Sosyoloji

Douwe Draaisma – Düş Dokumacısı

Douwe
Draaisma – Düş Dokumacısı

Yazar, Hollanda’da Groningen
Üniversitesi’nde öğretim üyesi (Psikoloji tarihi profesörü).

Ressam bir arkadaşı yazardan körlerin
düşleri hakkında bilinenleri araştırmasını istiyor. Draaisma konuyla ilgili
literatürü inceliyor. Araştırma alanını körlerle sınırlı tutmayıp genel olarak
düşler hakkında yapılan araştırmaları, elde edilen bilgileri derliyor. Düş
dokumacısı işte böyle bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkmış bir kitap.

Düşlerle ilgili kitapların büyük bölümü
düşlerin yorumlanmasına dairdir.

Nörolog ve fizyologların düşler hakkında
yazdıkları ise daha çok uyku hakkındadır. Düş Dokumacısı’nın ilk bölümünde de
uykunun ve düşlerin sinirsel yapısından –dokuma tezgâhından- söz ediliyor.

Düşer hakkındaki bilimsel literatürün büyük
bölümü uyku halindeyken beyindeki sinir hücrelerinin hareketlerini tespit edip
bunların kaydını çıkaran elektroensefalografinin (kısaca EEG) icadından sonra
yazılmış.

Düşler öykü tekniği açısından vahim
eksiklikler gösterir. Olmadık bir yerden başlarlar -çoğunlukla rüyanın nereden
başladığını hatırlamayız bile- olmadık yerde de biterler. Akış düzensizdir,
olaylar tuhaftır.

Körlerin görsel imgeleri bulunmaz.

Görüntülerin olmayışı diğer duyulara daha
geniş bir alan açılması anlamına mı gelir?

Körlerin düşlerinde sandalyenin rengi
değil, şekli vardır.

REM uykusunda gözler fıldır fıldır oynar.

Bu hızlı göz hareketler körlerde de vardır.

Erotik düşler, cinsel arzuların ifadesi
midir?

Hollandalı psikiyatr yazar Frederik van
Eeden 1875 ila 1927 yılları arasında gördüğü düşlerin kaydını tutmuş. Bu
kayıtlar kitabın yazımında Draaisma’nın çok işine yaradı; hemen bütün
bölümlerde Eeden’ın kayıtlarına atıf var.

Çıplaklık düşlerinin utanç duygusuyla
ilişkisi nedir?

Draaisma yaygın olarak görülen uçmak, sınav
ve çıplaklık düşlerini ayrı bölümlerde inceliyor. Her bölümde bu düşlere neden
olabilecek psikolojik ve fizyolojik faktörleri belirlemeye çalışıyor. Ancak
bunu yaparken net bir tanımlama yapmaya çalışmıyor. Zira yazarın da belirttiği
gibi düşlerde gördüklerimiz daha çok birer semboldürler ve bu sembollerin
standart bir alfabesi yoktur. Aynı nesne farklı kişilerin rüyasında farklı
anlamları işaret ediyor olabilir. Dolayısıyla düşlerde görülen olayların ve
nesnelerin ne anlama geldiğini açıklamaya çalışmıyor. Kitabın daha çok düşlerin
nedenleri üzerinde duruyor.

Kâhinler ve onların gelecekte olacakları
önceden bildiklerini iddia ettikleri düşler kitapta ayrı bir bölümde ele
alınıyor. Aynı bölümün içinde berrak düş adını verdiği bir diğer kategoriye yer
veriyor: düşteyken düşte olduğunun bilincinde olmaya berrak düş diyor Draaisma.

Sebebiyle sonlanan bir düş…

1

Düş
Dokumacısı

1932 yılı Nobel Ödülü sahibi, nörofizyolog
Charles Sherrington, Man on his Nature adlı kitabında beyin ve omurilikte
uykudan uyanırkenki faaliyeti, büyük bir ışıklı noktacıklar kitlesinin hatlar
ve kavşaklar boyunca hızlı ve ritmik bir şekilde hareket etmeye başlaması
olarak hayal etmelerini ister okurlarından.

Ona göre, beyin kitlesi hızla, içinde çakan
milyonlarca mekiğin değişken örüntüler dokuduğu muhteşem bir dokuma tezgâhına
dönüşür. Sherrington’ın iddiasına göre uyanıkken ışıltılar saçan bu dokuma
tezgâhı uykudayken karanlığa gömülüyordu. Sherrington bu noktada yanıldı: 1953
yılında yapılan EEG testleri beyindeki dokuma tezgâhının biz uykudayken de
çalışmaya devam ettiğini ortaya koydu. Chicago Üniversitesi’nden Eugene
Aserinsky, EEG kayıtlarıyla uykudaki beynin gece boyunca dört-beş defa aniden
aktifleştiğini keşfetti. (s. 21)

Freud’un düş kuramına göre düşler serbest
çağrışımdan ortaya çıkar.

Çocukların düşleri çoğunlukla basit ve
saklanmamış dilekleri, arzuları ifade eder.

Düş özellikle görsel bir etkinliktir; düş
çalışması da bu yüzden metaforları, benzerlikleri, simgeleri, analojileri
kullanır.

Düş aslında uykunun bekçisidir (ya da tam
tersi uyku düşlerin bekçisidir).

EEG, uyku süreçlerini beş evreye ayırır.
Birinci evrede insan uykuya henüz dalmıştır ve bu evrede beyin dalgaları uyanık
beyindeki gibidir.

Uykunun ilk dakikalarında ikinci evreye
geçilir, beyin dalgaları yavaşlar.

On dakika kadar sonra daha yavaş dalgalar
belirir.

Yavaş dalgaların bütün beyinde görüldüğü
süreç dördüncü evre olarak tanımlanır.

Üçüncü ve dördüncü evre derin uyku olarak
tanımlanıyor.

Derin uykuda geçirilen yarım saatin sonunda
geri dönüş başlar: önce üç sonra iki ve tekrar birinci evreye geçilir. Tekrar
birinci evreye geçildikten sonra uyanma gerçekleşmez, bu kez REM uykusu başlar.
Uykunun beşinci evresi olan REM uykusunda beyin dalgaları uyanık insandakinden
çok da farklı değildir.

REM uykusu düşlerin giriş kapısıdır.

Bu beş evre toplam bir buçuk saat süren bir
uyku döngüsü oluştururlar. (s. 37)

Otistiklerin düşlerinin yüzde 41’inde başka
kişiler bulunmuyor; düşlerinin yüzde 65’inde hiçbir sosyal etkileşim
gerçekleşmiyor.

Düşün ilk adımı, beyin sapında bulunan,
omurilikle beyni birleştiren ponsta atılır (Latincesi “köprü” anlamındadır).

Aktivasyon dalgaları talamusun bir bölümünü
geçerek oksipal loblarındaki görme bölgelerine ulaşır.

Beynin frontal bölümü düzensiz akın eden
görüntü ve anılara maruz kalır.

Gelen bilgiler arasında bir tutarlılık
keşfetmeye uğraşır.

Uyandığınızda aklınızda kalan bir düş, o
gece size adeta bir mesaj gönderilmiş hissini uyandırır.

2

Hareketsiz
Hareketli

(Uçma düşleri)

3

Gece
Utancı! Gece Uyancı!

(Çıplaklık düşleri)

Çıplaklık düşlerinin (karakteristiği …)
başkalarının kayıtsızlığıdır.

İnsan çıplak dahi fark edilmeyecekse ne
zaman fark edilecektir?

4

Kaldın

(Sınav düşleri)

Sınav genellikle gerçekte girilmiş bir
sınava dair olur.

5

“Aman
Mary” dedi Bay Lincoln Dalgın Dalgın, “Sadece bir düş bu”

(Kehanet düşleri)

Lincoln bir gece düşünde suikast sonucu
öldüğünü görmüş ve buradan hareketle ona kehanet gücü de atfedilir olmuş. Yazar
bu durumu, dönemin koşulları ve Lincoln’un izlediği politikalar nedeniyle,
edindiği düşmanların bilincinde olmasına bağlamayı daha akıllıca buluyor.

(Lincoln) sürekli suikasta kurban
gidebileceği gerçeğiyle yaşayan biri…

Koyunlar ve keçiler (s. 103)

6

Düş
Gördüğümüzü Bilmek

Rüyadayken bunun bir rüya olduğunun
farkında olmak, yazar bu düşleri berrak düşler başlığı atında inceliyor.

Berrak düş, düş görenin düşüne yön
verebilmesidir.

“Düş gördüğümüz düşünü gördüğümüzde
uyanmaya yakınızdır.”

Novalis

Berrak düşler genellikle uyanmaya yakın
zamanda görülüyor (şafak sökerken).

Berrak düşler daha keskin anılar bırakır.
Daha fazla ayrıntı içerirler.

Kendine kedine telkin yoluyla aynı rüyayı
kaldığı yerden görebilmek, Eeden’ın düş kayıtları arasında bunun örnekleri de
mevcutmuş (s. 120)

En iyi öneri, normal uyanma saatinden bir
saat öncesine alarmı kurmak, uyandıktan sonra yarım ila bir saat kadar yataktan
çıkıp sonra tekrar uykuya dalmayı denemektir. Bu yolla berrak düş görme
olasılığı yirmi kar artabiliyormuş (s. 123)

Ölümden sonrasına dair anlatılanlardan
kuşku duyan Gennadius’un düşünce bir adam belirir. Ona sorular sormaya başlar.
Bedenin şimdi nerede? Yatağımda diye yanıtlar Gennadius. O bedendeki gözlerin
kapalı olduğunu ve hiçbir şey görmediklerini biliyor musun? Başıyla onaylar
Gennadius. Peki, beni gördüğün gözler ne. Gennadius cevap veremez. Düşteki
adam, ölümden sonra da böyle olacak, bedendeki gözler ebediyen kapanacak ama
gene de görebilecek gözleri olacaktır.

Bu temsil Augustinus’un 415 yılında yazdığı
bir mektuptan aktarıldı (s. 128)

7

Prof.
Brücke’nin O Şahane Mavi Gözleri

Düşler ne renktir?

8

Görüntü
Dışı

(Körlerin düşleri)

Beş yaşından önce oluşmuş körlük, düşlerin
görüntüsüz olması anlamına gelir (s. 148)

Körler düşlerindeki görüntüleri anlatmayı
çok seviyorlar (bundan daha doğal ne olabilir…)

Körlerin düşlerinde (görüntü yokluğu
dışında) gözleri görenlere kıyasla önemli bir başka fark, düşlerinin
bildikleri, tanıdık çevrelerde geçmesidir. (s. 154)

9

Siz
Muhakkak Radyo Oyunundaymış Gibi Düş Görüyorsunuzdur!

Doğuştan görme engelli Vincent Bijlo ile
yapılmış bir söyleşiye yer verilmiş.

10

Dehşetli
Bir Takırtı

Düşte zaman, düşteki zaman…

İzlenimleri kaydedebilme yetisi insan
yaşlandıkça azalır, bu gerileme yaklaşık kırk yaşında başlar. Yaşlıların, hayat
uzadıkça daha çabuk geçer sözü de bunun neticesidir.

Uyarılmış düş / başlangıç ve bitiş
noktalarına sahiptir (çalar saatin düşe dâhil olması, düş uyaranı olarak çalar
saat vs.)

En uzun REM uykusu sabaha en yakın
olanıdır.

11

Gecenin
Dehşeti

(Kâbuslar hakkında)

Psikanalist Ernest Jones, gerçek bir
kâbusun üç ana özelliği var der: ölüm korkusu, göğüs kafesinde nefes alıp
vermeyi zorlaştıran bir ağırlık, baskı hissetmek ve çaresiz bir felç hissi.

Uyurgezerlik

Kalıtımsal bir yönü vardır. Tek yumurta
ikizlerinin ikisinde de uyurgezerliğin görülme olasılığı, çift yumurta
ikizlerine oranla bir buçuk kattan daha fazladır.

(Bu bilgi aynı sayfanın sonunda değerleri
değiştirilerek yeniden veriliyor!)

Tek yumurta ikizlerinin ikisinde de
uyurgezerliğin görülme olasılığı, çift yumurta ikizlerine oranla beş kattan
daha fazladır. (s. 190-191)

Pavor Nocturnus / Uyku terörü

…ani bir feryat veya korku çığlığı ile
başlar.

Gözler açık olmasına rağmen daha uyuyordur.

Uyandırmaya çalışmak uyku terörünün daha da
uzamasına neden olur.

Uyku terörü uyurgezerlikle aynı zaman
dilimini paylaşır (yavaş dalgalı uyku evresi).

12

Işıkları
Söndürebilir miyiz?

(Erotik düşler hakkında)

Uykuda periyodik süreçler

Beş denekte geceler boyunca yapılan
ölçümlerin sonucuna göre 85,4 dakikada bir denekler ereksiyon oluyorlar ve
ereksiyonlar ortalama 25,3 dakika sürüyor.

Gecede iki saat ereksiyor, tam da düş
görülen evrede – ne anlama geliyor olabilirdi bu?

Seksle ilgili fantezilerde nadiren kişinin
eşi yer alır, o hayal diyarında aldatma kuraldır.

En favori beş fantezinin kesin sırası
değişse de “tecavüz fantezisi” listeden asla inmez.

13

Gece
Kalıntıları

Düşlerin çoğunda uyandıktan sonra pek az
bir şey kalır.

Düş görmeden sorumlu beyin bölgeleri,
hormonlar, nörotransmitterler, hareket blokajı ve deblokajı, değişik türdeki
düşlerin gösterdiği EEG örüntüleri açıklığa kavuşmuştur.

Uçma düşleri ve sınav düşleri, çıplaklık
düşleri ve berrak düşler, kâbuslar ve erotik düşer, hepsi Sherrington’ın
tanımladığı tezgâhta dokunur. (s. 231)

…hepsini işaretler olarak algılamak mümkün
olsa da, hangi alfabeden geldiklerini bilmeyi çok ister insan.

(Kitabın sonunda, başladığımız yere döndük,
düşler hakkındaki bütün bilgimiz neredeyse hiçbir şey…)

De
Dromenwever

Türkçeleştiren: Türkay Yalnız

Metis Yayınları

Kasım 2015