Tarihi Eserler

Cem Sultan Türbesi Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Cem Sultan Türbesi, Bursa’da Sultan II. Mehmed’in şehzadesi Cem Sultan’a ait türbe.

Başta Sultan II. Muracl’ınki olmak üze­re Muradiye Camii’nin geniş hazîresi için­de bulunan pek çok türbeden biridir. Ço­ğu sanat açısından üstün bir değerde olan bu türbeler arasında Cem Sultan Türbesi diye anılan yapı iç süslemesi ba­kımından en zariflerindendir.

Kitabesi olmayan türbe, kubbe için­deki nakışlarda bulunan “Sultan Musta­fa” ve “rahmetullah” yazılarından anla­şıldığına göre Fâtih Sultan Mehmed’in büyük oğlu Şehzade Mustafa (ö. 1474) için yaptırılmıştır. Ancak maceralı bir sür­gün hayatından sonra 1495’te İtalya’da ölen Cem Sultan’ın cenazesi 1499’da yur­da getirildikten sonra buraya defnedil­miş ve türbe, daha ünlü olduğu için onun adıyla anılır olmuştur.

Bursa kadı sicillerindeki bir kayıttan hareketle[190] Şehzade Mustafa Türbesi’nin 1479’da yapılmış ol­duğu kabul edilmektedir. Haremeyn ev­kaf müfettişlerinin raporuna göre 1209′-da (1795) harap durumda olan türbenin kurşunlarının yenilenmesi, şadırvanla sanduka örtüleri ve kavuklarının tamir­leri için önce 1453.5 kuruş masraf öngö­rülmüş. 23 Rebîülâhir 1210’daki[191] ikinci bir keşifte masraf 1422.5 kuruşa indirilmiştir[192]. Türbenin içindeki dört sandukadan biri Sultan Mustafa’ya, di­ğeri Cem’e. üçüncüsü Sultan Bayezid’in oğlu Abdullah’a, dördüncüsü ise yine Ba­yezid’in oğlu Âlemşah’a ait olarak gös­terilmektedir. Sandukalarda sabit levha­lar olmadığından hangisinin kime ait ol­duğu kesin olarak anlaşılamamaktadır.

Türbe, her kenarı 7 m. uzunluğunda bir altıgen biçiminde inşa edilmiştir. Ya­pı malzemesi olarak Bursa’daki Türk mi­marisinde görüldüğü üzere taş ve tuğla kullanılmıştır. Duvarlarda iki sıra tuğla kuşaktan sonra tek sıra taş gelmekte. bunların aralarında da dikine konulmuş bir tuğla bulunmaktadır. Yalnız girişin. mermerden iki yanı duvarlı bir hol halin­de korunduğu görülür. Dışa bir Türk ke­meriyle açılan bu geniş dehlizin üstün­de çok taşkın ahşap bir saçak vardır. İki yan duvarda da pencereler açılmıştır. Türbe mekânı, her cephedeki alttı üstlü pencerelerden ışık aldıktan başka mih­rap üstünde de bir pencere vardır. Ayrıca kubbe kasnağında da pencereler bu­lunmaktadır. E. Hakkı Ayverdi’ye göre alçı pencerelerin camlan genellikle tür­benin ilk yapısından kalmıştır. İçeride duvarların her bir yüzü “Bursa kemeri” ile hareketlendirilmiş ve bunların içleri­ne kıble istikametinde bir mihrap, diğer dördünde çifte pencereler yer almıştır. Kubbe geçişi, binayı çepeçevre dolaşan prizma biçimindeki “bademlerle sağ­lanmıştır.

Cem Sultan Türbesi’ni Türk sanatı ba­kımından önemli yapan iç süslemesidir. Duvarlar, alt sıradaki pencerelerin üst sö-veleri hizasına kadar altı köşeli fîrüze renkli çinilerle kaplanmıştır. Aralarda az sayıda koyu lâcivert çiniler de kullanıl­mıştır. Üzerlerinde altın yaldızlı birer çer­çeve ile ortalarında yine altın yaldızlı dam­ga usulüyle basılmış rozetler bulunur. Ke­nar şeritleri ise çiçekli ve rûmîlidir. Mih­rabın mukarnasli yaşmağı lâcivert renkli çinilerle bezenmiştir. Mihrabın iki yanın­da alınlık içinde müsennâ birer besme­le ile altlarında celî-sütüsle “Allahu hâ-liku külli şey’ ve hüve âlâ külli şey'” iba­resi yazılmıştır.

Duvarların üst kısımları, kemerler ve araları kasnak şeridiyle, kubbe ise tama­men kalem İşi nakışlarla süslenmiştir. Kubbe eteğinde besmele-i şerif ile Âye-tü’1-kürsf yazılıdır. Kubbe sathını hatâyî ve rûmî motifler kaplar. Bunların arala­rında küçük kartuşların içlerinde “Sultan Mustafa” adı yer alır. Bir dizi teşkil eden altı rozetin aralarında da on iki defa “rah­metullah” yazısı tekrarlanır. Mihrap du­varı şon derece zengin olarak hemen he­men boşluk kalmayacak şekilde yazılar ve nakışlarla bezenmiştir. Pencereli du­varlarda, üst pencerelerin iki yanların­da, çifte kulplu bir saksıdan çıkan stili­ze edilmiş birer büyük bitki motifi yer alır. Çiçekler ve selviyi andırır biçimde olan bu motiflerin duvardan 2-5 mm. kadar taştığı tesbit edilmiştir. Bu çok zengin kalem işi nakışların bütünüyle ol­masa bile kısmen geç devirde tazelendiği genellikle kabul olunursa da bunun ne derecede olduğu pek açıkça anlaşı­lamamaktadır. Bursa Türk eserleri üze­rinde hazırladığı doktora tezi 1909’da basılan Wilde, türbenin çok yakın tarih­lerde tamir edildiğini ve bu sırada çok çirkin ve parlak renkli nakışların yapıldığını bildirir. Ahmed Tevhid Bey de Bur­sa valiliği sırasında Ahmed Vefık Paşa’-nın türbedeki badanaların altında oriji­nal nakışlan bizzat bulduğunu ve onları restore ettirdiğini yazar. Sonuç olarak bu türbenin iç süslemesi, bir bütün ha­linde XV. yüzyılın Türk iç bezeme sana­tını ve estetiğini mükemmel aksettiren bir örnek kabul edilir.

Türbenin ahşap kündekârî kapı kanat­lan da itinalı ve kaliteli bir İşçiliğe sahip­tir. Bunların panolarına oyma çiçek ve yaprak motifleri işlenmiştir. Kanatların demir kuşaklan da kabartmalarla be­zenmiştir.

Türbenin içinde eşit büyüklükte dört mermer lahit vardır. Bunların ahşap san­dukaları, dolayısıyla örtüleri ve kavukla­rı yok olmuştur. A. Gabriel. giriş holü ke­merinin iki yanında görülen 8 cm. çapın­daki kurşun doldurulmuş oyma sekiz­genin, binanın mimarının adını koymak için yapıldığını İleri sürmekte, fakat bu tahminini destekleyecek bir İp ucuver-memektedir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi