Tarihi Eserler

Cümle Kapısı Nedir, Ne Demek, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Cümle Kapısı, Büyük binaların ana girişi.

Taçkapı veya portal diye de adlandırı­lan cümle kapısı, mimarlık tarihinin çe­şitli dönemlerinde dış kütlenin en belir­gin elemanı olarak tasarlanmıştır. Âbidevî kapı düzenlemelerinin en erken ör­nekleri Eski Anadolu. Ege ve Mezopo­tamya mimarlıklarının kale, tapınak ve saraylarında görülmektedir. Bu kapılar dışarı taşan kütleler oluşturacak boyut ve biçimlerde tasarlanmışlar, ayrıca hay­van ve insan figürleriyle bezenmişlerdir. Genellikle erken çağlara ait kapı düzen­lemelerinde koruyucu bekçi simgesi ola­rak aslan heykelleri kullanılmıştır, Bâbil’in ünlü İştar Kapısı (m.ö. VI. yüzyıl), yarım yuvarlak kemerli kapı açıklığı, yan­larında dışarı taşkın dikdörtgen blokları ve sırlı çini kaplamasıyla Mezopotamya uygarlıklarının kapı düzenlemesine örnek gösterilebilir. Ortaçağ Avrupa mimarlı­ğında Gotik katedrallerin teslîsi sembo­lize eden üç yüzlü kapıları, sıra sıra dizili sivri kemerleri ve hıristiyan ikonografya-sına göre yerleştirilmiş figürlü kabart­malarıyla cümle kapısı niteliği taşırlar.

İslâm mimarlığında medhal-i reîsî, piş-tak veya serder denilen âbidevî Kapı ta­sarımı, Karahanlı yapılarında belirli bir şema ile düzenlenir ve bu şema özellik­le Türkler’in yayıldığı çeşitli bölgelerde korunur. Karahanlılar’da ana giriş kapı­sı, dışarı taşan ve beden duvarlarından yükselen bir dikdörtgen blok olarak tasarlanmıştır. Kapı aksında yayvan ke­merli bir niş bulunur. Dikdörtgen blokun ön yüzü bitkisel geometrik motiflerle ve yazı kuşaklarıyla yine dikdörtgen çer­çeve oluşturacak biçimde bezenir. Niş duvarında da tuğla bezemenin zengin düzenlemeleriyle karşılaşılır. Tim’de Arap Ata Türbesi’nin, Özkent türbelerinin ve Ribât-ı Melik Kervansarayfnın kapılan Karahanlılar döneminin başlıca Örnekle­ridir. Cümle kapısı geleneği özellikle Mâverâünnehir ve İran’da Büyük Selçuklu, Hârizmşahlar ve Timurlu mimarilerinde devam etmiştir.

Orta Asya ve İran’da karşılaşılan ge­leneksel cümle kapısı düzenlemesi Ana­dolu Türk mimarlığında yapı tipine, mal­zemeye ve dönemin üslûbuna bağlı ola­rak gelişme gösterir. Anadolu Türk mi­marlığında genellikle XII-XIV. yüzyıl ya­pılarında taçkapı terimi, Osmanlı yapıla­rında cümle kapısı terimi kullanılmak­tadır. XII ve XIII. yüzyıllarda cümle kapı­sı nişi genellikle sivri kemerlidir; bunun yanı sıra yuvarlak ve dilimli kemerli niş örnekleri de vardır. Niş ya geniş kemer­li eyvan biçiminde son bulur veya mukarnas öğeleriyle oluşturulmuş bir ya­rım kubbecikle örtülür. Yapıya basık ke­merli insan boyutunda bir kapı açıklığın­dan girilir; girişin yanlarında küçük niş­ler bulunur. En erken örneklerine Evdir Han’da (1215-1219) rastlanan yan nişler mekâna direnç kazandırdıkları için cüm­le kapısının vazgeçilmez birer elemanı olmuşlardır. Cümle kapısının ön duvar yüzü ise süsleme alanı olarak kullanıl­mıştır. Niş kemerini sivri kemerli bir be­zeme bordürü veya geometrik geçmeli bir çerçeve kuşatır. Dikdörtgen blokun yüzünde, kenarlardan içe doğru tabakalaşmış geometrik bitkisel motiflerle ve yazı kuşakiarıyla bezeli değişik enli­likte dikdörtgen çerçeveler görülür. Dik­dörtgen çerçevelerde niş kemeri ara­sında kalan üçgen alanlar rozetlerle de­ğerlendirilmiş, niş kenarları köşe sütun-larıyla geçilmiştir. Anadolu’da cümle ka­pıları ortalama 8 m. yükseklikte, 4 m. genişlikte ve 2 m. derinliktedir. XIII. yüz­yılın ikinci yarısında kapı düzenlemesi­nin kenarlarına birer minare oturtulmak suretiyle cümle kapısının etkisi daha da çoğaltılmıştır. Genel düzenlemenin dışına çıkan örnekler de vardır. Divriği Külliyesi ka­pıları (1228-1229) ve Konya İnce Minare­li Medrese (1258) kapısı özgün kapı dü­zenlemeleridir; ancak bunlar da gelenek­sel şemaya uymaktadır.

Osmanlı döneminde camilerde avlu ve son cemaat yerinin yapı programına ka­tılmasıyla cümle kapısı-yapı ilişkisinde önemli bir değişiklik olmuştur. Cümle kapısı girişteki sembolik anlamını koru­muş, ancak dış kütlenin hâkim unsuru olma niteliğini yitirmiştir. Osmanlı cüm­le kapılan XVI. yüzyıla kadar sivri kemer­li niş ve dikdörtgen çerçevelerden olu­şan şemayı tekrar ederler. Niş örtüsü mukarnas öğeleriyle biçimlenen yarım kubbedir. Örtüde mukarnas öğeleri iri-leşmiş. yeni geometrik şemalar gelişti­rilmiş ve plastik unsurlar özellikle sar­kıtların kullanımıyla arttırılmıştır. Buna karşılık ön duvar yüzündeki dikdörtgen çerçeveleme yalmlaşmış ve yazılardan, bitkisel geometrik motiflerden meyda­na gelen bordürlerin yerini silme takım­ları ve mukarnas öğeleri almıştır. Os­manlı döneminde cami giriş kapısı dı­şında avlu kuzey kapısı da cümle kapısı anlayışında düzenlenmiş, İstanbul Beya­zıt Camii’nde ise (1501-1506) bu genel­lemenin dışına çıkılarak avlunun bütün kapılan eşdeğer nitelikte biçimlenmiş­tir. XVI. yüzyılın ikinci yarısında Mimar Sinan yapılarında geleneksel şemadan ayrılma dikkati çeker. Cümle kapısı dü­zenlemesinin aslî unsuru olan niş, Rüstem Paşa Camii’nde (1561-1562) görül­düğü gibi bazı yapılarda programdan kaldırılmıştır. Barok dönemin en çarpı­cı örneğini oluşturan Nuruosmaniye Ca-mli’nin (1748-1755) kapılarında mukar­nas öğelerinin yerini barok süslemeler almıştır. XIX. yüzyıl saraylarında âbide­vî cümle kapısı anlayışı bahçe kapıların­da denenmiş ve plastik öğelerin yoğun­laştığı görkemli örnekler geliştirilmiştir (Dolmabahçe Sarayı’nın bahçe kapıları gi­bi, 1856).

Anadolu dışı İslâm mimarisinde cüm­le kapısı tasarımının en zengin örnekle­ri Şam’da Nûreddin Mâristanı (1154) ve Nûreddin Medresesi1 nin (1172), Kahire’de Sultan Hasan Medresesi’nin (1356-1362) kapılan ile Semerkant’ta Bibi Ha­nım Camii’nin (1404) 41 m. yüksekliğindeki tuğla-çini mozaik süslemeli kapı­sıdır. Örtüleri İran’da iri alçı mukarnaslarla oluşturulmuş ve çini kaplamayla bezenmiş eyvanlar cümle kapısı niteli­ğinde tasarlanmıştır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi