Edebi Şahsiyetler

Devletoğlu Yusuf Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Devletoğlu Yusuf, (ö. 828/1424’ten sonra) Daha çok Vikâyenâme adlı eseriyle tanınan divan şairi.

Hayatı hakkında bilgi yoktur. Balıke­sirli olduğu bilinmektedir. Asıl şöhretini, Arapça manzum bir fıkıh kitabını Türk­çe’ye tercüme etmekle sağlamıştır.

Anadolu sahasında Türkçe ilk manzum fıkıh kitabı olan ve Vikaye, Vikaye Ter­cümesi, Hidâye ve Vikaye Tercümesi, Manzum Fıkıh, Kitâb-ı Manzume, Kitâbü’l-Beyân, Tuhfe-i Murâdî, Murâd-nâme olarak da anılan eser daha çok Vikâyenâme adıyla meşhur olmuştur. Devletoğlu bu eseri 827’de (1423) ter­cüme etmeye başlamış ve 828’de (1424) tamamlayarak Sultan II. Murad’a sun­muştur. Kâtib Çelebi’nin tercüme tarihi olarak 867 (1462) yılını zikretmesi bir yanlışlık eseri olmalıdır. Zira, “Balıkesrî olmuş anın mevlidi / Hem sekiz yüz dahi yigirmi yedi // Hicrete târih ana er­miş iken / Hem yigirmi sekize girmiş iken // Bunu nazm etti o yıllarda hemân / Kim hakîkat maksûd oldur bîgümân” beyitleri eserin tercüme tarihini açık bir şekilde vermektedir. 6960 beyit olan eser mesnevi tarzında ve aru­zun “fâilâtün fâilâtün fâilün” kalıbıyla nazmedilmiştir. Önce besmelenin fazi­letinden bahseden kısa bir girişle tevhid ve na’t kısımları, ardından “Sebeb-i Nazm-ı Kitâb” bölümü gelmektedir. Bu bölümde şer’î hükümlerden ve kadılıkla ilgili meselelerden söz edilip eserin ma­hiyeti hakkında bilgi verilmekte, ayrıca Vikâyenâme”nin Hanefî mezhebine gö­re kaleme alındığı belirtilmektedir. Da­ha sonra da klasik fıkıh kitaplarında bu­lunan bölümlere geçilmektedir.

Halka dinî bilgi vermek, özellikle ka­dılara yardımcı olmak maksadıyla eseri­ni Türkçe ve hatırda kalabilmesi için de manzum olarak kaleme aldığını belir­ten Devletoğlu, eserin aslının da man­zum olduğunu, bundan dolayı Türkçe’­ye nazmen çevrilişinin bir kusur teşkil etmeyeceğini belirtmektedir (vr. 2b-3a). Bu ifadelerden anlaşıldığına göre Devletoğlu’nun Vikâyenâme’si, Tâcüşşena Mahmûd b.Ahmed b. Ubeydullah el-Mah-bûbînin (VI1I/XIV. yüzyıl) Viköyetü’r-rivâye îî mesa’ili’l-hidâye adlı eserin­den doğrudan yapılmış bir tercüme ol­mayıp muhtemelen bu eserden faydala­nılarak meydana getirilmiş Arapça man­zum bir eserin çevirisidir. Tercümede esas aldığı kaynağın dışında başka eser­lerden de bazı nakillerde bulunması (vr. 92a, l04a, 180b), Devletoğlu’nun tek bir kitaba bağlı kalmadığını ve eserinin sa­dece bir tercüme olmayıp aynı zaman­da yan telif bir eser özelliği taşıdığını göstermektedir.

ViAöyendme’nin nazım tekniği bakı­mından başarılı olduğu söylenemez. Bu husus biraz da işlenen konunun şiirle anlatılmaya uygun olmayışından ileri gel­mektedir. Esasen müellif kusurlarının farkındadır ve bunların Türkçe’den kay­naklandığını söylemektedir (vr. 4a). Bu­nunla birlikte Türkçe’nin “kaba ve ye­tersiz” telakki edilip eserlerini bu dille yazanların hor görüldüğü bir devirde Devletoğlu’nun Türkçe yazması onun sağ­lam bir dil şuuruna sahip bulunduğunu göstermektedir. Yer yer sohbet havası­nın hâkim olduğu Vikâyenâme rahat bir anlatıma sahiptir. Birçok fıkhî konu tasvir, tahlil ve izah edilerek hükme bağ­lanmıştır. Ses yapısı, kelime hazinesi ve gramer özellikleri bakımından Eski Ana­dolu Türkçesi döneminin ürünleri ara­sında yer alan eserin dili, o devrin dinî destanları ve didaktik eserleri gibi Arap­ça, Farsça kelime ve terkiplerle ağırlaş-tınlmamıştır ve bazı dinî terimlerin dı­şında kolaylıkla anlaşılabilecek sadelik­tedir. Şairin süs ve sanattan uzak olan ifadesi canlı, açık ve kuvvetlidir. Vikayenâme bu özellikleriyle Türk dili için zen­gin bir malzeme kaynağı teşkil eder.

Büyük boy 240 varak olan Vikâyenâme’nin pek çok kütüphanede çeşitli yaz­ma nüshaları bulunmaktadır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler