Felsefe Yazıları

Doğrulama Nedir? Kavramı (Sosyoloji)

felsefe/dorulama121 DOĞRULAMA

Doğrulama özellikle deneysel yöntemde bir varsayımın sınanması sırasında yapılan işlem­lerin bütününü ifade eder. Bilinen bir önermenin doğru veya yanlış olduğunu uygulama ya da karşılaştırmalar yaparak araştırmak ve in­celemektir. Yine bir varsayımın veya bir inancın kapsadığı sonucu gözlemlenen olaylarla karşılaştırarak denetlemek, yani doğrudan doğruya gözlem yaparak kontrol etmektir. Başka bir ifadeyle doğrulama, geçerliliği ispatlanmamış bir önerme ya da bir önermeler dizisinin doğruluğunu tesbît etme işleminin bütü­nüne işaret eder. Deneysel bilimlerde bir önerme deney ve gözlemlerle denenir. Bu deneme işlemi aynı zamanda dilsel planda bir doğrulama işlemine de işaret eder. Bu durumda doğrulama terimi hem deney ve gözlem yapma işlemini, hem de bu işlemi yapan kimsenin zihninde tasarladığı bir takım işlemleri kapsar. Bu işlemler doğrulamanın dil ile ilgili yönünü meydana getirir.

Doğrulama, sözdizimi (sentaks) açısından doğrulama, anlambilim (semantik) açıdan doğrulama, felsefi açıdan doğrulama, mantıksal açıdan doğrulama gibi türlere ayrılır. Örneğin sözdİzİmi açısından bakıldığında doğrula­ma, bîr önermeyle başka bir önerme veya önermeler arasındaki mantıksal sözdizimi kurallarına göre işlem yapabilmekte iken; bilimsel (ya da deneysel) açıdan doğrulama, yukarıda geçtiği gibi deney ve gözlemler yardımıyla önermenin sınanması anlamına gelir.

Esasen pozitivistlerin, daha doğrusu “Viyana Çevresi” diye de adlandırılan mantıkçı pozitivizmin ortaya koyup geliştirdiği bir terim olan doğrulama, zamanla pozitivist felsefenin sınırlarından taşarak formel bilimler dışında kalan deneysel ve sosyal bilimlerin de temel kavramlarından birisi olmuştur. Bu görüşü savunanlara göre bir İfadenin, bir görüşün ya da bir yargının doğru kabul edilebilmesi, onun denetlenebilir, doğruluğu ispatlanabilir ya da kısaca doğrulanabilir olmasına bağlıdır. Sınama, destekleme, güçlendirme ve kanıtlama gibi terimler doğrulamanın eşanlamlıları olarak yaygm biçimde kullanılmaktadır.

Doğrulama sırasında üç temel işlem gerçekleştirilir:

a) Doğrulanmamış önerme, belirli şartlar altında doğru olduğu tesbit edilecek şeyin bir öncülü ya da bir varsayımı olarak ifade edilir;

b) Önermenin atıfta bulunduğu olguların deneysel gözlemleri yapılır ve çözümlenir,

c) Gözlemler önermenin temsil etmeyi amaçladığı gerçekliğe uygun düşüp düşmediğini ya da ne oranda uygun düştüğünü gösterecek önermeyle ilişkilidir. Çeşitli uygunluk dereceleri sözkonusudur. Uygunluğun, yani öner­meyle gerçek arasındaki uygunluğun hiç olma­dığı durumlardan tutun da, tam uygunluğa varıncaya kadar uygunluk dereceleri doğrulamayı meydana getirir. Bu şekilde kavramsallaştırılan doğrulama, istatistiksel olarak hesaplanabilir ve eldeki amaca uygun karşılık derecesi anlamına gelir. Bu basamak, başarılı bir bilimsel araştırmanın sonucu olarak görülür.

Doğrulama bilimsel yöntemin anahtar unsurlarından biridir,

a) Doğrulama yeni bir teorinin kaynağı ve yeni önermeleri halihazırdaki mevcut teorik sistemlerle bütünleştirme aracıdır. Teorik yenilik ve sistematikleştirme hem deneysel doğrulama, hem de mantıksal tümdengelim yoluyla olur;

b) Doğrulama, kendilerine “bilimsel yasa” adı verilen genel geçerliliğe sahip önermeleri ispatlama yöntemidir. “Bilimsel yasa”, basitçe önermelerin tekrar tekrar doğrulandığı ve bu nedenle de yüksek derecede önceden tahmin edici değer ve güvene sahip olduğu anlamına gelir;

c) Doğrula­ma, bilimsel bilgiyi, sınanmış ve sınanabilir teoriyi ve düzenlenmiş ilgili olguları biriktirme aracıdır. Bilimin gelişme temeli de böylece ilerler;

d) Doğrulama, önermeyi ve denetimin üzerine dayandığı sınanmış önermeler ve dü­zenlenmiş olguları sonuç olarak verir. Bu işlemler, Özgül olarak uygulanabilir bilgiyi ge­rekti kılar.

Amaç ve yöntem açısından bakıldığında ise, doğrulama şu üç temel tipe ayrılabilir:

1- Tekrarlama yoluyla doğrulama: Kaydedilen olguların doğruluğu ya da gerçekliğini kontrol etmeye yönelik bir araştırma prosedürünün tek­rarlanmasını ifade eder. Burada amaç bulguları desteklemek ya da ispatlamak suretiyle doğ­ruları kanıtlamak ve yöntemleri sınamaktır.

2 -Tutarlılık aracılığıyla doğrulama: İspatlanmış teorik sistemlerin unsurlarıyla mantıksal tutarlılıklarınıgöstermek suretiyle teorik önermele­rin doğruluğunu ya da en azından kabul edilebilirliğini tesbit etmeyi ifade eder. Bilim felsefesinde doğruluğun sınanması için İki genel ölçüye gerek vardır. Birincisi iç uygunluk, değeri dış uygunluktur. Burada şu soru sorulur: Bu teori mantıksal olarak kendi kendisiyle ve teorinin mevcut yapısıyla tutarlı mıdır?

3-Karşılıklılık (Mütekabiliyet) doğrulaması: Teorinin dış gerçekliği tanımlayıp tanımlamadığını ya da ne oranda tanımladığım belirleyecek teo­rik önermelerle deneysel gözlemleri birbirine bağlama işlemine işaret eder. Bu tip doğrulama varsayım diye alınan ve olgusal bir öndeyi İle dış gerçekliğe uygunluk deercesini kapsa­yan teorik Önermelerle başlar ve teori ile olgu, hipotezle gözlem, zihinsel işlemle bilimsel işlem arasında gidip gelerek bilimsel sürecin önemli bir parçasını oluşturur.

Doğrulaman yaklaşıma, bir başka deyişle mantıkçı pozitivizmin doğruluk anlayışına özellikle 1930’lu yıllardan başlayarak eleştiriler yöneltilmiştir. Bunların en yaygın olanlarından birisi Kari R.Ropper’in doğrulama kav­ramına yönelttiği eleştiriler ve onun yerine Önerdiği “yanlışlama” (falsificaion) terimidir. Popper’e göre bir teori hiç bir zaman nihai anlamda doğrulanamaz, ama kesin olarak yanlışlanabilir. Fakat bir bilim tarihçisi olan Thomas S.Kuhn yanlışlamanın da aslında doğrulamanın simetriği olduğunu, bu nedenle lıem doğrulamanın, hem de yanlışlamanın nihai anlamda yapılamayacağını savunmuştur. Doğrulama ilkesinin genel olarak istatistiksel bir niteliği olduğu ve “bir olgu ne kadar doğrulanırsa” bu olgunun olabilirlik derecesini yükseltir, yoksa o olgunun tüketici biçimde teori tarafından kapsandığı anlamı çıkmaz.” Terimi savunan Yeni-pozİtivistier (örneğin H.Reichenbach) çıkmıştır. Ancak bir önermenin bir bilgi olarak kabul edilebilmesi için doğrulanması gerektiğini, doğrulanamayan önermelerin ise ya totolojik ya da anlamsız olduğunu iddia eden mantıkçı pozitivizm, yukarıdaki saldırılar sonucu büyük ölçüde gerilemiş ve madem anlamlı her önermenin doğrulanışı gerekir, o halde doğrulama ilkesinin kendisini nasıl doğrulayacağız sorusuna yeterli bir cevap bulamamıştır. Ancak bilim felsefesindeki bu anlamlara rağmen kamuoyunda bir olgunun bilimsel olarak doğrulanması, o olgunun kesin olarak ispatlanması anlamına gelmeye devam etmek­tedir.

(SBA)

İlgili Makaleler