Edebiyat

Dal Harfi Nedir, Okunuşu, Telaffuzu, Anlamı, Özellikleri, Ebced Değerinde Dal,

Dal () Arap alfabesinin sekizinci harfi.

Ebced hesabında sayı değeri 4’tür. Osmanlıca ve Farsça’nın da onuncu har­fi olan dal, hemen hemen aynı niteliklerle İbrânîce, Yunanca ve Latince gibi birçok dilde bulunur. Halil b. Ahmed’e (ö. 170/786) göre mahreci “nü” denen yer olup (ağız tavanının ön tarafındaki pü­türlü kısım) aynı mahreçten çıkan tâ ve tâ ile birlikte “el-hurüfü’n-nit’iyye”yi mey­dana getirmekte ve dil ucunun buraya dokundurulması suretiyle seslendirilmektedir. Halil’in talebesi Sîvebeyhi ise (ö. 180/796) bu harflerin mahrecini ön diş­lerin dipleriyle (usülü’s-senâyâ) dil ucunun arası olarak göstermiş ve ondan son­ra kaleme alınan çeşitli eserlerde de açık­layıcı bazı unsurların ilâvesiyle daha çok bu tarif tekrar edilmiştir. Nitekim Dânî (ö. 444/ 1053) “ön dişler” ifadesine “üst ön dişler” diye açıklık kazandırmış, mah­recin üst tavana yükseltileceğine işaret ederek Halil’in ve Sîbeveyhi’nin tarifleri­ni uzlaştırmak istemiştir. Saçaklızâde ise (ö 1150/1737) aynı mahreçten çıkan ses­lerin cehr. hems, ıtbâk ve infıtâh gibi sı­fatlara (bk. harf) bağlı olarak ayrı bir özellik kazanacağı anlayışından hare­ketle üst ön dişlerin diplerini üç cüzi mahrece ayırmış, diş etlerini takip eden yeri (diş diplerinin başlangıç noktalarını) tanın, hemen ondan sonra gelen yeri da­lın, daha sonraki kısmı da (iki üst ön diş­lerin ortalan) tanın mahreci olarak kabul etmiştir.

Şiddet, cehr, istifâle ve infitâh sıfat­larını haiz olan dalın, tecvid kurallarına göre terkibinde yer alan diğer harflergibi kalkale ile okunması ge­rekmektedir. Bundan dolayı kelime or­tasında veya sonunda sakin halde bu­lunduğunda şiddet sıfat sebebiyle mah­reci tıkanan dal, cehr sıfatının gereği bir­den açılarak meydana gelen patlamalı [inficârî, plosiv) sesle okunur ve böylece kalkale yapılmış olur. Ancak misallerinde olduğu gibi kendisinden son­ra tâ harfi bulunduğunda kalkale terkedilerek idgam yapılır. Tecvide dair eserlerde, daldan sonra nun bulunması halin­de ise dalın cehr sıfa­tının ve kalkalenin belirtilmesine önem­le işaret edilmiştir.

Arapça kelimelerde aslî harf veya ta­dan bedel ol­mak üzere İki şekilde bulunan dal, olduk­ça çok kullanılan harflerden biridir. Ba­zı dilciler bu durumu belirtmek üzere, “Üç veya daha fazla harfli olup da içinde harflerinden biri veya ikisi bulunmayan kelimeler Arap­ça değildir” demişlerdir.

Bugünkü telaffuzu klasik kaynaklarda­ki tariflere uygun olan dal, Kuzey Fas’ın dağlık bölgelerinde konuşulan lehçeler­de sesli bir harften sonra geldiğinde zâ-ya dönüşebilmektedir.

Arapça ve Farsça gibi Türkçe’de de ikinci bir “d” sesi mevcut olmadığından Osmanlı alfabesinde aynen kullanılan ve yeni Türk alfabesinde de Dd, harfle­riyle karşılanan dalın, “d” benzeri sesle­rin yer aldığı Hint – Avrupa dillerinden Peştuca ve Urduca’da birer varyantı bu­lunmaktadır. Bunlar, Peştuca’da i (ddâl) ve Urduca’da S (dal) harfiyle gösterilen ve dilin yukarı doğru kıvrılarak dil ucunun alt tarafının üst ön dişlerin diş etlerine teması suretiyle çıkarılan biraz peltek “d” (postalveolar lingual) sesleridir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler