Din ve Toplum

Dinin eğitim kurumuyla karşılıklı etkileşimlerini sıralayabilmek.

GENEL OLARAK EĞİTİM KURUMU VE DİN

Dinin eğitim kurumuyla karşılıklı etkileşimlerini sıralayabilmek.

Eğitim, temel kurumlardan biridir ve genel olarak bireyin yaşadığı toplumda yete­neğini, tutumlarını ve olumlu değerdeki davranış biçimlerini geliştirdiği süreçler toplamıdır. Bir başka deyişle eğitim “gayriresmî olarak evde ve genel kültür ola­rak çevrede, resmî olarak da toplumun karmaşık eğitimsel düzenlemelerinde ger­çekleştirilen sistemli bir sosyalizasyon sürecidir” (Fichter, 1990, 115).

Eğitim kurumu en azından potansiyel olarak, her toplumda vardır çünkü bire­yin topluma uyarlanması ve dolayısıyla toplumun sürekliliğinin sağlanması temel bir işlevdir. Gerçekleştiriliş biçimi toplumlara göre değişiklik arz etmiş ama varlığı ve gereği değişmemiştir. Eğitim evrensel, önemli ve zorunlu bir kurumdur.

Eğitim, bir olgu olarak daha genel ve kapsayıcı bir biçimde “ebeveyn, hoca ve ustaların, çocukları sosyal hayata hazırlamak için yaptıkları, sosyal içerikli planlı- bilinçli faaliyetler” şeklinde tanımlanabilir (Baltacıoğlu, 1939, 354). Bu tanımda eği­tim olgusunun üç temel özelliğinin altı çizilmiştir:

A-Eğiten ve eğitilen ayrımı. Yani burada bir sosyal hayata hazırlayan yetişkinler, bir de hazırlanan genç nesil vardır ve birincilerin ikinciler üzerinde bir etkisi söz ko­nusudur. Bir başka deyişle eğitim, genç neslin, yeterli olmadığı ve kendilerine, olumlu olduğu düşünülen bir etkinin yapılması gerektiği, ön görüşüne dayanır.

Bu açıdan baktığımızda eğitim olgusunu, insanlar üzerinde etkide bulunan (mesela) siyaset ve hukuk kurumlarından ayırabiliriz. Çünkü bu kurumların ikisi de insanları doğrudan eğitmezler, onları eğitilmiş sayarlar ve üzerine bir şeyler ku­rarlar. Bu kurumların bir bilgi, tutum ve davranış kazandırmaları, bunların ikincil görevleridir. Bu işler birinci derecede eğitim kurumuna aittir.

B-Eğitimin ikinci özelliği planlı ve bilinçli olmasıdır. Bu özellik, eğitimi, benzer süreçlerden ve özellikle genel anlamdaki sosyalizasyon ve kültürlemeden ayırır. Sosyal antropologlara göre kültürleme, bireyin, doğumundan ölümüne kadar, top­lumun istek ve beklentilerine uyacak şekilde, planlı-plansız, bilinçli olarak ya da olmayarak kendi kültüründen etkilenmesi ve bir değişime uğraması durumudur (Güvenç, 1984, 131). Eğitim bu sürecin planlı ve bilinçli olan kısmının adıdır. Ya­ni eğitim, kültürleme veya sosyalizasyondan, veren açısından planlı, alan açısından bilinçli iradeli olmakla ayrılır.

C-Eğitimin üçüncü özelliği “toplumsal” oluşudur. Tüm kurumlar gibi eğitim de bir toplumsal zemin üzerine oturur, onun eğilim ve beklentilerine göre işler. Öyle ki en bireysel gözüken yetişme-yetiştirme ilişkisinin gerisinde toplumsal istek ve beklentiler vardır.

İlk bakışta bireysel bir katkı gibi gözüken eğitimcilerin plan-program ve eylem­leri bir toplumsal talebe dayanır. Bütün ünlü eğitimciler, bu sosyal çizgiye denk düşmüş onu formüle ederek üzerine bir şeyler kurmaya çalışmışlardır (Baltacıoğ­lu, 1939, 355). Bu bağlamda klan, kabile, site, ulus gibi ne kadar toplum tipi varsa o kadar farklı eğitim tarzından söz edilebilir.

^SIRA SİZDE^^^J”

Eğitimin sosyalliğinin en belirgin görüntülerinden birisi onun öğrenilip aktarı­labilir ve değişebilir olmasıdır. Değişme toplum bağlantılı olarak eğitimin en önem­
li niteliklerinden birisidir. Eğitilenler bir değişime uğradıkları gibi, eğitenler de ge­ri dönüşlü olarak bir etkileşme ile değişebilmektedirler. Esasen eğitimin dayandığı değişken toplumsal temel sürece katılan herkesi etkilemektedir.

İnsanlığın başından beri var olan eğitim bütünüyle modern bir olgu değildir. Ancak eski geleneksel kültürün değişip yeniden toplumsal inşa gereği ortaya çı­kınca eğitim de bir yeni formuyla gündeme gelmiştir. Yani pek çok kurumda ol­duğu gibi, modern kültür tarafından eğitim de yeniden üretilmiştir.
Şüphesiz bireyin topluma uyarlanması öncelikle eğitim kurumunun görevidir. Ancak eğitim bir ikincil işlev olarak başka kurumların da görevleri arasında yer al- maktdır. İkincil bir eğitim görevi yapan kurumların başında din gelmektedir. Yani din kurumu, diğer hiçbir kurumda olmadığı kadarıyla eğitimle ilişkilidir.