Tarihi Eserler

Damat İbrahim Paşa Külliyesi -Şehzadebaşı- Tarihçe, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Damat İbrahim Paşa Külliyesi, Nevşehirli Damad İbrahim Paşa tarafından İstanbul’da XVIII. Yüzyılın ilk yarısında yaptırılan iki ayrı külliye.

Şehzadebaşı’ndaki Külliye. Şehrin mer­kezinde Beyazıt ile Şehzadebaşı’nı bağ­layan Şehzadebaşı caddesiyle bunu di­kine kesen Dedeefendi caddesinin bir­leştiği köşede inşa edilen cami. medre­se, çeşme, sebil, kütüphane ve çarşıdan meydana gelen külliye, iki tarafından bu caddelere sınır olduğu gibi önündeki ana cadde boyunca da karşılıklı dükkân­ları sıralanıyordu. Bunların önlerinde ya­kın tarihlere gelinceye kadar sütunlara oturan kemerler olduğundan burası Direklerarası adıyla tanınmaktaydı. Külli­yeye ait yapılar, Sultan III. Ahmed’in sad­razamı Nevşehirli Damad İbrahim Paşa tarafından 1718’den 1730’a kadar sü­ren sadâreti sırasında yaptırılmıştır. Ca­minin kapısı üstündeki kitabe, burası­nın aynı zamanda medrese (dârülhadis) olduğuna atıf yapılarak 1132 (1719-20) yılında inşa edilmiş olduğunu gösterir. Şair Nedim’in divanında İbrahim Paşa Sebili için yazılmış altı beyitlik tarihte de 1132 yılı verilmiştir. İbrahim Paşa’nın külliyeye komşu olarak yaptırdığı çarşı­nın on iki beyitlik tarihinin, “Nedîmâ böy­le tahrîr eyiedi târih-i itmamın / Yapan bu çârsüyu cûd-ı İbrâhîm Pâşâ’dır” şek­lindeki son beyti 1141 (1728-29) tarihi­ni gösterir. Böylece külliyenin tamam­lanmasının uzun sürdüğü anlaşılır. Va­kıflar Genel Müdürlügü’ndeki buna dair bir vakfiye sureti de 1141 yılı Şevval ayında tanzim edilmiş olup “… eşi Fatma Suttan ile birlikte Şehzadebaşı’nda mevcut mülk arsaları üzerinde yaptırdıkları on üç hücreli medrese, bu­nun dershanesiyle kütüphanesi ve sebil, şadırvanla çeşmesinden teşekkül eden külliyeye ait…” kaydı bulunmaktadır. Fa­kat en azından cami ve medrese 1720′-de bitmiş olmalıdır ki Süâhdar Mehmed Ağa’nın belirttiğine göre 14 Receb 1132’de büyük bir törenle açı­lışları yapılmıştır. Râşid Mehmed Efendi ise bu açılışın bir gün sonra olduğunu kaydeder. 1133 yılı Cemâziyelâhirinde yazılan bir fermanda da Şehzadebaşı’nda Fat­ma Sultan ile Damad İbrahim Paşa’nın yaptırdıkları kütüphane ve dârülhadisin evkafından olan Nakşa’da (Naksos) tarla ve bağlardan bahsedilmektedir. Vakıf­lar Genel Müdürlüğü’ndeki vakfiye su­retinden anlaşıldığına göre ise Sehzadebaşı’ndaki külliyenin evkafı Aydın san­cağında iki köy, Karlı-ili’nde bir köy, Pa­şa sancağında Manastır nahiyesinde mukâtaalar. Ege adalarından Nakşa ada­sında tarla, bağ ve bahçelerdir. Bunlara ilâve olarak külliyenin önündeki cadde boyunca inşa edilen bir tarafta kırk beş, diğer tarafta otuz yedi dükkânın geliri de buraya tahsis edilmiştir.

Münir Aktepe tarafından yayımlanan vakfiye özetine göre külliyede şu gö­revliler hizmet edecekti: Medrese şeyhül-kurrâsı, dersiam, dört kütüphane görev­lisi, kütüphane cittçisi, yazı hocası, mes-nevihan. ferâizci, onun halifesi, mesci­din imamı, müezzini, kandilci, kayyum, buhurcu, temizlikçi, dârülhadis ve kütüp­hanenin kapıcıları, şadırvan ve avlu te­mizlikçisi, külliyenin çöpçüsü, dört sebil­ci, çeşmenin kepçe muhafızı, suyolcu, helaların temizlik ve bakımını yapacak kişi, basit tamirlere bakacak usta ile kur­şuncu, lağımcı ve taşçı. Bu çok kalabalık kadro ayrıca vakfın zenginliği hakkında fikir vermektedir.

Uzun yıllar çok perişan halde kalan cami, şadırvan ve medrese, 1959-1960 yıllarında Vakıflar İdaresi tarafından res­tore edildikten sonra bazı müessesele­re tahsis edilmiş, bu sırada revakların araları da camekânlarla kapatılmıştır.

İlgili Makaleler