Davranışçılık
Davranışçılık 1920-1960 arasında psikoloji bilimini domine etmiş önemli bir akımdır. Bu akım Darwin’in fikirlerine dayanır. 1900’lerden sonra Darwin’in evrim teorisi, psikologları, insanları anlamak için hayvanları incelemeye yöneltti. Eğer insanlar ve hakanlar benzer şekillerde evrimleştiyse o zaman insan davranışlarını anlamak için hayvanlarla çalışmak uygun bir yol olabilirdi. Bu dönemde psikologlar, hakanları gözlemleyerek öğrenme, hafıza, problem çözme ve başka akılsal süreçlerle ilgili birçok bilgi edindi (Feldman, 2010).
Aynı dönem içinde, John B. Watson, psikolojinin en önemli bilgi kaynağının gözlemlenebilen davranışlar olduğunu iddia etti. Watson’a göre, ne bilince ne de bilinçaltına odaklanmak anlamlıydı. Önemli olan, gözlemlenebilen davranışlara odaklanmaktı. Watson, en önemli sürecin öğrenme olduğunu, ve hem hayvanların hem de insanların öğrenme sonucunda çevrelerine uyum sağlayabildiklerini öne sürmüştür. B. F. Skinner da şartlanmayı çalışarak davranışçı akımın bir başka öncüsü olmuştur.