Kimdir

Christopher Jacob Boström kimdir? Hayatı

Christopher Jacob Boström kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1797-1866) İsveçli filozof. Tinsel bir metafizik dizgesi geliştirmiştir. 1 Ocak 1797’de Pitea’da doğdu, 22 Mart 1866’da Uppsala’da öldü. Yükseköğrenimini, Biberg’in de öğretim üyesi olduğu Uppsala Üniversitesinde bitirdi. 1828-1833 arasında bu üniversitede ahlak, din ve hukuk felsefesi okuttu. 1833-1837 arasında da Stock­holm’de saray prenslerinin öğretmeni oldu. Sonra gene Uppsala Üniversitesindeki eski görevine döndü. Yaşamının sonuna değin bu görevi sürdürdü.

Boström’ün felsefesi Platon ile Hegel arasında, Tanrı konusunda aşırılığa varmayan bir uzlaştırmaya dayanır. Leibniz, Berkelev gibi düşünürlerin Tanrı anlayışlarından ve evren görüşlerinden yararlanan bu felsefe, özdekçiliğe karşı tinselcilikle bağdaşan bir metafiziği savunur. Gerçek ile dış evren sorunları bu felsefenin temelini oluşturur. Gerçek, algılayanla algılanan arasında bir uzlaşma anlamına gelir. Kesin gerçek kesin algılamadır, algılama ise anlamadır, kavramadır. Bu nedenle algılama-anlama eylemleri özdeştir.

Dışevrende bulunan nesnelerin varlığı da anlama ya da algılama ile bağlantılıdır. Gerçek anlamda “dışevren” uzay olmadan düşünülemez. Bütün nesne­ler (varlıklar) usun içindedir, us ise, kavradığı sürece vardır. Uzayda us yoktur, bu nedenle onu anlamak, algılamak söz konusu değildir. Bir nesnenin varol­ması onu algılayan bilinçli bir varlığın bulunmasına bağlıdır. Bu durum özdek evreni için de geçerlidir. Varolmak bir başka varlığı gerektirir; varolan bir nesne ancak başka bir nesne için varolabilir.

Felsefe, konusu kişiler, kişisel varlıklar olan bir bilimdir. Kişi bir bilinç varlığıdır. Algı, tasarım, kavrayış, bilinçaltı diye adlandırılan ne varsa bu bilincin sınırları içindedir. Bilinç varlığı olan kişide bilinç dışında kalan bir nesne düşünülemez.

Tanrı salt varlıktır, kesindir, onun dışında salt, kesin bir varlığın bulunma olanağı yoktur. Tanrı sonsuzdur, yetkindir, algı gücü de sonsuzdur, bu nedenle varolmak Tanrı’da algılanmaktır. Tanrı dışın­da kalan bütün varlıklar sonludur. Varolma bakımın­dan her nesne her nesnenin içindedir. İnsan ruhu bir bütün olarak Tanrı’nın bireysel nitelik kazandırarak biçimlendirdiği diri bir düşüncedir.

Ahlakın kaynağı dindir, ereği tanrısal varlığın özüne uygun davranarak mutluluğu sağlamaktır. Bu mutluluk ancak tanrısal egemenlik altında bütünleşen, düzenlenen bir toplumda söz konusudur. Düşünen, inanan bir varlık olarak insanın görevi bu toplumu gerçekleştirmeye çalışmaktır. Toplum tanrısal özel­likler taşıyan, bireyin üstünde bir kişiliktir. Bu nedenle bireyin toplumu bir bütün olarak kavrama olanağı yoktur.

Boström bu tinsel görüşe dayanarak, kendindeki varlık ile bize görünen varlık konusunda Leibniz ve Kant’ın oluşturduğu ayrımı birleştirdi. Olayların uzay-zaman dünyası olgusaldır. Bir kişinin yaşamının uzay-zaman koşulları, algılama yeteneğinin yetersizli­ğinden dolayı, nesnelerin görünen biçimidir. Görü­nümlerin altında yatan nesneler uzay ve zamana bağlı değildir, ussal düşüncelerdir.

Boström bunları “Platon’dan ödünç alınan düşünceler” diye adlandırdı. Bu düşünceler, ona göre, doğal sayılar dizisine benzer bir dizi oluşturur. Bu dizilerdeki her bir düşünce tüm arkada kalanları algılar, ancak sonrakilerin, onların yerlerini alacak olanların, hiçbirini algılamaz.

Boström, dinle ilgili sorunların çözülmesi için Lutherci anlayışın yeterli olmadığı görüşünü savun­muş, ulus yöntemiyle ilgili konularda ise aşırı gele­nekçi bir tutum benimsemiştir.

Boström’ün düşünceleri 19.yy boyunca İsveç felsefesine egemen olmuş idealist geleneğin en yüksek aşamasıdır.

Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 19. cilt, Anadolu yayıncılık, 1984