Tarih

Cezuli Kimdir, Hayatı, Eserleri

Cezûlî. El-Cazulü, Ebu Abdul­lah Muhammed b. Suleyman b. ebi Bekr al-Cazuli. (Î-1470Î), ba­basının ve büyük babasının isimlerinde ittifak bulunmamasına rağmen, tercüme-i hâlini yazanların ve tarikatine mensup olanların söyledik­lerine göre, bütün tarikat müessisleri gibi, Pey­gamber neslinden gelmiştir. Cazüli, aslen Atlas okyanusu ve Sahra Atlasları ile Ved Drâ (Dar’a’dan bozma) arasında bulunan Fas Sus Gazü­la berberî kabilesinden olup, Süs’ta doğmuştur. Memleketinde az-çok tahsil gördükten sonra, Fas şehrine  giderek, Madrasat el-saffârin’e girmiştir. Medresede ikamet etmiş olduğu oda­yı hâlâ ziyaretçilere gösterirler. Cazüli, kabile­sine döner-dönmez, yine şimalî Fas’a gitmeğe mecbur oldu ki, sebebi şu şekilde izah edil­mektedir: iki kabile arasında geçen kanlı bir çarpışmadan sonra, kavga esnasında ölen bir adamın   kendileri tarafından öldürülmediğini her iki kabile de iddia etmişlerdi, iki taraf bu meseleyi öyle şiddetle münakaşa  ediyor­lardı ki, aralarında yeni bir çarpışma baş­lamak üzere idi. Bu sırada oraya gelen Cazuli yeniden kan dökülmesini önlemek için, o adamı kendinin öldürdüğünü söyledi. Bu gibi hallerde katilin kabile hududundan dışarı atıl­ması âdet olduğu için, Cazüli’yi aralarından çı­kardılar. O da Tanca’ya gitti ve oradan doğuya geçerek, kâh Mekke ve Medine’de, kâh Kudüs’te 40 sene (?) kaldı. Sonra yine Fas’a döndü. Fas’takî bu ikinci ikameti esnasındadır ki, el-Karaviyîn kütüphanesindeki kitapların yardımı ile, Dalâ’il ül-hayrat’ı yazmıştır. Bu sırada da Mazagan şehrinin bir kaç km. güney-batısında Titanfatar (bugünkü Tit) şehrinde ikamet eden Şerif (?) Ebu Abdullah Muhammed b. Âmğâr’in irşadı île Şâziliya tarikatine girdi.  Bunu müteakip, aşk-ı hakikiye ermek için, 14 sene süreyle halvete çekildi. İnzivasından çık­tıktan sonra   yerleştiği Asfi (Safi)’de kısa bir zamanda tarikatinin sâliki o kadar çoğal­dı ki, mahallin valisi nihayet onu nefye mecbur oldu. Cazüli Asfi şehri üzerine Allahın gaza­bını davet etmiş ve bunu müteakip şehir 40 sene Hıristiyanların (portekizliler) elinde kal­mıştır. Hattâ vali, bir gün Fâtımîlerden zuhur edeceği beklenilen Mehdi’nin bu adam oldu­ğuna hükmederek,  onu zehirletmiş ve  şeyh Cazüli Abüğâl şehrinde zilkade 869 veya 16 rebiülevvel  870,   872 veyahut da 16 rebiül-evvel 875 tarihine müsadif çarsamba (dikkat!) günü ibâdetle meşgûl iken, vefat etmiştir (25 haziran—14 temmuz 1465; 7 teşrin II, 1465; 2 ağustos 1467—11 temmuz 1468, 13 eylül 1470). Müridlerinden biri olup, el.Sayyâf namı ile mâruf bulunan ve kendisini adetâ bir peygamber saydıran Amr b. Suleyman el-Şayzamî Cazuli’nin intikamını almağa kalktı, Mürşidinin cesedini bir tabuta koyarak, kıyem bayrağını açtı. Tam 20 sene, mürşidinin cesedini yanında gezdirerek, Süs havalisini ateşe verdi ve kana boyadı. Cesedi, her akşam al-ribât âdını ver­diği bir yere koyardı; buranın etrafını muha­fızlar sarar, içi zeytin yağ, dolu bir fıçıya batırılmış insan gövdesi kalınlığında bir fitil sabaha kadar yanarak, orayı aydınlatırdı. Amr al-Sayyaf 890 (ıg kânun II. 1485-6 kâ­nun II. 1486 ) senesinde öldürülmüştür. Bunun üzerine Cazuli’nin cesedi Hlha diyarnda Afğîl veya Afugâl adı ile tanınan yere gömüldü. 77 sene sonra, al-A’rac (“topal” ) ]akabı ile mâruf sultan Ebu Abbâs Ahmed’in Merâkeş’e girdiği esnada, siyasî bir maksada matuf olması muhtemel olan bir emir ile, Cazuli’nin cesedi, yanında medfun bulunan sultanın babasının cesedi ile beraber, kabirlerinden çıkarılarak, tabutlara konulmuş ve Merâkeş’e nakledilerek, orada bir türbeye defnedilmistir. Rivayete göre, şeyhin cesedi mezarından çıkanldğı vakit, daha yeni ölmüş gibi imiş.

Tasavvuftaki gayet vasi malûmatından başka, Cazuli fıkıhta da âlim idi ve İbn al-Hâcib ‘in Mndavvana’si ile al-Muhtasar d-far’i’sini ezbere bilirdi.
Tasavvufa ilişkin bir çok kitaplarından ancak şunlar biliniyor:
1. Dalâ’il al-lzayrat va favarik al-amâr fi zih alşalüt ‘ala ‘inalı aî-muhiâr ( Peygamberi tebcil için yazılmıştır ). Bu eser müteaddit tabılar İle Mınr (Kahire) ‘da, İstanbul ‘da ve 1842 ‘de Petersburg ‘da neşr­olunmuştur,

2. Hizb el-falah (yazmalar ı, Berlin, 3886, Gotha, 820 ve Leyden, 23003) ve
3. Hizb subran al-daim lâ yazül adı da verilen ve şâ-zilîlerde bulanan Hizh al-CazüU, halk dili ile yazılmıştır. Cazüli Şâziliyasin Cazûliya kolu denilen bir tarikat te’sis etmiştir ki, bunua sâlikleri gün­düzleri 14.000 defa besmele, 2 defa dalâ’il  el-hayrat ve geceleri de bir defa dalâ’il aî-hayrât ile tfnr’on’ın Vı ‘ini okumakla  mükelleftirler.

İlgili Makaleler