DOĞU PSİKOLOJİSİ
Doğu psikolojisi yeni
kullanıma girmiş bir te-
rim olup psikolojide
Doğulu ve Batılı tavırların ortak bir yöntem ve çatı içerisinde bütünleştirilmesini
amaçlayan yaklaşımla şekillenmiştir. Doğu psikolojisi genellikle gerçeğe sezgisel
yoldan ve manevî temrinlerle ulaşılabileceği görüşünü yansıtır ve bu yönüyle
de gerçeğe deneysel açıdan yaklaşan Batı psikolojisinden ayrılır.
Doğu, yüzyılımızın
ikinci yarısından önce, psikiyatri tarihine yalnızca ilk ve ortaçağlarda ruh
hastalıklarının durumu başlığı altında konu oluyor ya da ruh sağlığı
hizmetlerinin geri kalmış alanlarda yürütülme güçlükleri veya kültürlere özgü
psikolojik durumlarda Do-ğu’dan söz ediliyordu. Batılı halk ve aydınlar katında
Doğu kavramı, egzotik anlamlar çağrıştırıyordu. Ancak yüzyılımızın ikinci
yarısından itibaren Doğu kavramının psikiyatri ve psikoloji çevrelerinde
çağrıştırdığı anlamlarda önemli değişiklikler oldu.
Bu değişimi sağlayan
faktörlerden en önemlisi, daha önce Çin ve Japonya dışına çıkamamış Zen
Budizm’in Batı düşüncesini de bilen bir Zen ustası olan Dr.D.T.Suzukİ
aracılığıyla Batılı düşü nü r, sanatçı ve failim adamlarına aktarılmasıdır.
Suzuki, yaptığı bu çalışmalarda özellikle Zen Budizm’in bir yaşama sanatı olduğunu
vurgulamıştır. Onun çalışmaları sayesinde Batılı bir çok aydının Zen Budizm
nez-dinde (Budizm, Hinduizm, Taoculuk gibi) Doğu dinlerine ilgileri artmış, bu
konuda bir çok popüler kitap yayınlanmıştır. Ünlü psikolog Cari Gustav Jung’un
Suzuki’nin Zen Budizm kitabına ön söz yazması. Karen Horney ve diğer bir çok
psikiyatr ve psikologun konuyla yakından ilgilenmeleri, Suzuki’nin bu
insanlarla bizzat toplantılar yapması. Zen Budizm’in takdir ve kabul görmesine
yol açmıştır. Erich Fromm, Zen Budizm’in öğretilerini daha sonra “İnsancı
Psikoloji” adını verdiği teorisinin köşe taşlarından biri yapmıştır. Doğu
dinlerine bu ilgi aydınlarla sınırlı kalmayıp özellikle gençler arasında da
sürmüş; bir çok genç Do-ğu’nun yaşama sanatını benimseyerek öğrenmeye
çalışmıştır.
Geriye doğru dönülerek
bir değerlendirme yapıldığında, Batı’daki hümanist psikoloji yaktaşımlarının,
batılı hayat tarzına karşı çıkan Beatnikler, Karşı Kültür Hareketi ve hatta
1968 Gençlik Hareketi ve Yeşiller gibi hareketlerin ortaya çıkışlarında bu
Doğu etkisi belirgin olarak görülür.
Psikoloji ve psikiyatrideki
Doğu kavramının Çağrıştırdığı anlam değişikliğine sebep olan İkinci önemli
faktör, Doğu dinlerindeki uygulamaların birer tedavi tekniği olarak kabul
edilmesine yol açan gelişmelerdir. Batıda Doğu kültürünün etkisinin
yayılmasıyla Önce Yoga, meditasyon gibi teknikler, gevşeme amacıyla kendi
kendine birçok kişi tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Bunu daha sonra
Hintli keşiş Maharishi Mahesh Yogi’nİn basitleştirilmiş ve batılılaştırılmış
bir meditasyon tekniği olan Transandantal Medİtasyon’u geliştirmesi ve
öğrencilerinin uluslararası bir topluluk kurabilecek kadar artması izlemiştir.
