Tarih

Çocuk Düşürme/Kürtaj Hıristyanlık, Yahudilikte Diğer Dinlerde

Çocuk Düşürme. Çok eski dönemlerden itibaren çeşitli toplumlarda sık sık karşılaşılan, dinî, hu­kukî ve ahlâkî yönü üzerinde önemle du­rulan bu sosyal olgu klasik fıkıh kitap­larında ıskat-ı cenin, modern Arapça’da İchâd tabirleriyle karşılanmaktadır.

Tarih boyunca çocuklara karşı takını­lan tavır muhtelif toplumlarda farklı gö­rünümler arzetmiştir. Çocukların çeşitli vesilelerle kurban edilmesi Ken’ânîler’den Grekler’e, Hintliler’den Çinliler’e ka­dar birçok toplumda yaygın bir gelenek halini almakla birlikte genellikle dinler ana karnındaki çocuğun düşürülmesini yasaklamışlardır. Hinduizm’de çocuk dü­şürme yasaktır, böyle bir fiili işleyen ka­dın bulunduğu kastın dışına atılır. Hin­duizm’in kutsal kitaplarından Atharva-veda’ya göre çocuk düşürmekten daha büyük günah yoktur. Budizm ve Zerdüştîlik’te de çocuk düşürmek yasaktır. Bu­na karşılık eski Yunan’da aile fertlerinin sayısını sınırlandırmak için çocuk düşü­rüldüğü gibi doğan çocuklann öldürül­mesi de söz konusuydu. Aristo, sakat doğma ihtimali karşısında ceninin canlı hale gelmeden önce düşürülmesini tav­siye etmiştir.

Yahudi kutsal kitabında evlilik ve ço­ğalma emredilmiş, bu se­beple çok kadınla evlilik, kısır eşin bo­şanması ve cariyelik meşru sayılmış, do­layısıyla çocuk düşürme de yasaklanmış­tır. Ahd-i Atîk’e göre bir kimse ana kar­nındaki çocuğun düşmesine sebep olur­sa kocanın belirleyeceği bir meblağı Öde­mek mecburiyetindedir. Bu olay kadının ölümüne yol açmışsa ölüme ölümle kar­şılık verilecektir. Yahu­di tarihçisi Josephus’a göre çarpma sonucu rahimdeki çocuğunun düşmesine sebebiyet veren kimseye, biri nüfusun azalmasına karşılık olarak, diğeri de zararın telâfisi için, kadının kocasına veril­mek üzere iki kat para cezası tertip edi­lir. Yine Josephus’a göre şe­riat (Tevrat) bütün çocuklann doğması­nı emreder ve kadının çocuğunu düşür­mesini veya tohumu imha etmesini ya­saklar. Bunu yapan kadın, çocuğunun ölümüne ve aileden birinin eksilmesine sebep olduğu için canidir. Annenin ha­yatı için tehlike söz konusu olduğu tak­dirde gebeliğin ilk zamanlannda çocu­ğun düşürülmesine izin verilmekte, fa­kat cenin belli bir şekil almışsa kadının hayatını tehlikeye düşürse bile buna izin verilmemektedir. Bazı din bilginleri, bu sonuncu durumda çocuk düşürmenin meşru olduğunu kabul etmektedirler. İsrail Devleti’nin kanunlarına göre çocuk düşürmek suçtur ve hapisle cezalandı­rılır.

Evliliğin temel hedefini nesli çoğalt­mak olarak telakki etmeyen Ahd-i Cedîd’de çocuk düşürmeyi yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak Hıris­tiyanlık’ta da çocuk düşürmek büyük günah kabul edilmiştir. Hıristiyan gele­neğine göre Tanrı varlıkları belirli bir sü­re için yaratmıştır ve her hayat sahibi için fizikî ölümü mukadder kılmışsa da asıl hedef hayatın devam ettirilmesidir. Aslında ölüm insanlar arasına şeytanın arzusuyla ve günah vasıtasıyla girmiş­tir. Bu sebeple ölümü yenmeye çalışma­lıdır. Çünkü “Tanrı ölülerin değil dirile­rin Tanrı’sıdır”. Kilise ge­leneğinde İnsan hayatının önemi üzerin­de durulmuş, başlangıçtan itibaren bü­tün safhalarında korunması gerektiği vurgulanmış, bu konuda evlât katlinin yaygın olduğu Grek-Roma dünyasının âdetlerine karşı çıkılmıştır. I. yüzyılın so­nunda kaleme alınan anonim “Didache” adlı eserde, “Rahmin ürününü düşürmek suretiyle öldürmeyecek, doğmuş çocu­ğu da telef etmeyeceksin” denilmekte­dir. II. yüzyılda yaşamış Grek kilise ba­balarından Athenagoras, hıristiyanların çocuklarını düşürmek için ilâç kullanan kadınları cani kabul ettiklerini bildire­rek ana karnındakiler de dahil olmak üzere çocuk katillerini kınamaktadır. Ki­lise tarihi boyunca kilise babalan, kilise bilginleri aynı doktrini savunmuşlardır. Cenine ruhun veriliş anıyla ilgili tartışmalar bile çocuk düşürmenin gayri meş­ruluğunda bir tereddüte sebep olmamış­tır. Ortaçağ’da. cenine ilk haftalardan sonra ruh verildiği kanaati yaygın olma­sına rağmen ilk günlerdeki çocuk düşür­menin de büyük suç olduğunda şüphe edilmemiştir. I. Mayence Konsili, çocuk düşürme ile ilgili olarak daha önceki konsillerin verdiği cezaları aynen benimse­miş ve çocuğunu düşüren kadına en ağır cezayı tertip etmiştir. Gratien genelge­sinde (1140), “Hamile kaldığı çocuğu dü­şürme yoluyla telef eden canidir” denil­mektedir. St. Thomas d”Aquin, çocuk dü­şürmenin tabiat kanununa aykırı ağır bir suç olduğunu belirtmiştir. Papa XI. Pie, XII. Pie ve XXIII. Jean aynı görüşü ifade ve ilân etmişlerdir. Papa VI. Paul’ün baş­kanlık ettiği II. Vatikan Konsili de (1962-1965) şu karanyla çocuk düşürmeyi yasaklamıştır: “Hayat, hamiie kalıştan iti­baren âzami itina İle korunmalıdır. Ço­cuk düşürme ve evlât katli çok ağır suç­lardır.”

Diyanet İslam Ansiklopedisi