Edebiyat

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Peyami Safa Kitap Özeti, Konusu, Karakterleri

Yazar: Peyami Safa (1899 – 1961)

Ana Fikir:
İnsan yaşamı boyunca hangi güçlüklerle karşılaşırsa karşılassın, hangi duruma düşerse düşsün asla içinda ki yaşama isteğini ve sevincini yitirmemelidir.

Konu:
Çocukluğundan beri bacağından sorunu olan ve kimseyi dinlemeyen birisinin, hayaller peşinde koşarken başından geçen olaylar.

Özet: Yazar, onbeş yaşında bacağı sakat olan, birkaç kez ameliyat geçirmiş olmasına rağmen şifa bulamamış bir çocuktur. İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde annesiyle birlikte eski bir evde oturmaktadır. Sık sık tedavi olmak amacıyla hastaneye gider, doktor ameliyat olması gerektiğini ancak ameliyattan sonra yaralı bacağının kısalacağını söyler, ama yazar gün geçtikçe kötüye giden durumunu kimseye söylemez. Kafası da iyice karışmıştır ve hem annesine üzüntüsünü belli etmemek hem de başka bir doktora muayene olmak için şehrin karşı tarafında oturan akarbaları Paşa’nın yanına gider. Paşa 60 yaşlarında, gençliğinde Fransa’da çalışmış bu yüzden onlara karşı sempati ile yaklaşan bir kişidir. Sahip olduğu köşkte karısı, kızı Nüzhet, ve hizmetliler ile birlikte yaşamaktadır. Yazar Paşa’yı her ziyarete gidişinde ona ve kızı Nüzhet’e kitap götürmektedir. Nüzhet ondokuz yaşında yazarla çocukluğundan beri arkadaş olan genç ve güzel bir kızdır. Yazarı her zaman kendine yakın bir dost olarak görmüştür. Yazar köşke gelmeden birkaç gün önce Ragıp Bey adında 35 yaşlarında bir doktor Nüzhet’i babasından istemiştir. Nüzhet ve Paşa evlenme işine pek sıcak bakmamaktadır. Ancak Nüzhet’in annesi evliliğin gerçekleşmesi için elinden geleni yapmaktadır. Çünkü, Ragıp Bey evlendikten sonra Nüzhet’i Berlin’e götürmek istemektedir. Yazar da Nüzhet gibi onunla konuşmaktan büyük zevk almaktadır. Küçüklüğünden beri Nüzhet’e beslediği arkadaşlık duyguları son zamanlarda anlam veremediği duygulara dönüşmektedir. Ragıp Bey’i öğrendikten  sonra ise bu anlam veremediği hislerin Nüzhet’e duyduğu aşk olduğunu anlar. Bir gece Nüzhet dertleşmek için gizlice yazarın odasına gelir. O gece yazar Nüzhet’e karşı hissettiklerinin karşılıksız olmadığını anlar ve aralarında bir elektriklenme olur. Bu elektriklenme gün geçtikce güçlenir ancak birgün Ragıp Bey yüzünden araları açılır. Yazar köşkü terk etmeye karar verir, ancak annesinin de köşke gelmesi nedeniyle orada kalmak zorundadır. Birgün yazar ülkenin bulunduğu durum hakkında Paşa ve Ragıp Bey ile de tartışır ve evine geri döner. Döndükten sonra hem üzüntü hem de doktorlarım uyarılarına rağmen ayağını fazla zorlaması nedeniyle daha fazla dayanamaz ve kaldırılır. Doktorların teşhisi kesindir: “Bacağının kesilmesi gerekiyor.” Yazar bacağının kesilmemesi için doktor doktor dolaşmaya başlar. Ancak bu sırada ona ızdırap veren bacağının ağrısı değil, Nüzhet’in aşkının kalbinde açtığı derin yaradır. Onu bir türlü unutamaz. Bu sırada bacağıda iyice kötüleşmiştir. Son çare aile dostu olan ve hastanede çalışan Mithat’a giderler. Mithat, yazarı çalıştığı hastanede ki operatöre götürür. Operatör, yazarın bacağını kurtarabileceğini ancak birkaç ay hastanede yatması gerektiğini söyler. Böylece yazarın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’ndaki hastane günleri başlar. Yalnız kaldığı odasında Nüzhet’i düşünmekten başka birşey yapamaz. Birgün Nüzhet’ten kart gelir; çok yakın zamanda Ragıp Bey ile evleneceği ayrıca Paşa’nın felç geçirdiği ve ölmeden önce onu görmek istediği yazmaktadır. Bu karttan sonra yazarın düşünceleri değişir. Başarılı ameliyatlar sonunda bir bacağı kısa kalmasına rağmen iyileşir. Annesi ile yeni bir hayata başlamak üzere ızdırap dolu günler geçirdiği o hastane koğuşundan taburcu olur.  

Yazar: Hastalığının kötüye gitmesi onun geleceğe karamsar bakmasına yol açmıştır. Ancak yine de o içindeki umudu hiç yitirmemiştir. En zor günlerinde bile hep o çok sevdiği Nüzhet’i düşünmüştür.
Nüzhet: Hayatta hiç zorluk görmemiş, yazardan başka yakın dostu olmayan genç bir kızdır. Kendinden yaşça büyük, hiç tanımadığı bir insanla  evlenip evlenmeme konusunda tereddüttedir. Bu tereddüt onu yazara daha da yakınlaştırmıştır. Yazar ile aralarında elektriklenmeler olduysa da en sonunda Ragıp Bey ile evlenir.
Paşa: Gençliğinde Fransa’da yaşadığı için Fransız etkisi altında kalmıştır. Evden dışarı çıkmayan, yazarın getirdiği kitapları dinlemekten zevk alan yaşlı bir adamdır.
Nüzhet’in annesi: yazara acıdığı için evinde kalmasına müsade eden, ancak yazarın kızıyla konuşmasından hoşlanmayan bir kadındır.
Yazarın annesi: yaşlı, hasta bir kadındır. Ruh halini genelde oğluna belli etmemeye çalışır. Tek isteği oğlunun iyileşmesidir.
Ragıp Bey: Nüzhet’ten onaltı yaş büyük, yazarı Paşa istediği için muayene eden, Paşa gibi Fransız hayranı olan bir doktordur.
Mithat Bey: Hastanede çalışan, yazarın yakın dostu, onun iyi olması ve bacağının kesilmemesi için en çok çalışan kişilerden birisidir. Elinden geleni yapmıştır.

İlgili Makaleler