DİPLOMASİ
Millî hükümetçe
kararlaştırılan dış politikanın dışişleri, dış temsilcilikler ve diğer
teşkilat-larca yürütülmesi süreci. Genellikle dış politika ile diplomasi
birbirine karıştırılmaktadır. Hükümetlerin uluslararası planda izlemeyi kararlaştırdıkları
politikalar dış politikayı oluştururken, bu politikaların diğer devletlerin karar
vericilerine iletilmesi süreci diplomasinin konusu olmaktadır. Diplomasi,
insanlık tarihiyle beraber başlamış, ülke, devlet ve yönetim gibi yapıların
belirginleşmesi ile birlikte gelişmiştir. Çağdaş diplomasinin başlangıcı olarak
Venedik Cumhuriyeti ve Rönesans İtalya’sı gösterilir. Diplomatik ilişkiler ve
hukuku 1815 Viyana Kongresi ve 1961 BM Diplomatik ilişkiler ve Bağışıklıklar
Konferansı ile bir sisteme sokulmuştur. Diplomasinin, sessiz diplomasi,
konferans diplomasisi, doruk diplomasisi, mekik diplomasisi gibi çeşitli
türleri vardır. Diplomasi başta ülkelerin siyasî-ekono-mik yapısı, yönetim
tarzı, tarihi, coğrafyası olmak üzere çeşitli faktörlerden etkilenerek şekillenir.
Örneğin totaliter rejimlerde diplomasi esneklikten yoksun olup propagandaya
önem verilir, uzmanlaşma zemini bulmak zordur. Bir devletin diplomasi
İlişkilerini yürüten personelin tümüne “corps diplomatique” adı
verilir. Diplomaside yazılı muhabereler nota, muhtıra ve neticeler İle yapılır.
Bir ülke diplomasisinin dört temel görevi olduğu kabul edilmektedir:
1- Hedef ve amaçların eldeki imkânlara göre tayini,
2- İlişki halinde bulunulan diğer ülkelerin amaç ve
hedeflerin bilinmesi,
3- Farklı amaç ve hedeflerin bağdaştırılması,
4-Amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için en uygun
vasıtaların belirlenmesi ve realize edilmesine çalışılması.
Son zamanlarda üst
düzeyde devlet yetkililerinin doğrudan görüşmeler yapma yoluna gitmeleri,
gerektiğinde telefon diplomasisine başvurmaları, klasik diplomasinin etkisini
nispeten azaltmıştır.
İslam diplomasi
teorisi için genelde fıkıh kitaplarının siyer ve cihad bölümleri belirli bir çerçeve
çizer. İbn Teymiyye, İbn Kayyım el-Cevziyye, Mâverdi, İbn Hişam,
Nizâ-mü’1-Mülk, Merginani gibi âlimlerin eserleri diplomasi ve dış politikaya
ilişkin bölümleri de içerir. Tek ümmet anlayışını en önemli ilke kabul eden
İslam diplomasisi, diğer ülkelerle ilişkilerini bu esasa göre belirler. Bu
ilişkiler bütünü içinde, Dârü’l-İslam, Dârü’1-Harb, imamet, ehl-i zımme, ehl-i
baği gibi kavramlar Önem kazanmaktadır. Hz.Muhammed’in (s) çeşitli nedenlerle
sahabeden bazılarını komşu ülkelere elçi olarak gönderdiği bilinmektedir.
Peygamber (s)
döneminde İslam devleti ile gayri müslim devletler arasındaki ilişkiler, ra-sul
veya sefir demlen görevlilerce yürütülmüştür. O dönemdeki elçilerin esas
olarak İslam’ın yayılmasına ve diğer topluluklardan İnsanların müslüman
olmasına büyük yardımları olmuştur.
Daha sonraki çağlarda;
Osmanlı döneminde Avrupa ülkeleriyle diplomatik ilişkilerin yürütülebilmesi
için İlk daimî büyükelçilik İngiltere’de açılmış ve Yusuf Agâh Efendi 1793
yılında Londra’ya gönderilmiştir. Osmanlı diplomasisi XIX.yüzyıl başında
Tercüme Odası’nın kurulması, 1836 yılında ILMahmud devrinde Reisülküttaplık’ın
Hariciye Nazırlığına dönüştürülmesi ile daha sistemli bir çalışma düzenine ve
teşkilata kavuşmuştur. İlk Osmanlı diplomatlarının, Avrupa başkentlerinde
müşahede ettikleri farklı küttür dünyası ile İktisat ve siyaset tarzının
Osmanlı ülkesine aktarılması dolayısıyla Batılılaşma hareketlerinin hızlanmasında
önemli katkıları olmuştur.
Cumhuriyet dönemi Türk
diplomasisi, merkezde Dışişleri Bakanlığı ve yurtdışında Büyükelçilikler,
Daimî Temsilcilikler ve Konsolosluklar ile yürütülmektedir. Türk diplomasisi
ve diplomatları uluslararası sistemde ve ilişkilerde özellikle Türkiye’ye
komşu ülkeler ile olan ilişkilerde önemli bir rol oynamaktadırlar.
Ü.Taha YARDIM Bk. Dış
Politika.