DİN SOSYOLOJİSİNİN KISA TARİHİ
Din sosyolojisinin kurucularından birisi de E. Durkheim’in çağdaşı Alman
bilim adamı Max Weber’dir. Weber, genel olarak toplum ve ekonomi, özel
olarak da din ve ekonomi üzerindeki incelemeleriyle tanınmıştır. Onun dini
inançları, değerlendirme biçimi kendinden öncekilerden önemli farklılıklar
göstermektedir. O, din sosyolojisinin 19.yüzyılda olduğu gibi, dinin kökenini,
gelişimini araştıran bir bilim değil, dini davranışların ya da dinden kaynaklanan
sosyal davranışların bilimi olması gerektiğini söyler. Aynı şekilde dinisosyal
davranışlar incelenirken dinin yadsınması ve gelişen toplumlarda
anlamını tamamen yitiren bir olgu olarak görülmesi de söz konusu değildir.
Weber’in, din olaylarını incelediği yöntemi de öncekilerden farklıdır.
Rickert ve Dilthey’den yararlanarak “Anlayıcı Sosyoloji “ geleneğini olgunlaştırmış,
öteki sosyal olaylar gibi din olaylarını da, nedenleri ve etkileri
açısından “anlayış” yöntemiyle yorumlamıştır. Diğer yandan ona göre; deneysel
sosyal bilimler olanı araştırmalıdır, felsefenin ye da sosyal felsefenin
yaptığı gibi olması gerekeni değil. Bu nedenle, kişisel değer yargılarından
uzak durulmalı, sınırları kesin kavramlar kullanılmalı ve bilimsel açıklamalar
birden çok nedene dayandırılmalıdır. İşte Weber’in yaptığı incelemelerin ortak
özellikleri bunlardır.
Bu nedenlerle Weber, sosyolojinin olduğu kadar din sosyolojisinin de
kurucusu sayılmaktadır. Çünkü o, din sosyolojisinin felsefeden sıyrılarak objektif
ve deneysel bir dini-sosyal olaylar bilimi olarak, bağımsız ve sistematik
bir disiplin haline gelmesinde çok büyük pay sahibidir.
Weber’in din sosyolojisi ile ilgili en önemli eserleri; “Din Sosyolojisi
Hakkında Makaleler” (3 cilt) ile ona bu alanda ün kazandıran “Protestan
Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” dur.
Weber, dini inançların toplumların ekonomik hayatlarını ne yönde etkilediğini
araştırır. O, insan davranışlarının yaşadıkları toplumun varoluş konusundaki
genel anlayış çerçevesinde anlaşılır olduğunu, dini dogmaların ve
bunların yorumlarının dünya görüşünün ayrılmaz parçası olduğunu, bireyleri,
grupları ve özellikle de ekonomik davranışları anlamak için, bunları anlamak
gerektiğini kanıtlamak istemiştir. Ayrıca Weber, dini anlayışların ekonomik
davranışların gerçekten bir belirleyicisi olduğunu ve bu bakımdan toplumların
ekonomik değişimlerinin nedenlerinden biri olduğunu göstermek istemiştir.
Bu anlayıştan yola çıkarak, Protestanlıkla kapitalizm arasındaki ilişkileri
inceleyen Weber, belirli bir dünya görüşü ile (Protestanlık), belirli bir
ekonomik etkinlik (kapitalizm) biçimi arasında manevi bir ilişki olduğu
sonucuna varmıştır.
Nitekim, Protestanlık mezhebinin kurucusu M. Luther’in, J. Calvin’in ve
diğer protestan ilahiyatçıların öğretileri analiz edildiğinde bunların modern
kapitalizmin ruhunu oluşturdukları görülmektedir. Çünkü onlara göre kapitalist
ruhun çıkış noktası meslek aşkıdır, yani irrasyonel bir biçimde kendini
mesleğine adamak. Bu çeşit bir meslek anlayışının kökü dinidir. Bu anlamda
Protestanlık, işi ve çalışmayı kutsallaştırmış, dünya hayatından kaçan insan
ideali yerine, her şeyden önce kurtuluşu dünyada arayan ve akla uygun bir
hayat süren bir insan idealini taraftarlarına aşılamıştır. Demek ki; rasyonel bir
iş için, rasyonel olmayan itici güçlerin harekete geçirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, Weber’e göre dini olaylar ekonomik olaylarla karşılıklı
etkileşim içindedirler. Onlardan birini ötekinin basit bir fonksiyonu olarak
görmek ve tek taraflı bir yorumlamaya gitmek yanlıştır. Weber bu tezi ile,
Marks’ın din olaylarını tek nedene bağlama yolundaki çabalarını yetersiz bularak
reddetmektedir.
Weber, bu çalışmasından sonra, dünya dinlerinin Yahudilik, Budizm
Konfüçyanizm, Taoculuk ve Brahmanizm’in karşılaştırmalı bir sosyolojisini
yapmaya yönelir. İslamiyet üzerine gerçekleştirmeyi tasarladığı çalışmasını
tamamlayamadan ölür.
21
Görüldüğü gibi, Max Weber, dini anlayışlarla ekonomik davranışlar
arasındaki ilişkileri aydınlatmaya çalışmış olmakla din sosyolojisi kısa tarihi
içinde kendine ayrıcalıklı bir yer edinmiştir. Her ne kadar Weber’in çalışmaları
din-ekonomi ilişkileri üzerine odaklanmakla birlikte, din sosyolojisinin
diğer konularında da çalışmaları ve görüşleri bulunmakta olup, bunlar
arasında. Dini otorite tipleri, çeşitli sosyal tabaka ve çevrelerin dini tutumları,
din ve cinsiyet, sanat, siyaset ve eğitimi ilişkileri, dini cemaatler ve grupların
diğer doğal gruplarla ilişkileri konularını zikretmek mümkündür.
Diğer Sosyologlar