tale­bi) fazlası oluşur.
Bunun sonucu olarak ABD Dolarının Türk Lirası cinsinden değeri yükse­lir.

Kuşkusuz döviz arz ve
talebi sözkonusu para­ların satın alma güçlerinin etkisi altındadır, örneğin
ABD’de iç fiyatlar düşerse Dolar ta­lebi artar. Çünkü ABD dışındaki ülkeler
halkı aynı miktar kendi paralarıyla daha fazla mik­tar ABD malı satın
alabileceklerdir. Bununla birlikte ABD doları yalnızca ABD’den mal sa­tın almak
için talep edilmez. ABD’ye sermaye yatırmak ya da borç ödemek için de, ABD Do­ları
talep edilebilir. Ancak sermaye hareketini fiyat düzeyinden daha çok faiz
oranına ve yatı­rımların karlılığına bağlıdır. Dolayısıyla döviz arz ve
talebinin yalnızca paraların satın alma güçlerine bağlı olduğunu söyleyemeyiz.

C. Peşin (Spot) ve
Vadeli (Forvvard) Döviz Kum: Spot döviz kuru, alışverişle İlgili anlaş­manın
yapıldığı günkü döviz kuruna denir. Spot alışverişlerde döviz kuru anlaşmasının
ya­pıldığı günü izleyen İki iş gününü kapsar. Cu­martesi ve Pazar, İşgünü
olarak kabul edil­mez. Dövizlerin gelecekte belirlenen bir tarih­te
alışverişini öngören ve bugünden saptanan döviz kuruna vadeli (Forward) döviz
kuru de­nir. Bugünü takip eden İki iş gününden daha uzun bir süre sonra
üzerinde anlaşılan bir kur üzerinden döviz alışverişi yapılabilir. Süre he­sabında
spot tarih (ikinci iş günü) başlangıç noktası alınır ve o tarihten İtibaren
genellikle 1 ay, 2 ay, 3 ay, 6 ve 12 ay sonra saptanan ve sa­bit tutulan kur
üzerinden döviz alışverişi yapı­lır.

 

IV. Başlıca Döviz Kuru Sistemleri

 

Attın para
standardında döviz kurları parala­rın içerdikleri ya da temsil ettikleri altın
mikta­rına göre belirlenirdi. Ancak günümüzde ka­ğıt para sistemi geçerlidir.
Bunun sonucu ola­rak döviz kurları serbest piyasada arz ve talep koşullarına
göre oluşur ve değişir. Kağıt para sisteminde sabit ve esnek olmak üzere iki te­mel
döviz kuru sisteminden söz edilebilir.

 

I- Sabit Kur Sistemi

 

Dövizkurlarındakİdalgalanmaların
uluslara­rası ticaretle neden olduğu istikrarsızlıkları önlemek amacıyla
hükümetlerin döviz kurları­nı sabit tutmaya ya da belli alt ve üst sınırlar
(bant) içinde kalmasına yönelik önlemler al­maya yönelmektedir.

II. Dünya Savaşının
bitiminden 1973 yılma kadar dünyada adına “Bretton Woods” siste­mi
denilen para sistemi sabit kur (sabit ayarla­nabilir kur) sistemi çerçevesinde
işlemiştir.

Sabit kur sisteminde
döviz kurlarının istikra­rı Merkez Bankası’nın döviz piyasasına alıcı ve satıcı
olarak mü dalı el eleriyle sağlanır. Bu­nun için Merkez Bankalarının ellerinde
yeter­li miktarda altın ve yabancı döviz stokunun ol­ması gerekir. Bu stoğa
döviz ya da kambiyo is­tikrar fonu adı verilmektedir. Örneğin döviz kurları
yükselmeye başladığı zaman Merkez Bankası piyasaya döviz sürer, tersine döviz
kurları düşmeye başladığı zaman da döviz sa­tın alır. İşte bu şekilde Merkez
bankası tan-zîm alını satımları yaparak döviz kurlarını sa­bit                                                       
tutar.

 

2. Esnek Kar Sistemi

 

Bir ülke parasının
değerini tam bir serbesti içinde işleyen arz ve talep mekanizmasına bı-rakmışsa
esnek kur sistemini kabul etmiş de­mektir. Bu sistemde arzve talep şanlarına gö­re
döviz kurları her gün değişebilir. İlk bakış­ta normal olarak görülen böyle bir
durumun önemli bir sakıncası vardır. Çünkü fiyatı her hangi bir mal gibi
belirlenen şey, mal değil pa­radır. Para bizzat kendisi İçin değil er ya da geç
başka mal ve hizmetleri satın .almak İçin lalep edilir. Yabancı ülkelerdeki
malların fi­yatları değişmediği halde paraların değerleri­nin ikide bir
değişmesi aynı malın bir gün da­ha pahalıya, bir gün daha ucuza alınmasına ne­den
olur. Bu durum is. hayatında belirsizlikle­re neden olur.

İşte bu nedenle esnek
kur sisteminde de Merkez Bankaları paralarının dış değerinde aşırı
dalgalanmalar olduğunu görürse piyasa­ya müdahalede bulunurlar, örneğin Japon
Yeni önemli ölçüde ABD Doları karşısında değer kazanıyorsa, Japon Merkez
Bankası dö­viz piyasasında Yenle ABD Doları satın ala­rak Yenin bollaşmasına.
Doların kıtlaşmasına çaba gösterir. Böylece Yen-‘in gösterdiği de­ğer artışını
frenlemeye çalışır. Esnek kur siste­minin günümüzde dünyada gözlenen bu türü­ne
“gözetimli” dalgalanma ya da “kirli” (dİrty floaıing)
dalgalanma sistemi denilmektedir.

 

3- Döviz Koııtro/ü

 

Döviz kontrolü esas
itibariyle maksimum bir etkinlikle ve bağımsız bir şekilde milli ekono­mi
politikası izlemek için milli ekonomiyi dı­şardan tecrit etmek arzusundan
doğar.

Döviz kontrolü esas
olarak döviz gelirleri­nin belli bir fonda toplanması ve döviz tahsis­lerinin
gene bu fondan, kamu otoritelerinin kararlarına göre yapılması demektir.
Böylece döviz arz ve talebinin kontrol edilerek döviz kurunun sabit bir düzeyde
tutulması imkân da­hiline girmektedir. Bir diğer ifadeyle, bu sis­temde döviz
kurları, talebin arzdan fazla olma­sına izin verilmediği için istikrarlı bir
seviyede tutulabilmektedir.

Döviz kontrolü
sisteminde, artık döviz alış ve satısjarındaki serbestlik tamamen kaldırıl­mıştır.
Her ekonomik birim elde ettiği dövizle­ri belli bir süre içinde merkez
bankasına ya da yetkili kılınan bir bankaya satmak zorundadır. Bu zorunluluğa
uymayanlara ağır ceza verilir. Döviz satışları da hükümetin iznine bağlıdır.
Kamu otoriteleri gerek miktar, gerekse kulla­nılacağı yerler İtibariyle döviz
taleplerini kon­trol eder ve tahsisleri ona göre yapar. Böylece ülke döviz
kontrol rejimini benimsemekle pa­rasının konvertibilitesinden vazgeçmekte ve
yoğun bürokrasiye katlanmak zorunda kal­maktadır.

Döviz kontrolü
uygulamada basit bir İzin şeklinden bir hayli karışık ve kapsamlı şekille­rine
kadar uygulanabilir. Örneğin katlı kur sistemi gibi. Katlı kur sisteminde bir
dövizin bir­den çok fiyatı vardır.

İlker PARASTZ Bk.
Finansal Piyasalar; Para.