33Sosyoloji Sözlüğü

DİPLOMASİ

 

DİPLOMASİ

 

Millî hükümetçe
kararlaştırılan dış politika­nın dışişleri, dış temsilcilikler ve diğer
teşkilat-larca yürütülmesi süreci. Genellikle dış politi­ka ile diplomasi
birbirine karıştırılmaktadır. Hükümetlerin uluslararası planda izlemeyi ka­rarlaştırdıkları
politikalar dış politikayı oluştu­rurken, bu politikaların diğer devletlerin ka­rar
vericilerine iletilmesi süreci diplomasinin konusu olmaktadır. Diplomasi,
insanlık tari­hiyle beraber başlamış, ülke, devlet ve yöne­tim gibi yapıların
belirginleşmesi ile birlikte gelişmiştir. Çağdaş diplomasinin başlangıcı olarak
Venedik Cumhuriyeti ve Rönesans İtal­ya’sı gösterilir. Diplomatik ilişkiler ve
hukuku 1815 Viyana Kongresi ve 1961 BM Diploma­tik ilişkiler ve Bağışıklıklar
Konferansı ile bir sisteme sokulmuştur. Diplomasinin, sessiz dip­lomasi,
konferans diplomasisi, doruk diploma­sisi, mekik diplomasisi gibi çeşitli
türleri var­dır. Diplomasi başta ülkelerin siyasî-ekono-mik yapısı, yönetim
tarzı, tarihi, coğrafyası ol­mak üzere çeşitli faktörlerden etkilenerek şe­killenir.
Örneğin totaliter rejimlerde diploma­si esneklikten yoksun olup propagandaya
önem verilir, uzmanlaşma zemini bulmak zor­dur. Bir devletin diplomasi
İlişkilerini yürüten personelin tümüne “corps diplomatique” adı
verilir. Diplomaside yazılı muhabereler nota, muhtıra ve neticeler İle yapılır.
Bir ülke diplo­masisinin dört temel görevi olduğu kabul edil­mektedir:

 1- Hedef ve amaçların eldeki imkân­lara göre tayini,

 2- İlişki halinde bulunulan di­ğer ülkelerin amaç ve
hedeflerin bilinmesi,

 3- Farklı amaç ve hedeflerin bağdaştırılması,

 4-Amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için en uygun
vasıtaların belirlenmesi ve realize edilmesine çalışılması.

Son zamanlarda üst
düzeyde devlet yetkilile­rinin doğrudan görüşmeler yapma yoluna git­meleri,
gerektiğinde telefon diplomasisine başvurmaları, klasik diplomasinin etkisini
nis­peten azaltmıştır.

İslam diplomasi
teorisi için genelde fıkıh ki­taplarının siyer ve cihad bölümleri belirli bir çerçeve
çizer. İbn Teymiyye, İbn Kayyım el-Cevziyye, Mâverdi, İbn Hişam,
Nizâ-mü’1-Mülk, Merginani gibi âlimlerin eserleri diplomasi ve dış politikaya
ilişkin bölümleri de içerir. Tek ümmet anlayışını en önemli ilke kabul eden
İslam diplomasisi, diğer ülkelerle ilişkilerini bu esasa göre belirler. Bu
ilişkiler bütünü içinde, Dârü’l-İslam, Dârü’1-Harb, imamet, ehl-i zımme, ehl-i
baği gibi kavram­lar Önem kazanmaktadır. Hz.Muhammed’in (s) çeşitli nedenlerle
sahabeden bazılarını komşu ülkelere elçi olarak gönderdiği bilin­mektedir.

Peygamber (s)
döneminde İslam devleti ile gayri müslim devletler arasındaki ilişkiler, ra-sul
veya sefir demlen görevlilerce yürütülmüş­tür. O dönemdeki elçilerin esas
olarak İs­lam’ın yayılmasına ve diğer topluluklardan İn­sanların müslüman
olmasına büyük yardımla­rı olmuştur.

Daha sonraki çağlarda;
Osmanlı döneminde Avrupa ülkeleriyle diplomatik ilişkilerin yürü­tülebilmesi
için İlk daimî büyükelçilik İngilte­re’de açılmış ve Yusuf Agâh Efendi 1793
yılın­da Londra’ya gönderilmiştir. Osmanlı diplo­masisi XIX.yüzyıl başında
Tercüme Odası’nın kurulması, 1836 yılında ILMahmud devrinde Reisülküttaplık’ın
Hariciye Nazırlığına dönüş­türülmesi ile daha sistemli bir çalışma düzeni­ne ve
teşkilata kavuşmuştur. İlk Osmanlı dip­lomatlarının, Avrupa başkentlerinde
müşahe­de ettikleri farklı küttür dünyası ile İktisat ve siyaset tarzının
Osmanlı ülkesine aktarılması dolayısıyla Batılılaşma hareketlerinin hızlan­masında
önemli katkıları olmuştur.

Cumhuriyet dönemi Türk
diplomasisi, mer­kezde Dışişleri Bakanlığı ve yurtdışında Büyü­kelçilikler,
Daimî Temsilcilikler ve Konsolos­luklar ile yürütülmektedir. Türk diplomasisi
ve diplomatları uluslararası sistemde ve ilişki­lerde özellikle Türkiye’ye
komşu ülkeler ile olan ilişkilerde önemli bir rol oynamaktadır­lar.

Ü.Taha YARDIM Bk. Dış
Politika.