Cerîdeî Havadis, Osmanlı Devleti sınırları içinde çıkarılan ilk özel gazete.
Vekâyi-i Mısriyye (1244′ 1828) ve Takvîm-i Vekayi’den 11247/1831] sonra üçüncü Türkçe gazete oları Cerîdeî Havadis, 1 Cemâziyelâhir 1256’dan 24 Rebîülâhir 1281e (26 Eylül 1864) kadar başlangıçta on günde bir, 139. sayısından itibaren (1259 1843) haftalık olarak toplam 1212 sayı neşredilmiştir. 40 x 27 cm. ölçüsünde ikişer sütunlu dört sayfa olarak yayıma başlayan gazetenin sütun sayısı 329. sayıdan (1263/ 1847) itibaren üçe çıkmıştır.
Gazetenin sahibi, 1815 yılında İzmir’e gelip yerleşen, daha sonra İstanbul’a giderek Amerika Birleşik Devletleri Sefâreti’nde kâtiplik yapan ve ticaretle meşgul olan İngiliz VVilliam Churchill’dir. Churchill, İstanbul’un yabancıların oturmasına izin verilen semtlerinden Moda’da (Kadıköy) avlanırken bir çocuğu yaralayınca tutuklanmış, bunun üzerine İngiliz büyükelçisi Ponsonby kapitülasyon haklarına dayanarak bir İngiliz’in suçlu bile olsa tutuklanamayacağını ileri sürerek Osmanlı Devleti’ne bir nota vermişti. Konuya diğer Avrupa devletleri de karışınca olay siyasî bir mahiyet kazanmış, artan baskılar üzerine Churchill serbest bırakılmıştı. Ardından devrin Hariciye Nâzın Akif Paşa hastalığı öne sürülerek görevinden azledilmiş, Churchill’den özür dilenerek tutukluluk tazminatı olarak kendisine pırlantalı nişan, zeytinyağı ihraç izni veren bir ferman ve gazete yayımlama imtiyazı verilmişti. Elindeki fermanı 3500 altına bir başkasına devreden Churchill, Akif Paşa gözden düşüp sürgüne gönderilince (1840) gazete yayımlama imtiyazını kullanıp Cerîde-i Havadis adlı bir gazete çıkarmaya karar verdi. Devletin resmi gazetesi Takvîm-i Vekâyi’in azınlıkların yayımladıkları gazetelerin seviyesine ulaşamaması, Sultan Abdülmecid’i Churchill’in çıkaracağı gazeteyi desteklemeye yöneltti. Takvimhâne (Takvım-i Vekâyi Matbaası I Müdürlüğü’ne Cerîde-i Havadise yardım edilmesi için emir verdi. Gazetenin hurufatı ve diğer malzemeleriyle musahhihleri Takvimhâne idaresi tarafından temin edildi.
İlk sayısı 1 Cemâziyelâhir 1256’da. Bahçekapı’da Hamidiye Türbesi karşısında kiralanan bir yerde kurulan matbaada basılan Cerîde-i Havadis özel elemanlar tarafından nezâretlere, sefarethanelere, kıraathanelere ve abonelere dağıtılmış, ayrıca ilgilenenlere tanıtım amacıyla ücretsiz verilmiştir. 1840 yılının sonuna kadar yirmi iki, 1841’de elli, 1842’de elli bir sayı çıkmış, satışının 150’yi aşmaması üzerine 13 Rebfülâhir 1259 tarihli 138. sayısında kapanmıştır. Sultan Abdülmecid’in diğer Osmanlı gazetelerine olduğu gibi kendisine de 3000 kuruş (30 altın] maaş bağlatması üzerine Churchill gazeteyi. Cifte Saraylar (bugünkü İstanbul Lisesi) karşısındaki karakolun yakınına taşıdığı matbaasında bastığı 18 Ramazan 1259 tarihli 139. sayısıyla yeniden neşretmeye başlamış, ölümünden sonra Cerîde-i Havödis”n yayımı oğlu Alfred Churchill tarafından sürdürülmüş ve adı 121
2. sayısından sonra Rûznâme-i Cerîde-i Havadis olmuştur. Cerîde-i Havâdis’m satışı yeni dönemin ilk yıllarında yine 150’yi aşmamıştır.
Osmanlı basınında “gazete” kelimesinin ilk defa kullanıldığı Cerîde-i Havadis’ln1. sayısının mukaddimesinde gazetenin halkın bilgisini arttırdığı, diğer ülkelerde olup bitenlerin nakledilerek halkta merak hisleri uyandırdığı ve bu yolla meslek ve ticaret hayatının geliştirilmesine yardımcı olduğu belirtilmiştir. Gazetenin ilk yıllarına ait sayıları Takvimhâne mensupları tarafından çıkarıldığından tertip olarak Takvîm-i Vekâ-yi’e benzer. Yazı ve haberler üç bölümde ve üç başlık altında verilmiştir. “Havâdisât-ı Dâhiliyye” bölümünde önce iradeler ve resmî haberler, ardından İstanbul ve yurt haberleri verilmiş daha sonra padişahın cülus ve doğum yıl dönümü veya seyahatleri münasebetiyle yazılan methiyeler, düşürülen tarihler ve kasideler yayımlanmıştır. Devletin resmî gazetesi Takvîm-i Vekâyi’in düzenli olarak haftada bir yayımlanması sağlanamadığından idarî haberler Cerîde-i Havâdis’e verilmeye başlanmış, bunlar da “Havâdisât-ı Dâhiliyye” bölümünde yer almıştır. Bu tür resmî yazılan yayımlaması ve devletten maddî yardım görmesi Cerîde-i Havâdis’e yarı resmî bir hüviyet kazandırmış, gazete bundan dolayı bazı kaynaklarda yarı resmî gazete olarak gösterilmiştir. Cerîde-i Havâdis’te hükümet ve resmî dairelerle İlgili haberler hiçbir yorum yapılmadan yayımlanmıştır. Gazetenin “Havâdisât-ı Hâriciyye” bölümünde dış haberler yabancı gazetelerden tercüme edilerek verilmiştir. İlân bölümünde ise gayri menkul satışları, ithal ilâçlar ve ülkede henüz bilinmeyen eşya ve makine ilânları yer almıştır.
Yazı ve haberlerde noktalama işaretleri ve başlık kullanılmamış, haberler birbirinden İki üç satırlık boşluklarla ayrılmıştır. İlk iki yılda son derece ağdalı olan gazetenin dili sonraları biraz sadeleştirilmiştir.
Ceride-i Havadis, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’nın isyanı sırasında ilk yirmi sayısında birer sayfalık ilâve vermiş, Kırım Harbi dolayısıyla yeniden ilâve çıkarmıştır. Şinâsi ve Agâh Efendi Tercümân-ı Ahvâl’ yayımlamaya başlayınca Ceride-i Havadis de Rûznâme adlı günlük bir ilâve vermeye başlamıştır. 121 sayı neşredildikten sonra adı Rûznâme-i Ceride-i Havadis olarak değiştirilen bu ilâve, 121
2. sayısında artık çıkarılmayacağı ilân edilen Ceride-i Havadis ite beraber yayımını durdurmuştur. Alfred Churchill daha sonra her ikisinin yerine Rûznâme-i Ceride-i Havadis adlı 5804 sayı yayımlanan yeni bir gazete çıkarmıştır (1294/’ 1877)
Ceride-i Havadis, Osmanlı basınında birçok yeniliği uygulayan ilk Türkçe gazetedir. İlk defa muhabir göndermesi, ilk ilâve neşri, Ga-lata’da Naum Tiyatrosu’nda oynanan piyeslerin Türkçe tercümelerinin verilmesi, hastalıklar hakkında açıklayıcı ve koruyucu bilgiler, ansiklopedik malumat, ölüm ilânı ve ölümlerde biyografi (1844), kitap şekline gelebilecek tefrika, Okuyucu mektupları yayımlaması, savaş muhabirliği (Kırım Harbi, 1854) Ceride-i Havâdis’ın Osmanlı gazeteciliğine getirdiği yeniliklerdir.
Ceride-i Havâdis’te yayımlanan yazılarda Münif (Paşa) imzası dışında başka isim bulunmadığından yazı kadrosunda çalışan kişiler, kısmen o devri yaşayanların makale ve hâtıralarıyla biyografilerden ve bunlardan bazılarının devlet memuriyetine tayinleri dolayısıyla neşrettikleri veda ilânlarından öğrenilmektedir. Ceride-i Havâdis’in ilk yıllarında çalışmış oldukları tesbit edilen yazarlar şunlardır: Ahmed Tevfik, Emin Firdevsî, İsmet Bey, Râmiz-paşazâde Mehmed İzzet Bey, Karsîzâde Cemâleddin, Ahmed Nazif Efendi. Sahaflar Tekkesi Şeyhîzâde, Münif Bey, Said Bey (Sadrazam Küçük Said Paşa), Salih Bey (şair, İşkodra vilâyet mektupçusu). Daha sonraki yıllarda Ahmed Râsim. Ahmed Zarifi, Enderunlu Âlî (şair, meşhur şeyh Kuşadalı İbrahim Efendi’nin müridi), Ebüzziyâ Tevfik, Emin Hafız Müşfik, Manastırlı Emîrzâde, Halet Bey, Hüseyin Sîret Bey. Nüzhet Efendi. Rızâ Bey (Paşa), Süreyya Bey gazetede yazar olarak çalışmışlardır. Ceride-i Havâdis’in tercüme işlerinde çalışan Hariciye Nezâreti Tercüme Kalemi’nin azınlık mensubu memurlarından sadece Bohor ve Haçadur Oskanyan efendilerin adları bilinmektedir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi