Filozof Biyografileri

Christian August Crusius Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

CRUSIUS, Christian August (1715-1775)

Alman, filozof ve tanrıbilimci. Ontolojik kanıta karşı çıkmış, “belirleyici neden” kavramını geliştirmiştir.

10 Ocak 1715’te Saksonya’nın Leuna kasabasında doğdu. 18 Ekim 1775’te Leipzig’de öldü. Leipzig Üniversitesi’ndeki öğrenimini bitirdikten sonra, 1744’te felsefe, 1750’de tanrıbilim profesörü oldu. 1749’a kadar felsefe alanında yapıtlar veren Crusius, daha sonra çalışmalarını tanrıbilim alanında yoğunlaştırdı. Bağlı olduğu Piyetizm’den kimi konularda ayrılarak, kendi görüşlerine dayanan yeni bir okul kurdu. Bir ara, Meissen Tanrıbilim Fakültesi’nde yöneticilik yaptı. Ölümünden sonra uzun süre unutulan Crusius , Kant felsefesi üzerindeki etkileri nedeniyle yeniden gündeme getirilmiştir.

Crusius’un felsefe yaklaşımı tanrıbilim sorunlarına duyduğu ilgi nedeniyledir. Onun yaşadığı dönemde, Wolff felsefesine karşı Piyetizm’i savunan bir eğilim doğmuştu. Reform’dan sonra gelişen bu akım dine aşırı bir bağlılığı öngörüyor, toplu olarak değil de bireysel olarak tapınmaya, kendini dine vermeye dayanıyordu. Crusius, bu yeni akımı benimseyerek, onunla uyumlu bir tanrıbilim geliştirmek istemiş, bu tanrıbilimle felsefe arasında da bağ kurmayı amaçlamıştı. Wolff’un görüşlerinden yararlanmasına karşılık, öğretisini bir bütün olarak tutmamış, özellikle mantık ve bilgi alanında ona karşıt bir tutumu benimsemiştir.

Crusius, bilgi ve yöntem bilim üstüne olan görüşlerini Weg zur Gezvissheit und Zuverldssigkeit der menschlichen Erkenntnis (“İnsan Bilgisinin Kesinlik ve Güvenilirlik Yolu”) adlı yapıtında açıklamıştır. Felsefeyi, varolan nesnelerin ve us gerçeklerinin toplamı olarak görür. Wolff’un “olanaklı nesnelerin bilimi” biçimindeki tanımlamasını benimsemez. Crusius’un felsefesi temel olarak insan anlağının kısıtlılığı üzerine kurulmuştur, insan bilgisinin temelinde, insan anlağıyla sınırlı “düşünülebilirlik” (cogitabilitas) bulunur. Buna göre yanlış, insanın düşünemediği, doğru ise, yanlışlığını düşünemediğidir. Bilginin iç ve dış deneyle başladığını ve duyumlara dayandığını savunan Crusius, usun salt gerçeği kavramakta yetersiz kalacağı görüşündedir. Ayrıca felsefe, konuları ve yöntemiyle, özdeşlik ve tanıtlamaya dayanan matematikten ayrılır.