Nedir ?

Çorbacı Nedir, Ne Demek, Kimdir, Görevi, Hakkında Bilgi

Çorbacı. Osmanlı Devleri’nin merkez kuvvetlerinden Acemi ve Yeniçeri ocaklarının bölük veya orta kumandanlarına verilen unvan.

Çorba, yeniçerilerin her gün yedikleri yemekler arasında önemli bir yer tutar­dı. Dîvân-ı Hümâyun toplantılarının ya­pıldığı gün verilen kahvaltı çorbasının ise ayrı bir önemi vardı. Zira bu çorba­nın içilip içilmemesi yeniçerilerin devlet idaresinden memnun olup olmadıkları­nın bir göstergesiydi. Muhtemelen içtik­leri bu çorbadan dolayı Yeniçeri ve Ace­mi ocaklarının bölük kumandanlarına çorbacı denilmiştir.

Yeniçeri Ocağı’nın kul kethüdası, zağarcıbaşı, samsoncubaşı, turnacıbaşı, haseki, muhzır ağa, kethüda yeri ve baş­çavuş gibi yüksek rütbeli zabitlerine ocak ağalan, katar ağaları, sanâdîd-i Bektaşiyân, ağayân-ı Bektaşiyân denilirken çorbacı unvanı genellikle daha aşağı rüt­belerde bulunan öteki orta ve bölük kumandanlarına verilirdi. 54. ağa bölüğü­nün çorbacısına tâlimhâ neci başı, 4

2. bö­lüğün çorbacısına ise avcıbaşı denirdi.

Aslında her iki ocağın orta ve bölük kumandanlarına yayabaşı veya serpi-yâdegân, ağa bölüklerinin çorbacılarına ise bölükbaşı adı verilirdi. Kıdemli orta kumandanlarına başyayabaşı, kıdemli bölük kumandanlarına ise başbölükbaşı denirdi. Rütbece daha aşağıdaki bölük zabitlerine cemaat ortalarında oda ket­hüdası, ağa bölüklerinde ise odabaşı un­vanları verilirdi. Çorbacılığa neferlikten kademe kademe yükselerek ulaşılırdı. Terfi eden çorbacılar ocağın daha yük­sek kumandanlıklarına tayin edilirler, hatta yeniçeri ağalığına kadar yükselebilirlerdi.

Çorbacılar kumandaları altındaki orta veya bölüğün her türlü işinden sorum­luydu. Askerle doğrudan temas etmele­rinden dolayı ocağın yüksek rütbeli za­bitleri kendilerinden çekinirlerdi. Çünkü çorbacılar bir anlaşmazlık halinde yeni­çerileri isyana teşvik edebilirlerdi. Kü­çük suçların cezası bölük içinde onlar ta­rafından verilirken büyük suçlar yeniçe­ri ağasının başkanlığında toplanan ağa divanına havale edilirdi. Yardımcılarına çorbacı yamağı denilen çorbacılar bölük içindeki vazifelerinden başka dış hizmet­lerde de kullanılırlardı. Bazıları devşirme memuru veya inzibatı sağlamak için subaşı olarak istihdam edilirken bazıla­rı da İstanbul’da Yemiş İskelesi ndeki Çardak kolluğunda gümrük memurlu­ğu yapardı. Sefere atla katılan çorbacı­ların bir başka görevi de sefer sırasın­da hasta ve yaralı askerleri deve üze­rinde yapılmış mahfil gibi seyyar vasıta­larla geriye nakletmekti. Üç ayda bir ve­rilen yeniçeri ulufelerinin neferlere da­ğıtımını da yine çorbacılar sağlar, o sı­rada mevcut bulunmayan askerin ma­aşını ise saklar ve daha sonra sahibine iletirdi. Çorbacılar bölük veya ortalarında bulunmadıkları sırada kendilerine odabaşılar vekâlet ederdi.

XVII. yüzyılda İstanbul ağasının emri altındaki Acemi Ocağı çorbacılarının yev­miyesi 18 akçe civarındaydı. Acemi Ocağı çorbacılarından otuz birincisi yani sonun­cu bölüğün çorbacısı aynı zamanda oca­ğın kâtibiydi. Bu ocak çorbacılarının en eskisine başyayabaşı veya başçorbacı denirdi ve bu kişi Gelibolu Acemi Ocağı’nın ağalığını yapardı. Acemi Ocağı çorbacıları terfi ederlerse timarlı sipa­hi veya Yeniçeri Ocağı yayabaşısı olur­lardı.

Çorbacılar başlarına kemhadan yapıl­mış “çorbacı keçesi” veya “çorbacı üskü­fü” denilen altı dar üstü geniş börk gi­yerlerdi. Yayabaşı keçesi olarak da anı­lan bu serpuşun kenarları sırmalı olup üzerinde bir sorguç bulunurdu. Daha makbul olan yayabaşıların sorgucu tur­na tüyünden, bölükbaşılarınki ise balık­çıl tüyündendi. Çorbacıların başlarına giydikleri serpuşa “kalafat” da denirdi. Sırtlarına kırmızı çuhadan yapılmış cübbe. ince mintan, bacaklarına şalvar, ayak­larına da sarı mest pabuç giyerler, bel­lerine ise şal kuşak sararlardı.

Ocak nizamının bozulmasından sonra yeniçeriler arasına yabancılar karışınca bunlara da çorbacı denilmiştir. Bu un­van yakın zamanlara kadar gayri müslim zengin tüccarlarla köy muhtarlarına da verilmiştir. XVIII. yüzyıl sonlarından itibaren Bulgaristan’da ticaret ve tefe­cilik yapanlara da çorbacı denmiş, hat­ta bu kelime Bulgarca’da yüksek bir rüt­be karşılığı olarak da kullanılmıştır.

Yeniçeri Ocağının ilgası arefesindeçor­bacı tabiri yerini “orta ağasfna bırakmış, 1826’da ise tamamen tarihe karışmıştır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler