Nedir ?

Dahiliye Nezareti/Nazırlığı Nedir, Ne Demek, Tarihçesi, Hakkında Bilgi

Dahiliye Nezareti, Osmanlı Devleti’nde 1836da kurulan ve Cumhuriyet döneminde İçişleri Bakanlığı adını alan teşkilât.

Osmanlı Devleti’nde kuruluşundan iti­baren ülke içinde huzur va asayişin sağ­lanması, bunun için görevliler tayin edil­mesi devletin temel vazifelerinden biri olmuş ve bu vazife sadrazamın sorum­luluğuna bırakılmıştı. Sadrazamlar bu önemli işi Dîvân-ı Hümâyun’da ve kendi konaklarında akdettikleri divanlarda gö­rürlerdi. Dîvân-ı Hümâyun’da bu konu­da kendilerine devlet idaresinde geniş tecrübe sahibi olan vezirler yardımcı olur­lardı.

Dîvân-ı Hümâyunun önemini kaybe­derek devlet idaresinin “sadrazam ka-pısı’na {bâb-ı âlî-Babıâli) intikali üzerine “hademe-i Bâb-ı Âsafî” adını alan sadâ­ret kethüdası (kethüdâ-i sadr-ı âlî, kâhya bey), reîsülküttâb, çavuşbaşı, büyük ve küçük tezkireciler, teşrifatçı, kethüda kâtibi, mektûbî gibi doğrudan sadraza­mın yardımcısı ve maiyeti durumundaki görevliler Babıâli’de yer aldılar. Bunla­rın Babıâli’de büroları ve ikametgâhları vardı. Sadrazam adına doğrudan doğru­ya dahilî İşlere bakan sadâret kethüda­sı başlangıçta resmî sıfatı olmadığından protokolde yer almaz, ancak bütün iş­lerde sadrazamın başyardımcısı olarak çalışırdı. Kethüdanın Babıâli’deki dairesi Alay Köşkü karşısındaki büyük kapının üzerinde idi. Pek çok yardımcısı bulunan kethüda çeşitli konularla İlgilenmekle birlikte daha çok dahilî işlerle uğraşırdı. Vilâyetlere giden yazılar ve gelen yazıla­rın cevaplan burada hazırlanır, incele­nir, asılları gönderilir, suretleri İse def­terlere kaydedilirdi. Kethüda kitabetinin bugün Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde 1737-1839 tarihleri arasına ait on iki defteri, aynca 1592-1791 tarihlerine ait 2511 vesikası bulunmaktadır. Kethüda­nın maiyetinde çeşitli askerî, idarî ve ad­lî makamların Babıâli nezdindeki işle­rini takip etmek, aradaki haberleşmeyi sağlamak üzere çok sayıda görevli de çalışırdı.

II. Mahmud’un 23 Zilkade 1251 tarihli. Sadrazam Mehmed Emin Rauf Paşa”ya hitaben sâdır olan hatt-ı hümâyunu İle reîsülküttâblik Ha­riciye Nezâreti’ne, sadâret kethüdâlığı da Dahiliye (Umûr-ı Mülkiyye) Nezâreti’ne dö­nüştürüldü. 1836’da Umûr-ı Mülkiyye Nezâreti teşkil edildiğinde bu görev Pertev Mehmed Said Paşaya. 9 Receb 1253-te adı Dahiliye Nezâreti’ne çevrildiğinde bu defa Akif Paşa’ya veril­di. Bu iki nezâretin kurulma­sından sonra Osmanlı memurları Batı’-da olduğu gibi Dahiliye ve Hariciye me­murları şeklinde ikiye ayrıldı. 1839’da Dahiliye Nezâreti kaldırılarak görev ve yetkileri sadârete devredilmiş ve sadâ­ret bünyesinde kurulan Dahiliye Kalemi Kitabeti 1869 yılına kadar bu işlerin ida­resinden sorumlu olmuştur.

