Dinî tecrübenin üç ana tezahür sahası
Fransız din sosyoloğu G. ie Bras, dinî hayat içerisinde üç ana kesim ayırt etmektedir ki, bunlar dinî tecrübenin üç ana tezahür sahasını oluşturmaktadır. Bunlar sırasıyla:
- “Dinî birlikle ilgili” (communiel),
- “Sivil”, ve
- “Süpranatürel” kesimlerdir.
Bunlardan birincisi, yani dinî birlik alanı adı verilen kesim, dine bağlananların oluşturduğu dinî topluluk ya da cemâafi yahut ümmeti kapsamaktadır. Burada sosyologa düşen, dinî toplulukların terkibi, yapısı, hayatı ve dinamizminin incelenmesidir. İkinci kesim, dinin sivil yani profan toplum ya da topluluklarla münasebetleri alanıdır. Üçüncü kesim, görülmez âlemle ilgili olup kutsal güçlerin gözlenebilir tezahürleri, gerekli normları ve rejimlerini içine almaktadır.
Meselâ, bu çerçevede İslâmiyet ve Müslüman topluluklar konusunda bir araştırma perspektifi sunmuş bulunan Le Bras’a göre, İslâmiyet üzerine sosyolojik araştırmanın en genel bağlamda bir toplumu değil fakat üç toplumun birbirleriyle ilişkilerini ele alması gerekiyor. Buna göre, süpranatürel Alemin Sosyolojisinin, bu âlemin yapısı ve hiyerarşisini hem resmî hem de halk dindarlığı düzeyinde ele alması icap ediyor. Ayrıca organize dinî cemâatin süpranatürel âlemle ilişkilerinin incelenmesi de büyük önem taşıyor. Doğrudan doğruya Dinî Cemâatin Sosyolojisi ise, onun yapısı, morfolojisi ve inanç, pratikler ve fonksiyonlar düzeyinde hayatının ele alınması sorunlarını beraberinde getiriyor. Dinî Cemâatin Sivil Toplumla İlişkilerinin Sosyolojisi, aile, ekonomik hayat, uluslararası ilişkiler ve bunları uğradıkları değişimler gibi muhtelif konuları kapsıyor. Özellikle Islâm Sosyolojisi açısından, bu çerçevede, dinî topluluk ile sivil toplumun en azından prensip olarak özdeşleştirilmesi eğiliminin gerçekte önemli farklılaşmaları gizleyip gizlemediğini ortaya koymak büyük önem taşıyor. Le Bras’a göre, İslâmiyet üzerine bu tür bir din sosyolojisi araştırmasının yönteminin her şeyden önce tarihî olması gerekiyor. Zira, hiçbir dinî topluluk zaman ve mekândan bağımsız bir hayatiyete sahip bulunmuyor. Ayrıca aktüel toplumun gözlem, kritik ve istatistiğine yönelmek de büyük önem taşıyor.
Modern tenkitler, Le Bras’ın bu ayırımının objektif bir sosyolojik perspektifi değil de, teolojik mülâhazaları yansıttığını öne sürmekte ve bu tür bir ayırıma karşı çıkmaktadırlar.