DEVALÜASYON
DEVALÜASYON
Devalüasyon, ulusal
paranın diğer ülke paralarına karşı (dış değerinin), düşürülmesine denir.
Teoride, sabit döviz kuru sisteminde dış ödemeler dengesini kendiliğinden
sağlayıcı (o-tomatik) bir uyum mekanizması mevcut bulunmayıp, dış denge (döviz
kurunun döviz arz ve talebine göre serbestçe belirlendiği esnek kur sisteminde
olduğu gibi) döviz kurundaki değişmelerle sağlanmaz. Döviz harcamalarının
döviz girdilerine oranla daha hızlı olması nedeniyle onaya çıkan dış açık
(ödemeler dengesi açığı) ülkenin uluslararası ödemelerinde kullandığı rezerv
mevcudunun azalmasına ve/veya net dış borçlanmaya (net sermaye girişine) yol
açar. Tabiatıyla dış açıkların sürekli bu yolla kapatılması mümkün değildir,
zira, bir ülkenin uluslararası rezervleri sınırsız olmayıp dış borçlanma için de
bir sınır söz konusudur. Sabit kur sisteminde dış açıklar orta ve uzun vadede
iç talebi kontrol edici politikalar, ithalat üzerine kısıtlamalar ve
Devalüasyon ile giderilmeye; çalışılır. Dış açığı kapatmak ya da azaltmak için
iç ekonomik dengeleri değiştirmenin genellikle gelir üretim, istihdam üzerinde
arzulanmayan yüksek ekonomik ve sosyal etkiler yarattığı durumlarda
devalüasyon politikası daha doğrudan ve çabuk sonuç alıcı bir yol olarak
gözükmektedir. Devalüasyonun amacı diş alıcılar için ülkenin sattığı mal ve
hizmetlerin fiyatını düşürmek yoluyla talep yaratmak, ihracatçı İçin İhraç
edeceği malın ulusal para cinsinden değerini arttırarak onu ihracata teşvik
etmek, ithalatı pahalılcındırmak yoluyla da ithal talebini azaltmaya
çalışmaktır. Liöylece devalüasyondan beklenen etki döviz girdilerini
hızlandırmak, döviz harcamalarını ise yavaşlatmaktır.
Ancak, devalüasyonun
dış açıyı azaltıcı ve kapatıcı bir etki ortaya çıkarabilmesİ için bazı
şartların mevcudiyeti gereklidir. Bu şanlar şöylece özetlenebilir:
1-lhrac
edilen mallara olan dış talep esnekliği: Devalüasyon sonucu ülkenin ihraç
mallarının fiyatları düşmekte ve bu mallara olan dış uılep ;ırıinakladır.
Ancak burada önemli olan
bu miktar artışının
hangi boyutla olduğudur. Eğer ilınıcaı fiyat düşüşünü takiben fiziki olarak
önemli oranda genişliyorsa -ki bu yabancıların ülkenin ihraç malına olan
talepleriyle ilgili bir husustur- döviz girdilerinde bir artış beklenebilir.
Eğer dış talep fiyat düşüşü sonucu yelerince uyarılmtyorsa -yani fazla esnek
değilse- o takdirde devalüasyon bir döviz girdisi artışı getirmeyeceği gibi
döviz kazançlarında bir azalma bile söz konusu olabilir. Bu açıdan dış, taleb
esnekliğinin yüksek olması devalüasyonun başarısı için önemli bir şarttır.
2- İhraç
mallan an elastikiyeti: Yeterli talep şartları mevcut olsa dahi, devalüasyonun
başarısı, sonuçta ihraç edilebilir mal ve hizmet fazlasının olup olmadığına
bağlı olacaktır. Devalüasyon sonucu ihracatçı için dışa satacağı mal fiyatları
iç piyasaya oranla yükselmektedir. Eğer bu yükselme ihraç malları üretim ve
arzında kolaylıkla bir artış meydana getirmiyorsa, devalüasyonun etkisi
nisbeten sınırlı kalacaktır. Bu açıdan ihraç malları arz elastikiyetinin
yüksek olması, fiyat artışlarının ihraç mallan üretim ve arzını uyarması
gerekmektedir.
3- Devalüasyon zamanlaması: Devalüasyonun
başarısı kritik bir biçimde “zamanlama” faktörüne bağlıdır. Dış dünya
gelirlerinin yükseldiği ve ekonomik genişlemenin ortaya çıktığı bir dönemde
devalüasyon önemli ihracat artıkları meydana getirebilir. Nitekim dünya
eko-nnınisiniıı genişleme gösterdiği, gelir ve talebin arttığı 1970 yılında
Türkiye’nin yaptığı devalüasyon önemli bir ihracat artışı ortaya çıkarmıştır.
Bu, devalüasyon için iyi bir zamanlama idi. Ancak, 1980 başında (24 Ocak 1980
kararları) yapılan devalüasyon zamanlama hataları nedeniyle etkili
olamamıştı. Zira devalüasyonun yapıldığı Ocak ayında elde ihraç edilebilir
mal fazlası stoku yeterli değildi ve tarımsal ürün sonuçlarının alınmasına da
6-7 aylık bir süre vardı. İçerdeki hızlı enflasyon başlangıçta çeşitti
nedenlerle yüksek dozda tutulan devalüasyonu kısa sürede aşındırarak etkisiz
hale gelirmiş, devalüasyondan beklenen fayda sağlanamamış, yeni devalüasyonlara ihtiyaç duyu I muştu.
4- Ülkenin ithal
maiianna olan talep esnekliği: Devalüasyonun ithal mallarının ulusal para
cinsinden fiyatlarını arttırarak, bu mallara olan talebi, dolayısıyla döviz
talebini azaltması beklenebilir. İthalatın azalıp azalmayacağı yine talep
esnekliğine bağlı olacaktır. İthalatı zorunlu mallarda bu esneklik oldukça
düşüktür. Ara matları ve yatırım malları açısından dışa bağımlılığı yüksek
olan gelişmekte olan ekonomilerde, bu ithalat kategorilerinin ithal taleb
esnekliği düşük olacak, belki sadece tüketim malı ithalatı etkilenecektir.
Zira işgücü arzı, gelişmiş ekonomilerde büyümeye üst sınır getiren bir faktör
iken, gelişen ekonomilerde bu üsl sınır enerji ve altyapı yanında ara ve
yatırım malı ithalatına -yani döviz bulunabilirliğine- bağlı olacaktır. Bu
açıdan ara ve yatırım mallarında yapılacak azalma doğrudan büyüme hızını
etkileyecektir.
Devalüasyonun ödemeler
dengesi açığını kapatıcı bir etki yaratabilmesi “Marshall-Ler-ner”
şartı olarak bilinen şartın mevcut olmasına bağlıdır. Bu şart devalüasyon yapan
ülkenin ithal mallarına olan lalep esnekliği ile o ülkenin ihraç mallarına
olan dış talep esnekliği mutlak toplamının en az bir ya da daha fazla
olmasıdır.
Adnan BÜYÜRDENİZ Bk.
Döviz; Enflasyon ve Deflasyon