33Sosyoloji Sözlüğü

DOGMATİZM

 

DOGMATİZM

 

Latince bir kelime
olan dogma, bir din ya da felsefe doktrinine temel olan görüş, ve inanış
demektir. Kelime genellikle, sözü kesin kanıt ve senet kabul edilen bir kimse
tarafından bas­kı yoluyla kabul ettirilen, her türlü araştırma ve eleştirinin
üstünde tutulan görüş ve düşün­ce anlamında kullanılır. Dogmatizm ise, dog­macılık,
yani kendi görüş ve düşüncesini her­hangi bir kanıl ileri sürmeye gerek
duymaksı­zın kesin doğru kabul etme veya güven duydu­ğu kimseler böyle kabul
ediyor diyerek, onla­rın görüş ve öğretilerini güvenle savunma öğ­retişidir.
Başka söyleyişle bir kısım a pirori il­keleri (dogmaları) ya da değişmeyen
inanışla­rı benimseyerek insan bilgisinin kesin hakikat­lere ulaşabileceğini,
buna bağlı olarak aklın mutlak bir değeri bulunduğunu, böylece bilgi­nin ve
metafiziğin mümkün olduğunu İleri sü­ren felsefi bir anlayışın adı olmaktadır.
Kant bunu, saf aklın kendi gücünü eleştirmeksizin tuttuğu yol olarak
görmektedir. Genel anlam­da düşüncenin özgürlüğünü ve bağımsızlığım sınırlayan
ve hatta ortadan kaldıran her türlü düşünme biçimine dogmatizm adı verilir.

Bilgi teorisi
bakanından dogmatizm, henüz bilgi sorununun uyanmadığı dönemlerdeki fel­sefe
görüşünü İfade eder. Dogmatik düşünce­ye göre süjenin objeyi (öznenin nesneyi),
yani konusunu algılaması gayet doğaldır. Bu gö­rüş, insan aklına karşı, henüz
kuşku ile sarsıl­mayan bir güven besler. İnsan zihni için eşya­nın ve onun ilk
nedeninin objektif bir bilgisi­nin mümkün olduğuna her türlü düşünceden önce
veya düşünme sonunda inanan öğretidir. Dolayısıyla dogmatizm yalnızca bir
görüşe de­ğil, hangi görüş olursa olsun, ona sonsuz gü­ven besleyen her
düşünceye verilen isimdir. Bu bakımdan örneğin, akla verilen değeri büs­bütün
aşın hale getirmiş olanlara dogmatik rasyonalist, şüpheyi böyle bir şekle
sokmuş olanlara da dogmatik şüpheci denilir.

Dogmatizm’e göre
bilginin bir sorun olarak ortaya çıkmaması, onun bilginin mahiyeti hak­kında
eksik bîr anlayışı olmasındandır. Bilgi­nin bir ilişki, süje-obje ilişkisi
olduğunu görmeyen bir kimse için elbette ki süje ve obje ba­ğı da sorun
değildir. Bu anlayışa göre bilgi, herhangi bir şüpheye gerek kalmaksızın doğ­rudan
doğruya edinilmiştir.

Dogmatizm Yunan
felsefesinin başlangıç dö­neminde hemen hemen geneldir. Sokrates’-ten önceki
filozoflar genellikle insan aklının yeteneği hakkında saf bir güven
içindedirler. Bilgi’yi bir sorun olarak ilk kez sofistlerde bu­luyoruz. Bilgi
sorununu ilk kez bunlar ortaya atarlar ve bu şekilde felsefede asıl anlamıyla
dogmatizmi sonsuza kadar imkansız kılarlar. O zamanlardan sonra bütün
filozoflarda her­hangi bir şekilde bilginin eleştirisi hakkında düşüncelere
rastlarız. Kant ise dogmatizm de­yimini XVII. yüzyılın (Descartes, Leibniz,
Wolf) metafizik sistemleri hakkında kullan­mak gerektiğini söylüyordu. Ancak
Kant’ın “Saf Aklın Eleştirisi” adlı eserindeki dogma­tizm tanımı, bu
kavramın daha dar bir anlamı olduğunu gösterir: “Dogmatizm, saf aklın ken­di
gücünü eleştirmeksizin yaptığı ameliyedir” Böylece Kanl’a göre dogmatizm,
insan aklının metafizik yapıp yapmamak konusundaki yete­neğini önceden
araştırmadan metafizik yapan görüştür. Dolayısıylc yeni dönemin Kant’tan önceki
sistemleri bu anlamda dogmatizmdir. Fakat bu, o sistemlerin her türlü bilgi
teorisi düşüncesinden yoksun bulundukları ve temel olarak bilgi problemini bile
henüz hissetme­dikleri anlamına gelmez. Descartes ve Leib-niz’in bilgi teorisi
tartışmaları bunu gösterir. Onun için burada genel ve esaslı bir dogma­tizmden
değil, özel bir dogmatizmden söz edi­lebilir: Mantıkî değil, metafizik bir
dogma­tizm söz konusudur.

Yüksel KANAR

 

İlgili Makaleler