Bu tekniklerin etkilerinin deneysel çalışmalarla İspatlanmasının ardından
(örneğin meditasyon sırasında kas gerginliğinde, duygusal ve duyusal tepki
vermede, kalp atışlarında, kandaki laktat konsantrasyonunda azalmalar olurken
deri direnci hızla artmaktadır. Bunlar ruhsal gerginliğin kaybolmasının
işaretleridir.) Bugün psikolojik, hatta bedensel rahatsızlıkların
tedavisindeki etkileri tartışılmaya başlanmıştır. Doğu kültürünün psikolojik tedaviye
yansıdığı bir diğer alan ise cinsel işlev bozukluklarının tedavisidir. Doğu
dinlerine bağlı olan insanların cinsel yaşantı biçimleri, iyileştirici sevişme
teknikleri olarak Özellikle erken boşalma ve orgazm olamama problemlerine
karşı Önerilmektedir.
Doğu kültürünün Batı
psikolojisine etkilerinden en belirgin olanı ise son yıllarda Abra-ham
Maslow’un kurduğu kişi üstü (transperso-nal) piskoloji ekolüdür. Maslow, kısaca
Doğu bilgeliğiyle Batı bitiminin psikolojideki sentezi diye tanımlanabilecek
kişi üstü psikolojiyi, psikoanaliz, davranışçılık ve insancı psikolojiden
sonra psikolojide dördüncü güç olarak görmektedir. Bir başka deyişle, Doğu
Psikolojisi kavramı, bugün Batı’da yeni bir yaşama sanatı öğretisi, potansiyel
bir tedavi tekniği ve yeni bir psikoloji ekolünün temel bir unsuru
anlamına gelmektedir.
Kavramın özünü ise Zcn Budizm oluşturmaktadır.
Erich Fromm’a göre Zcn
Budizm, Hintlinin akılcı ve soyut düşünce biçimiyle, Çinlinin somuta ve
gerçekliğe dönük zihin yapısının bir karışımı olan aydınlanma yolu (satori)
demektir. Batı kültürü ise insanın otomatlaştiğı, kendisine ve tabiata yaban
cılaştığı bir bunalımı yaşıyor. Batı bu noktaya, Descartes’tan itibaren
insanının düşünce İle duygusunun arasını açmasıyla; duygusal yaşantıların akıl
dışı kabul edilerek reddedilmesiyle gelmiştir. Batılı İnsan, maddî alanda
birçok başarılar kazanmış, fakat bunlar kendi iç dünyasının anlamını kaybetmesi
pahasına olmuştur. Sonuç, yalnızlık, güvensizlik, anlamsızlık, korku ve
mutsuzluktur. Batı dinlerinde Tanrı (God), tabiat üstü kurtarıcı bir baba
olarak görülmektedir. İnsan gerçeğine uymayan, onun kendi yolunu izleyerek
aydınlanmasına engel olan bu din anlayışı Batı insanının sorunlarına çözüm
bulamaz.
VVİlliam Barrett’e
göre ise Batı kültürü Mu-sevİlik’İnveEski Yunan’ın eseridir. Her iki dayanağı
da ikicidir (dualist).Muscvilik’tenTan-rı’nııı insandan koparılması, Yunan’dan
ruhun maddeden koparılmasını miras olarak almıştır. Batı kültürü kendi
problemlerine çözümü kendi kültür mirası içinde arama anlayışını
bırakmalıdır.
Görüldüğü gibi hem
Fromın, hem Barrett ve onlar gibi düşünen bir çok kişi. Batı insanının mutlu
olması için Doğu’ya yönelmesi gerektiği konusunda birleşmektedirler.
Batı psikolojisi
içindeki yüzyılımızın ikinci yarısında başlayan bu Doğu etkisi ne zamana kadar
sürecek? Batılılar kimi aydınlarının önerdikleri bu yeni yaşama sanatını
öğrenip benimseyecekler mi, yoksa Doğu’nun yaşantı biçimleri Baıı’nın modern
kurumlarında uygulanan birer tedavi tekniği olarak mı kalacak? Bütün bu
sorulara verilecek cevaplar. Doğu psikolojisi kavramının gelecekte alabileceği
muhtevaları belirleyecektir.
Doğu psikolojisi ve
Doğu dinleri ile ilgili ya-yıniarda İslam dinine bakış çok farklıdır. İslam’ın
Batılı bir din olarak kabul eden görüşlere olduğu kadar, özellikle İslam
tasavvufu’nu mistisizm genel başlığı altında Doğu dinleri arasında sayan
görüşlere de rastlanabilmekte-dir. Burada İslam dini her İki bakışın hataları
içine de düşmemek için değerlendirmeden uzak tutulmuştur.
(SBA) Ekz.: Psikoloji.