Belirli bir hiyerarşi içinde çalışan bu kalem 1277 (1861) tarihli bir nizamna­me ile yeniden düzenlendi. Kalem bu sı­rada serhalife, mümeyyiz-i evvel ve mümeyyiz-i sânî adıyla iki yardımcı ve dört kısma ayrılan kâtiplerden oluşmaktay­dı. Nizâmnâme ile ayrıca kalemin işleyi­şine de açıklık getirilmişti. Taşraya gi­den ve taşradan gelen bütün evrakın gel­diği ve kaydedildiği yer olan Dahiliye kâ­tibinin başkanlığında çalışan bu kalem Rumeli, Anadolu, Arabistan ve Cezayir olmak üzere dört kısma ayrılmıştı. Vilâ­yetlerden gelen yazılan sadâret müste­şarı gördükten sonra Dahiliye Kalemi’ne gönderir, burada serhalife ilgili kıs­ma havale ederek orada tarihi, numa­rası, konusu ve ekleri deftere kaydedil­dikten sonra diğer işlemlere geçilirdi. Ba­bıâli’den taşraya gidecek yazılar ise kalemde kaydedildikten sonra gönderilir­di. Cevabı geciken evrakın kalem tara­fından aylık ve yıllık listeleri yapılarak müsteşar vasıtasıyla gecikmenin sebebi sorulurdu.

Dahiliye Kalemi’nde giden-gelen def­terlerinden başka taşraya görevli ola­rak gönderilen memurlarla yapılan yazışmaların kaydedildiği ve serhalife nezdinde bulunan memurin defteri, ayrıca kaza müdürlerinden gelen yazıların kay­dedildiği müteferrik defterler bulunmak­taydı.

Keçecizâde Fuad Paşanın ölümüyle Sadrazam Âlî Paşa’nın Hariciye nazırlı­ğını da kendi uhdesine alması üzerine, sadrazamlığa ilâveten haricî ve dahilî iş­lerin hepsinin bir kişide toplanmasının ağırlığı düşünülerek 1869’da Dahiliye Ne­zâreti müstakil olarak yeniden kuruldu. Nazırlık, hazîne-i hâssa nazırlığı da uh­desinde kalmak üzere Şirvânîzade Meh­med Rüşdü Paşa’ya verildi. Sadrazam Âlî Paşa’nın bu konuya dair saraya gönder­diği 8 Zilhicce 1285 tarih­li arzında Dahiliye Nezâreti’nin ve buna ait yazı ve icraatın sadâretten ayrılma­sı. Dahiliye müsteşarlığına 15.000 ku­ruş maaşla Kenan Beyefendi’nin. Dahili­ye mektupçuluğuna 8000 kuruş maaşla Sâdık Efendi’nin tayin edilmesi. Dahiliye kitabetinin ise eski Dahiliye kâtibi Sâib Beyin üzerinde kalması padişahın onayı­na sunuluyordu. Dahilî meselelerde Rüş­dü Paşa’nın kendi başına hareket edip sarayla doğrudan irtibat kurması, sad­razama iş öğretircesine evrakın arkası­na mütalaa yazarak göndermesi, usul ve muamelât konusunda çok titiz olan Âlî Paşa’da Rüşdü Paşa’nın Dahiliye Nezâ­reti’ne intibak edemediği kanaatini uyan­dırdığından kısa süre sonra başka nezâ­rete nakledildi.

Tarihi tam belli olmamakla birlikte Da­hiliye Nezâreti’nin sadâretten ayrılarak müstakil hale geldiği 1869 dönemine ait olduğu anlaşılan bir kararnamede, bu nezâretin bütün dâhili meselelerin ida­re ve icra mercii olduğu belirtilerek baş­lıca şu hususlara yer verilmektedir: Şûrâ-yı Devlet ve Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye’den sadârete takdim edilen mazbata ve müzekkirelerin muamelâtı Dahiliye Ne­zâreti vasıtasıyla yapılır. İstanbul ile bü­tün diğer vilâyetlerin zabıta işleri konu­sunda zabtiye müdüriyeti Dahiliye Ne­zâreti’ne müracaat eder. Şehremaneti (belediye) Dahiliye Nezâreti’ne bağlı oldu­ğundan kendi görevleri arasında yer alan her hususta bu nezâretle irtibat halinde çalışır. Mısır, Tunus, Sırbistan ve Memleketeyn’den oluşan eyâlât-ı mümtâze dışındaki bütün vilâyetlerin valileri ve di­ğer mülkiye memurları dahilî konularda nezâretle haberleşirler. Mutasarnf ve kaymakamların, vilâyet mektupçuları ile yardımcılannın ve diğer mülkiye memur­larının seçimi valiler tarafından teklif edilip mülkiye memurlannın görevlerinin tasdiki Dahiliye Nezâreti’nce yapılacak­tır. Nezâret devletin ve milletin refahı­nın artmasına yardımcı olacak, elde et­tiği bilgileri sadâret makamına sunacak­tır. Emniyet sandıklannın idaresi ve ye­nilerinin açılması, sanayiin geliştirilme­si, ıslahhaneler, gümrükle ilgili hususlann idare ve müracaat yeri Dahiliye Nezâreti’dir. Türkçe, Ermenice, Rumca mat­buatın usulüne uygun şekilde çıkanlması, bu husustaki esaslara uyulması konulannda da Dahiliye Nezâreti yetkili­dir. Dahiliye Nezâreti, sadâret makamı­nın yanında diğer dairelerle de içişleri konulannda irtibat halinde olacak, bü­tün dahiliye memurlarının ve kalemleri­nin ahenkli çalışmasını temin edecektir.

Daha sonra belirli aralıklarla kesin­tiye uğrayan bu nezâret 1877’den İtibaren kesin olarak teşkil edilip bir­çok müdürlük ve komisyonları da bün­yesine alarak devamlı gelişme gösterdi, özellikle II. Abdülhamid döneminde hü­kümdarın merkeziyetçi anlayışı çerçe­vesinde gelişmesini sürdürdü. Öncele­ri memuriyet seviyesinde bulunan bir­çok büro, daha etkili çalışmalarını sağ­lamak için müdüriyete çevrildi. Memur­lar özenle seçildi ve aynca yeni kadro­lar sağlandı. II. Abdülhamid’in saltana­tının başlarında bu nezârete bağlanan muhacirler, matbuat ve memurlarla il­gili üç büro nezâretin İşlerini oldukça yoğunlaştırdı. Bunlardan İdare-i Muhâ-cirîn Komisyonu, 1876 Osmanlı – Rus Sa­vaşı sonrasında kitleler halinde İstan­bul’a akın edenlerin meseleleriyle İlgi­lenmek ve yerleşmelerini sağlamak üze­re kurulmuştu.

II. Abdülhamid” dönemi için matbuat idaresi ve kontrolü son derece önemliy­di. Salnâmelerdeki bilgilerden, 1877’ye kadar Hariciye Nezâreti’ne bağlı olduğu görülen matbuat idaresinin bu tarihte Dahiliye Nezâreti’ne bağlandığı, böylece idaresinin daha merkezî bir hüviyet ka­zandığı anlaşılmaktadır.

Bu devirde nezârete bağlı olarak çalı­şan üçüncü önemli büro ise memurla­rın seçimi, göreve alınması ve sicillerinin tutulması İle ilgili olarak kurulan İntihâb-ı Me’mûrîn ve Sicill-i Ahvâl Komisyonu’dur. Bu dönemde memurların se­çimi, göreve alındıktan sonraki memu­riyet değişiklikleri düzenli olarak takip edilmiştir. İlk defa 1879’da Dahiliye Nezâreti bünyesinde Sicill-i Ahvâl Komis­yonu kurulmuş, mülkî ve adlî bütün me­murların sicilleri, memuriyet değişiklik­leri defterlere işlenmiştir. 1896’da adı Me’mûrîn-i Mülkiyye Komisyonu olarak değiştirilen ve müstakil hale getirilen büro, 1908’de II. Meşrutiyet’ten sonra yeniden Sicill-i Ahvâl İdaresi adıyla Da­hiliye Nezâreti bünyesinde yer almıştır. Sicill-i Ahvâl Komisyonu 92.000 memu­riyet kaydını oldukça düzenli bir şekilde 200 defter halinde toplamıştır.

II. Abdülhamid döneminde Dahiliye Ne­zâreti, Maliye ve Hariciye kalemlerinde yetişen, daha sonra sırasıyla Mâbeyn kâ­tipliği, sadâret mektupçuluğu ve müs­teşarlığı, Şûrâ-yı Devlet üyeliği yapan, ardından Konya, Sivas ve Ankara valilik­lerinde bulunan ve 1893’te vezâret pa­yesi verilerek 1895 yılında Dahiliye nâ­zın olan Memduh Paşa’nın on üç yıl süren görevi sırasında istikrarlı bir kurum niteliği kazandı.

Ancak yönetimdeki bu istikrara kar­şılık Tanzimat döneminden itibaren ne­zâretlerin, meclislerin, dairelerin sık sık değiştirilmesi ve kaldırılıp yeniden ku­rulması uygulaması büyük ölçüde Dahi­liye Nezâreti’nde de görüldü. Nitekim salnamelerde Dahiliye Nezâreti bünye­sinde normal olarak on on iki civarında kalem olduğu halde 1294-1328 (1877-1910) yıllan arasında salnamelerde Da­hiliye Nezâreti’nde kurulup kaldınlan ve­ya isim değişikliği yapılan kalem sayısı­nın 100’den fazla olduğu görülmektedir.

Nezâretin çalışmalannın yoğunluğu ve kapsamı hakkında, II. Abdülhamid’in sal­tanatının sonuna, Cemâziyelâhir 1326-Şevval 1327 dönemine ait nezâretin uğraştığı mese­lelere dair şu örnekler zikredilebilir: Ha­fiyeliğin kaldırılması, sancak, kaza, köy statülerinde yapılan değişiklikler, birin­den diğerine geçiş, mülkiye memurları ile ilgili çok çeşitli meseleler, vilâyet ve sancaklarda muhtaç, mağdur kimse­ler hakkında alınacak tedbirler, serseri ve zanlı kimselerle ilgili konular, halkın iaşe ve ibatesi, vilâyetlerde ve merkez­de zorunlu yeni kadroların ihdası, örfî idarenin ilânı ve uzatılması, matbuat ka­nunu, matbaalar kanunu, her yıl 10 Tem­muz tarihinin bayram olması, polis me­seleleri, vilâyet kapı kethüdâlan mese­lesi, İstanbul hamalları hakkında tali­mat, müfettişliklerle ilgili kararlar, kö­le, câriye, esir ticaretinin yasaklanması hakkında irade vb.

Çok geniş Osmanlı ülkesi özellikle XIX ve XX. yüzyılda misyonerlerin, bâtıl mez­hep ve inanç mensuplannın faaliyet gös­terdiği yer olmuş, bunların denetlenme­si yine Dahiliye Nezâreti’ni en çok meş­gul eden konuların başında gelmiştir. Meselâ Amerika’da ortaya çıkan Mormon mezhebini Amerika Birleşik Devletleri’nden Albert Herman’ın Halep’te yayma faaliyetleri tesbit edilmiş ve Dahiliye Ne­zâreti’ne durum bildirilmiş, bunun üze­rine 18 Muharrem 1321’de çıkan bir irade ile bu mezhebin Os­manlı ülkesinde yayılması faaliyetleri ya­saklanmıştır.

Dahiliye Nezâreti’nin görev ve yetkile­ri İttihat ve Terakki döneminde yeniden belirlendi. 22 Muharrem 1332 tarihli Dahiliye Nezâreti teşkilâtı hakkında çıkarılan on yedi maddelik ni­zâmnâmede nezâretin kalemleri müsteşarlık ve hususi kalemden başka on bir müdüriyetten oluşmaktaydı. Burada müs­teşarın nazıra yardımcı olup ona karşı sorumlu tutulması gerektiği ve hukuk müşavirinin normal görevine ilâveten müsteşar muavinliği yapacağı belirtil­mekteydi. Hususi kalemi ise nazırın da­hilî ve haricî işlerini, özel ve mahrem ya­zışmalarını idare edecek, Haremeyn ter­cümanlığı bu kaleme bağlı olacak, nezâ­retin tercüme işlerini de bu kalem yürü­tecekti.

Diğer on bir müdüriyetin başlıca gö­revleri de nizâmnâmede şu şekilde be­lirlenmişti: Muhasebe Müdüriyeti Dahi­liye Nezâreti’nin, sadrazamlığın ve Şû­râ-yı Devletin bütçeleriyle ilgili işleri ida­re edecek; Emniyyet-i Umûmiyye Müdü­riyeti Ülkenin asayişine ait işlemlerle uğ­raşacak; polis teşkilâtı polis mekteple­rinin idaresini sağlayacaktı. Bu sonuncu müdürlüğün ayrıca bir nizamnamesi ol­duğu da belirtilmekteydi. Diğer müdür­lüklerden İdâre-i Umûmiyye-i Dâhiliyye Müdüriyeti, kanunlar ve nizamlarla Da­hiliye Nezâreti’nin diğer nezâret ve vilâ­yetlerle resmî yazışma ve haberleşme­sini temin edecek; Umûr-ı Mülkiyye-i Vı-lâyât Müdüriyeti, vilâyet bütçelerini in­celeyip bütçeden ayrılan para ile yapıla­cak işleri, vilâyet kanununda yazılı bü­tün mahallî hizmetleri ve belediyeye ait işleri kontrol edecek; Umûr-ı Aşâir ve Muhâcirîn Müdüriyeti, aşiretlerin genel ve özel durumlarını ve ihtiyaçlarını ince­leyerek yerleşmelerini sağlayacak, dışa­rıdan gelecek göçmenlerin sevk, iaşe ve iskân muameleleriyle uğraşacak, ülke içinden dışarıya göç etmek isteyenlere karşı tedbirler alacak, bu konudaki ya­zışmaları idare edecek; hukuk müşavir­liği nezârete ait kanunlar, nizamlar, ta­limatlar, lâyihalar ve emirleri toplayıp tanzim edecek, bu konudaki mütalaala­rı hazırlayıp cevap verecek ve her türlü davayı açıp takip edecek; Memurin Mü­düriyeti, mülkî dahiliye memurlarının her türlü kayıtlannın tanzimini, hal tercü­mesi dosyalannın hazırlanmasını gerçek­leştirip karıştıkları olaylan takip ede­cek, memurlar hakkındaki işlem ve ha­berleşmeyi sağlayacak; Sicill-i Ahvâl Mü­düriyeti bütün devlet memurlannın hal tercümelerinin tesbiti, karıştıkları olay­ların takibi, devlet salnamesinin tertip ve tanzimiyle ilgilenecek; Nüfus Müdüriyeti devletin nüfus muamelelerini, nezâretin bu konudaki yazışmalarını ya­pacak, nüfus sayımını ve istatistikleri düzenleyecek: Hapishaneler Müdüriyeti buraların korunmasını, idaresini, inşaat ve tamiratını gerçekleştirip hesaplarını tutacak; Evrak Müdüriyeti, gelen giden evrakı alıp gönderme ve kayıt işlerini ye­rine getirecekti.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde mev­cut belge tasnifleri arasında Dahiliye Ne-zâreti’ne ait evrak önemli bir yekûn tut­maktadır. Nitekim nezâretin hukuk ka­lemine ait 19.557, hukuk müşavirliğine ait 6304, siyasî kısma ait 66.031, şifre kalemine ait 20.640, İdâre-i Umûmiyye kısmına ait 79.685, Kalem-i Mahsûs Müdüriyeti’ne ait 28.000 olmak üzere top­lam 220.217 vesikanın bugün için dü­zenli katalogları hazırlanarak istifadeye sunulmuştur.

Osmanlı devlet salnamelerinde genel­likle Babıâli heyeti içerisinde olmak üze­re, bazan da müstakil olarak Dahiliye Nezâreti teşkilât verilmiştir. Burada ka­lemlerin tek tek isimleri, kalemlere men­sup çeşitli rütbe ve memuriyetteki gö­revlilerin adları, sahip oldukları madal­ya ve nişanlan düzenli bir şekilde göste­rilmiştir. Dahiliye Nezâreti Osmanlı Dev-leti’ni yıkılışına kadar devam etmiş. Cum­huriyet döneminde ise ismi önce Dahili­ye Vekâleti daha sonra da İçişleri Bakan­lığı olmuştur.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler