Nedir ?

Ceride Nezareti Nedir, Görevleri, Hakkında Bilgi

Cerî­de Nezâreti, 1831 yılında Osmanlı Devleti’nde maliye, nüfus ve istatistik işlerine bakmak üzere kurulan daire.

Cerîde sözlükte “defter: zabıtname. tutanak; gazete” anlamlarına gelir. Es­kiden haraç tahsildarlarının arazilerin yüzölçümlerini yazdıkları defterlere ce­rîde denilmiş ve kelime bu şekilde ma­liye diline girmiştir. Zamanla cerîdelere malî cetveller yanında günlük olay­lar, ölüm ve doğum kayıtları da eklen­miştir. Özel olarak hazırlanan bu defter­lere kapsadığı alana göre cerîde-i haraç, cerîde-i nüfus gibi adlar da verilmiştir. Defterhâne’de cerîdenin karşılığı rûz-nâme idi. Anadolu ve Rumeli defterdar­lıklarında günlük işlemlerin kaydedildi­ği benzer defterlere rûznâmçe denilirdi. Bu işleri yapan memura da rûznâmçeci veya rüznâmeci adı verilirdi. Defterdar-lık’ta günlük işlerin defterlerinin tutul­duğu dairenin yetki alanı zamanla ge­nişletilerek buraya Cerîde Muhasebesi, başkanlığına da Cerîde Muhasebeciliği denildi.

1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılma­sından sonra yeni ordu kurma çalışma­ları başlayınca memleketin vergi ve in­san potansiyelinin tesbit edilmesi gere­ği ortaya çıktı. 1830’da bütün memle­ket sathında nüfus sayımı ve emlâk tesbiti  yapılması   kararlaştırılarak derhal uygulamaya geçildi. Sayım memurları­nın gittikleri yerlerden gönderdikleri is-tatistikî bilgiler İstanbul’da toplanmaya başladı. Nüfus ve emlâk tesbitiyle ilgili bu defterleri korumak, buradaki kayıt­lara göre vergileri yeniden hesaplamak ve nüfus değişikliklerini tesbit etmekle görevli bir dairenin kurulması ihtiyacı ortaya çıktı. Cerîde Muhasebesi yeniden teşkilâtlandırılarak 1831’de Cerîde Nezâreti kuruldu. Bâb-ı Defterî Mektupçu­su Said Efendi 7500 kuruş aylıkla Ceri­de nâzın tayin edildi. Maiyetine de bir başkâtip, bir münşî, bir defterî ve yeter­li sayıda memur verildi. Bu daire bir an­lamda devletin genel istatistik bilgileri­ni toplamak ve değerlendirmekle görev­liydi. Maliyede günlük gelir ve giderleri kaydetmek ve hesap etmekle yükümlü olan Cerîde nâzırı, Evkaf Nezâreti’nin ku­rulmasından önce vakıfların idare ve he­sabına bakmakta da yükümlüydü.

Bütün Osmanlı Devleti’nde yaşayan erkek nüfusun yazılarak her üç ayda bir vukuat defterlerinin İstanbul’daki Cerî­de Nezâreti’ne gönderilmesi karar altı­na alındı. Fakat uygulamada bazı zorluk­larla karşılaşıldığı için sancaklarda bu yerlerin ileri gelenlerinden “nüfus nazı­rı” adıyla müstakil bir memur tayin edi­lerek her altı ayda bir vukuat jurnalle­rinin İstanbul’a gönderilip kayıtlarının düzeltilmesi kararlaştırıldı. Kazalara nü­fus memurları, nahiyelere de mukayyidler tayin edilerek ölüm doğum gibi nü­fusla İlgili kayıtlar düzenli bir şekilde tu­tulmaya çalışıldıysa da istenilen sonuç alınamadı.

28 Şubat 1838’de defterdarlık tabirinin kullanılması yasaklanarak Ma­liye Nezâreti kurulurken Bâb-ı Defter-dârfnin çeşitli kalemleri de yeniden dü­zenlendi. Birbirleriyle yakından ilgili olan daireler birleştirildi. Defterdarlık zama­nındaki Cerîde ve Mevkufat kalemleri de birleştirilerek Cerîde Muhasebesi ye­niden kuruldu, Cerîde muhasebeciliğine de Süleyman Faik Efendi tayin edildi. Cerîde Muhasebesi Tanzimat’a kadar (1839) bu şekilde devam etti. 1840’ta maliye kalemleri birleştirilip Muhâsebe-i Umûmiyye Müdürlüğü’nün kurulmasıy­la Cerîde Muhasebesi lağvedildi, Cerîde Nazırlığı da bütün personeliyle birlikte Varidat Muhasebeciliği’ne bağlandı. Ce­rîde-i Nüfûs Nezâreti’nin taşra teşkilâ­tı önce Tahrîr-i Emlâk idarelerine, kısa bir süre sonra da Ahz-ı Asker idarele­rine bağlanarak asıl fonksiyonunu kay­betti.

1868’de Meclis-i Vâlâ’nın yerine ku­rulan iki yeni meclisten biri olan Şûra­yı Devlet’e nüfusla ilgili konuları düzen­leme yetkisi de verildi. Şûrâ-yı Devlet 1874 yılında yayımladığı üç nizâmnâmey­le sayım yönetimini, yeni kayıt sistemini ve nüfus memurlarının görevlerini tes-bit etti. Fakat iç ve dış olaylar yüzünden bunlar uygulamaya konulamadı. 1881′-de yine Şûrâ-yı Devlet tarafından 1874 nizâmnâmeleri esas alınarak sicill-i nü­fus nizamnamesi hazırlandı ve Sicill-i Nüfûs İdaresi kuruldu. Ayrıca sicile ya­zılan herkese bir nüfus tezkeresi veril­di. Böylece Osmanlı Devleti ilk defa ge­nel ve güvenilir bir nüfus bilgisine sahip olabildi. 1881 nizâmnâmesi, daha son­ra görülen aksaklıklar düzeltilerek im­paratorluğun sonuna kadar yürürlükte kaldı.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler